Bozyel: Kutuplaşma Kürtleri buluşmaya itiyor
‘Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı’nda yer alan Kürdistan Sosyalist Partisi Genel Başkanı Bayram Bozyel, Türkiye’deki mevcut kutuplaşma Kürtlerin birleşmesini zorunluğu hale getirdiğini ifade ederek, “Mevcut kutuplaşma Kürtleri bir yerde buluşmaya itiyor. Bizim kurduğumuz ittifak gibi. Bizde bu koşullardan, ihtiyaçtan dolayı bu ittifakı kurduk” dedi.
Gülbahar ALTAŞ’ın özel röportajı
Bayram Bozyel başkanlığındaki Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK), aralarında DTK, Yeşil Sol Parti, Azadî Partisi, DDKD, İnsan ve Özgürlük Partisi, Kürdistan Komünist Partisi gibi çok sayıda parti ve bileşenin yer aldığı Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı’na katıldı. İttifaka katılma, Kürt sorunu ve 14 Mayıs seçimlerine yönelik Yenigün’ün sorularını yanıtlayan Bozyel, ülkedeki mevcut kutuplaşma Kürtleri bir arada tutmaya zorladığını söyledi.
HDP öncülüğündeki Yeşil Sol Parti bünyesinde “Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı’nda” yer aldınız. Bir süredir kapı arkasında görüşmelerin olduğu biliniyordu. Partinizi bu sürece götüren faktörler nelerdir?
Biz iki yıldan bu yana Türkiye'deki bu durumu Kürdistan'daki gelişmeleri dikkate alarak bütün Kürtlerin temel hak ve özgürlükler odağında bir Kürt bloğu oluşturmasını savunuyorduk. Kürtler bu temel asgari talepler üzerinden siyasete müdahil olmalı, seçime girmeli önerisinde bulunuyorduk ve bunun için de değişik çalışmalarımız oldu. Fakat şimdiye kadar bunu gerçekleştiremedik. Bu seçim buna vesile oldu. Tabii halen bütün Kürt çevrelerinin içinde bulunduğu bir blok yaratmış değiliz. Ama önemli bir kısmı da bu işin içindedir. Bizim görüşümüze göre Kürtler bu dönemde bu temel talepler etrafında birleşir ve sürece dahil olduğumuza mutlaka etkili olurlar. Sürecin yönünü Kürtlerin çıkarları lehine değiştirip, etkileyebilirler. Böyle bir süreç aynı zamanda Türkiye'nin demokratikleşmesine de katkıda bulunabilir. Çok geç başlamış olsa bile bu ittifak görüşmeleri biz bunu bir fırsat olarak değerlendirerek daha önce de hazırladığımız çerçeveyle bu görüşmelere katıldık. 10 gün süren görüşmeler sonucunda 3 Nisan’da yayınladığımız deklarasyonla bu süreç bir noktaya geldi. Tabii bundan sonra önümüzde iki süreç var. İlki seçim süreci; seçim sürecinde amacımız yayınladığımız deklarasyonda ifade ettiğimiz talepleri toplumsallaştırmaktır, kamuoyuna mal etmek, gündeme getirmek, konuşulur hale getirmek ve bu konuda bir duyarlılık oluşturmaktır.
Esas süreç seçim sonrasında başlayacaktır çünkü bu taleplerin yasal ve anayasal düzeyde kabulü için ortak halde sürdürmektir. Tabii bu uzun bir süreçtir. Çok yönlü çaba gerektiren bir süreçtir, bir yanda Türk siyasi aktörleriyle yoğun bir müzakereye gerektiren bir süreçtir. Diğer bir boyutuyla da Türkiye'deki parlamentoda olan siyasi parti gruplarında bu konuda bir uzlaşı zemini yakalamaktır. Bunun bir günde olacağını beklemiyorum ama Kürtlerin bazı talepleriyle ilgili önümüze bir tartışma zemini olacağını öngörüyoruz. Çünkü mevcut muhalefet iktidara gelirse zaten sistemi değiştireceklerini söylüyorlar. Daha doğrusu o iddiayla iktidara geliyorlar. Bunlar iktidara geldiğinde doğal olarak sistem tartışmaları, parlamentoda gündeme girecek sistem tartışmaları ise anayasa değişikliğinden ayrı düşünülecek bir konu değildir. Yani bir anayasa değişikliğini gerektiriyor ve anayasa değişikliğinin gündemde olduğu yerde de Kürt meselesini tartışılmaması mümkün değildir. Çünkü Türkiye'de yaşanan bu çokluk krizin temelinde Kürt meselesinin çözümsüzlüğü yapmaktadır. Dolayısıyla bizim görüşümüze göre bütün siyasi aktörler bu mevcut krizin Kürt meselesiyle olan ilgisinin bilincindedirler. Dolayısıyla seçim sonrası da Kürtler dediğimiz darda derli toplu bu sürece müdahil olursa bu süreçten olumlu sonuçlar çıkarmamaları için bir neden yoktur.
İttifaka katılma kararını Parti Meclisinde aldınız değil mi?
Tabii, tabii Parti Meclisi, Avrupa'daki örgütlerimiz, buradaki örgütlerimizle aldık. Hepsiyle çok iyi bu konuyu tartıştık ve dediğim gibi biz siyaseten böyle bir perspektife sahiptik. Yani iki yıldan beri bunun çalışmasını yürütüyoruz, bunun böyle olması gerektiğini söylüyoruz. Ayrıca ortak parti kurmuyoruz. Her bir partinin farklılıkları var, özgürlükleri var, ittifaklar zaten böyledir. Farklı partilerin ortak noktalarda buluşmasını ifade eder. İttifaklar, Türkiye'de kurulan diğer ittifaklarda olduğu gibi bizim de HDP’nin merkezinde olduğu gibidir. Birbirimize karşı saygı ve sevgi çerçevesinde farklılıklarımızı koruyarak bu ittifakları sürdürmeye ve yararlı buluyoruz.
Partiniz milletvekili adayını gösterecek mi?
Yok, hayır, bu konuyu konuşmuş değiliz, bu konuda dair herhangi bir görüşmemiz yok. Şu ana kadar yoktur ama bundan sonra ne olur bilemiyoruz.
Sizin de sosyal medya hesabınızda belirttiğiniz gibi milletvekili aday adaylığında adınızın geçtiğine dair bir söylenti vardı. Gerçi bunu yalanladınız. Ancak sonradan bir sürpriz yapabilir misiniz? Diye de merak etmiyorum değil
Bu durumu zaten paylaştık, o bir asparagas haberdi ama bundan sonrası için bir şey söyleyemem ama şu ana kadar kesin bir şey yok!
Cumhurbaşkanlığı yarışında da resmi olarak açıklamasanız da dolaylı bir şekilde Kemal Kılıçdaroğlu’nu desteklemeye yönelik bir yaklaşımınız olduğunu görüyoruz
Parti Meclisimiz, örgütlerimizle bu konuyu tartıştık. Türkiye'nin içinde bulunduğu koşullarda oyumuzun cumhurbaşkanlığı seçiminde normalleşmeden, değişimden ve demokrasiden yana olduğumuzu ilan etmiştik. Bunun somut olarak büyük bir ihtimalle Kılıçdaroğlu olacağını ifade etmiştik. Henüz bu konuda kamuoyuna resmen bir açıklama yapmış değiliz. Önümüzdeki süreçte belki de şu anda içinde bulunduğumuz ittifakla ya da kendi başımıza bu tutumu daha net olarak ifade edeceğiz. Ama şunu söyleyelim, biz yani Kılıçdaroğlu'nu işaret ederken asla desteğimizi Millet İttifakı'na degil, CHP’ye değil, bir de bu Sayın Kılıçdaroğlu'nun Kürt meselesini çözeceği beklentisi içinde olduğumuz için değil, mevcut keyfi otoriter sistemin değişmesine fırsat verdiği ve önümüzdeki süreçte hem Kürtlere hem Türk toplumuna bir nefes aldıracağını beklentisiyle böyle bir öngörüye sahibiz, onu kamuoyuyla paylaştığımızda zaten bütün detaylarını, ifade edeceğiz.
Seçimden sonra beklentiniz tam olarak nedir? Her ne kadar az önce, pek umutlu olmadığınızı belirttiniz. Genel olarak beklenti ve öngörünüz nedir?
Ben Türkiye'nin artık bir değişim ihtiyacı içinde olduğuna inanıyorum. Bu çok güçlü bir ihtiyaç olarak ortalığa çıkıyor. Hem Kürtler bakımından hem Türkiye bakımından sözgelimi, AKP iktidarı Kürt meselesinde olduğu adımlar attığında Avrupa Birliği'yle ilgili süreci yürüttüğünde oyu 55-60’a kadar yükselmişti. Tersine bu siyaseti bırakıp çatışma ve inkâr siyasete dönüştüğünde Türkiye'de de bu sistemi otorileştirince oyları da düştü. Çünkü bu toplumun doğasına, gidişatına aykırı bir siyaset tarzı ve toplum tarafından tepkiyle karşılanıyor. Zaten bunun içindir ki AKP oy kaybediyor, bunun içindir ki muhalefet arayışları yükseliyor. O nedenle ben önümüzdeki süreçte yani seçim sonuçlarına bakarak mevcut iktidarın gidip, muhalefetin gelebileceğini öngörüyorum.
Muhalefet için toz ve pembe bir tablo çizmiyorum elbette, özellikte böyle bir beklenti içinde değiliz ama mevcut keyfi yönetimin terk etmesiyle tek başına Türkiye'de bir rahatlama ve yumuşama, yoğunlaşacaktır. Kayyumların son bulması, yargıya müdahalenin sonlanması, buna benzer adımlar kendisiyle birlikte zaten doğal olarak bir yumuşama getirecektir. Böyle bir ortamda tabii ki Kürtler de rahat nefes alacak ve kendi taleplerini daha güçlü bir biçimde masaya getirecektir. Ondan sonrasını orada o dönemdeki güç dengeleri ve mücadele tayin edecektir. Şimdiden kesin öngörülerde bulunmak mümkün değil.
Türkiye’de böyle bir değişim ihtiyacını güçlü bir alternatif olarak görüyorum. Hem Türkler hem Kürtler bakımından böyle bir tablo bekliyorum ve bunun için mücadele etmem gerektiğini düşünüyorum.
Özellikle Yeşil Sol tabanında yani özellikle HDP tabanında genç bir seçmen kitlesinden bahsediliyor. Cumhurbaşkanının belirlenmesinde de HDP’nin belirleyici olması bekleniyor. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yapılan anketlerde iktidarın Kürdistan'da ciddi ölçüde oy kaybettiğini biliyoruz. Yüzde 30-40 civarında anketler bunu gösteriyor. Ama bu oyların hepsi HDP’ye gitmiyor. Bir kısmı CHP’ye bir kısmı Deva ve Gelecek gibi partilere gidiyor. Yani HDP açısından elimizde çok somut veriler yok ama ben toplumun Kürtlerin önemli ölçüde Yeşil Sol Parti etrafında kenetleneceğini düşünüyorum. Bu değişim ihtiyacındandır, yoksa herkes bu partinin programını onaylamıyor. Mevcut kutuplaşma Kürtleri bir yerde buluşmaya itiyor. Bizim kurduğumuz ittifak gibi yani bizde bu koşullardan ihtiyaçtan dolayı bu ittifakı kuruyoruz ve bu toplum içinde böyledir.
İttifaka katılmanızla birlikte partinize karşı genel yaklaşım nasıl?
Parti olarak gözlemlerimiz olumlu yöndedir. Bu süreçten rahatsız olan değişimden yana olan bütün Kürtler böyle bir beklenti içindedir. Hatta bunun eksik olduğunu söylüyorlar, haklıdırlar. Yani bizim oluşturduğumuz ittifakın eksiksiz olduğunu söyleyemeyiz. İttifakta olması gereken başka aktörler var. Umarım onlar da önümüzdeki süreçte buna katılır.
Kimler mesela onlar?
PAK ve HAK-PAR mesela…Başka bir kaç tane parti daha var! Bunların katılmasını da çok arzuluyorduk. Bunların olmaması bir eksiklik ama hiç olmamasından daha iyidir. Şu anda kurduğumuz ittifakın giderek merkez olma umudunu güçlü olarak koruyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.