‘Medyanın özgür olması demokrasiyi geliştirir’

‘Medyanın özgür olması demokrasiyi geliştirir’
Demokrasi için Medya/Medya için Demokrasi Programı’nın Diyarbakır değerlendirme toplantısı yapıldı. Basın camiasının içinde bulunduğu zor durumdan...

Demokrasi için Medya/Medya için Demokrasi Programı’nın Diyarbakır değerlendirme toplantısı yapıldı. Basın camiasının içinde bulunduğu zor durumdan kurtarmanın yolları, sarı basın kartının verilmesinin önündeki zorluklar ile genç gazetecilerin desteklenmesi için atılması gereken adımların konuşulduğu toplantıda medyanın özgür olmasının demokrasiyi geliştireceğine vurgu yapıldı.

Mesut FİĞANÇİÇEK

DİYARBAKIR YENİGÜN - Avrupa Birliği’nin finanse ettiği, Ankara Gazeteciler Cemiyeti’nin yürütücülüğünü üstlendiği Demokrasi için Medya/Medya için Demokrasi Programı’nın Diyarbakır değerlendirme toplantısı gerçekleştirildi.

Toplantıya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, Ankara Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Yusuf Kanlı, Konya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sefa Özdemir, Güneydoğu Yerel Gazeteciler Derneği adına Güneydoğu Güncel Gazetesinden M. Zeki Özer, Yenigün Gazetesinden Osman Ergün ve Öz Diyarbakır Gazetesinden İhsan Özdemir ile Mesut Fiğançiçek ve kentte görev yapan gazeteciler katıldı.

Avrupa Komisyonu tarafından doğrudan finansman anlaşmasıyla desteklenen ve Ankara'dan yürütülen gazetecilere ve medya kuruluşlarına destek amacıyla düzenlenen 'Demokrasi İçin Medya/ Medya İçin Demokrasi'  toplansıtında basın camiasının içinde bulunduğu zor durumdan kurtarmanın yolları, sarı basın kartının verilmesinin önündeki zorluklar ile genç gazetecilerin desteklenmesi için atılması gereken adımlar konuşuldu.

“Diyarbakır'a katkı sağlamasını istiyorum”

Toplantının açılış konuşmasını yapan Ankara Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, sözlerine şöyle başladı: "Aslında bir açılış konuşması yapmaktan ziyade bunun bir kucaklaşma, eski dostları görme, onlarla hasret giderme toplantısı olduğunu söylemem daha iyi olur. Cemiyet başkanları ile ilişkimiz hep sürüyor. Ben 12 yıl Türkiye Gazeteciler Federasyonu başkanlığı yaptım, bu görevi şuanda genç arkadaşlar yürütüyorlar. Şimdi de federasyonun onursal başkanlığını yapıyorum. Bu bölgenin çok önemli dertlerinin olduğunu biliyorum ama insanın derdinin de olması önemlidir. Ama derdini anlatamaması ve ona çare bulamaması en az derdi kadar önemlidir. Bu bölgenin de önemli sıkıntılarından birisi budur. Programın Anadolu basını için önemli bir katkı sağlayacağına inandığım kadar programın Diyarbakır'a da katkı sağlamasını istiyorum”

“Anadolu ajansı hükümetin emrine girdi"

Bilgin’in ardından konuşan Konya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı ve Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu Genel Başkan Yardımcısı Sefa Özdemir, medyanın sorunlarını tespit edip çözümlerine gayret gösterirken son dönemde yaşanan gelişmelerin çözümü zorlaştırdığını belirterek, şunları söyledi:

“Özellikle Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü'nün davet edilip İletişim Başkanlığı'nın kurulması ile birlikte sıkıntılarımızın çözüm bulur beklentisi içindeyken bir kat daha arttı. Basın İlan Kurumu denetime daha önce bağlanmıştı, şimdi de Anadolu Ajansı denetime bağlandı. Bu kurumlar aslında iktidara bağlı çalışmayan kurumlar ama maalesef yayınlanan kararname ile Anadolu Ajansı da açıkça hükümetin emrine verildi. Burada bizi gazeteciler olarak ilgilendiren bölümü iletişim Başkanlığı'nın bizim basın kartlarımızı veriyor olmasıdır. Basın kartlarının komisyonunun toplanması için defalarca girişimde bulunduk. Basın kartlarını siyasiler vermesin ya da ilgili sendikaların vermesi noktasında bir teklifte bulunduk.”

“Gazeteciler cezaevindeyken demokrasiden söz edemeyiz"

Güneydoğu Anadolu Gazeteciler Federasyonu Başkanı Mehmet Çelik ise, böyle bir projenin dinleyicisi olmanın çok anlamlı olduğunu ifade ederek, 'Demokrasi için Medya/ Medya için demokrasi' ama demokrasi burada ne kadardır tartışılır. Yüzlerce gazeteci dostumuz içerde, yazı yazdıkları için sorgulanan gazetelerin kapandığı bir süreç yaşanıyor. Demokrasiden ne kadar söz edilir, bu durumda takdirinize bırakıyorum. Çünkü hepimiz bunları yaşıyoruz. Aslında sarı basın kartlarının hükümet tarafından verilmesine ben karşıyım. Çünkü kimin gazeteci olup olmayacağına hükümet veya iktidarın kamuda çalışanların karar vermemesi gerekir. Basın kartlarını vermesi gereken işin erbabları olan konfederasyon ve cemiyetler var. Bunların basın kartlarını vermesi daha uygun olur" şekinde konuştu.

“Program Nisan 2022’de sona erecek”

Ardından program hakkında bilgilendirme yapan Ankara Gazeteciler Cemiyeti Genel Başkan Yardımcısı Yusuf Kanlı, "Demokrasi için Medya, Medya için Demokrasi' adlı programlarının Türkiye'de gazeteciler için bir destek programı olduğunu belirtti.

Program ile gazetecilerin, gazete kuruluşlarının, cemiyetlerinin, ihtiyaç içerisinde bulunan gazetecilerin ve medya kuruluşlarının yapısal ilerlemelerini ve yapısal sorunlarını çözümlemeyi amaçlayan bir program olduğunu ifade eden Kanlı, şunları söyledi:

“Avrupa Komisyonu tarafından doğrudan finanse edilerek Gazeteciler Cemiyeti tarafından Ankara'da yönetilmektedir. Türkiye'de çoğulcu medya ve özgür basının güçlendirilmesi için hayata geçirilen bir programdır. Basın özgürlüğü tek başına hiçbir şey değildir. Bir basının düzgün ve demokrasiye katkı vermesi için çoğul olması gerekiyor, hümanist olması gerekiyor. Yani tek ses olmaması gerekiyor. Aynı günde 13 gazetenin aynı başlıkla aynı sayfa ile çıkması kabul edilecek bir durum değildir. Bir başka önemli sorun ise hukuk üstünlüğü herkesin hukuk önünde eşit olduğu bilinmesi gerekir. Ocak 2019’da başlayan programımız Nisan 2022'de sona erecek. Burada çeşitli destekler ve araçlarla gazeteci arkadaşları medya yapılanmalarını destekleyeceğiz"

“3 yılda 3000 katılımcı hedefliyoruz”

Burada çeşitli faaliyetler ve finansal destek araçlarıyla gazeteci arkadaşları, sivil toplum örgütlerini ve kuruluşları destekleyeceğiz. Gazeteciler arasında dayanışmanın güçlendiği ve gazetecilerin kendini güvende hissettiği bir zemin oluşturmak amacındayız. Bu esasında en önemli bir husustur, herhangi bir eleştiri de herhangi bir siyasi saldırıda gazeteciler hemen kırılacakmış gibi hissediyor, kendini yalnız hissediyor. Sendikalaşma oranı yüzde yediise bunun yüzde beşinin sarı sendika olması büyük bir sorunun olduğunun göstergesidir. Maalesef bugün Türk Basını bu durumdadır. Bu destekler için çeşitli projeler yapacağız. Ankara'ya gelen olursa biz onlara kendi kurduğumuz binada her türlü imkanları sağlayabilecek bir alan tahsis edebiliriz. Toplantı salonumuz, dizüstü bilgisayarlarımız vs. her şey var. Aynı zamanda İngilizce ve Türkçe tercüman desteği de sunabiliriz. Ankara'da kurduğumuz basın evinde yılda yedi üç yılda toplamda 21 mesleki atölye çalışması ve 1050 katılımcı hedefliyoruz. Her hafta gazeteci buluşmaları düzenleyeceğiz. 3 yılda 108 gazeteci toplantısı ve 3000 katılımcı hedefliyoruz.

“2014’ten beri rapor yazıyoruz”

İfade ve basın özgürlüğü  konusunda Türkiye'de raporlar pek sık yazılmasa da kendilerinin 2014'ten beri bu konuda raporlar yazdığını ifade eden Kanlı; "Türk basınında raporlar şimdiye kadar çok yazılmıyordu. Biz daha önceden yürüttüğümüz Özgürlük için Basın projemizde raporlar yazdık.Üç buçuk sene önce bu raporlar bitti. Ancak biz rapor yazmaya devam ediyoruz. Raporlarımız, aylık, 3 aylık ve yıllık olarak yazılıyor. Ayrıca senede bir de İngilizce kısa özetlerini yapıyoruz. 2014'ten beri yaptığımız tüm raporlarımızı 'Medya 4 Demokrasi' adı altında hepsini bir yerde topladık ve yayınlıyoruz. Türkçe ve İngilizce olarak üç ayda bir tekrar bu raporları yayınlayacağız." dedi.

Anadolu Ajansı'nın denetim altına alınmasını da eleştiren Kanlı; "Anadolu Ajansı ve basın kartları çok önemli bir durumdur. Aylardır yazıyoruz, çiziyoruz, daha önce olacak diye yazmıştık. Şimdi Anadolu Ajansı'nın da benzer ve ciddi bir sıkıntısı var. Bunları orada da görebilirsiniz. Her yıl 10 Ocak'ta'Basın Özgürlüğü Ulusal Konferanslarımız' olacak. Her ne kadar gazeteciler bayramı olmaktan çıkmış olsa da 10 Ocak Türk basını için önemli bir gündür.Yapacağımız toplantıların kalabalık olmasına gerek yok,önemli olan içeriğinin kalabalık olmasıdır. Bu 3 konferansa toplam 250 civarında gazetecinin katılmasını bekliyoruz. Konferanslarda değerli konuşmacıların olmasını planlıyoruz. Konferanslarda aynı zamanda başarılı gazetecilere meslek Onur Ödülü de verilecek. Esas itibariyle Türkiye'de Basın özgürlüğünün tartışıldığı bir toplantı olacak" sözlerini kullandı.

“Genç ve cesur gazeteciler desteklenmelidir”

Artık yaşlı ve korkusuz gazetecilerdense yeni, genç ve cesur gazetecilere desteklerin sunulması gerektiğini ifade eden Kanlı; "Onur Ödülü genç gazeteciler için önemlidir. Çünkü biz iki nesli kaybettik bir nesli daha kaybetmek istemiyoruz. Yani bu saatten sonra yaşlanmış gazetecileri ayakta tutmaktan bir şey çıkmaz. Önemli olan yeni gençleri ayakta tutabilmek. Şu anda önemli olan genç gazetecileri kurtarmak, genç kardeşlerimizi meslekte bir gelecek olduğunun, gelecekleri olduğunu ve onlara değer verildiğini göstermemiz gerekir. Bu çerçevede her yıl 3 dalda toplam 12 ödül dağıtacağız. Her dalda birinci gelenlere 1250 Avro, ikinciye 750 Avro, üçüncüye 500 Avromesleklerini geliştirmek için aynidestek alacak. Yani ben bu ödülü mesleğimi geliştirmek için alıyorum ama ben bunu bilgisayar ya da fotoğraf makinesi olarak almak istiyorum derse bizde malzeme alarak onlara destek vereceğiz. Böylece amacına hizmet edecek ödüller olacak. Onur Ödülü ise Türk basınında 25 yıldır Türk basını ile ilgili sorunlara kafa yormuş, medyadışından kişiler hem de yaşamlarıyla ve hayat hikayeler ile gerçekte herkese örnek olan gazetelerimiz var. Bu gibigazetecilerimize 'Onur Ödülü' vereceğiz. 'Onur Ödülü' kimlere verileceğini ulusal komite değerlendirip belirliyor ama her yıl bir ödül olacak sadece bir kişiye veya bir kuruma tek verilecek. Bu ödülü anlamlı olsun diye çoğaltmadık" dedi.

“Bir kişiye 15.000 Avro’ya kadar destek"

Bu projeye başvurmak için 4 şartın olduğunu dile getiren Kanlı; " Bu programa başvurmak için 4 şart aranıyor.Gerçek kişi olmanız,Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı şartı gözetmeksizin Türkiye'de ikamet etmeniz, daha önce gazetecilik yapmış olmanız ve bir medya sivil toplum kuruluşuna üye olmanız gerekiyor çünkü programın amaçlarından birisi örgütlenmeyi artırmak. Destekler, 1000 Avroile 15 bin Avro arasında değişiyor. Bir kişi birden çok kere başvurabilir, 15000 Avro'ya ulaşana kadar. 2019 yılında 189 bin Avro dağıtılacak.Miktar az ama taleplerin fazla olacağını tahmin edebiliyoruz.Ankara'da kurduğumuz 'Basın Evi Destek Aracı'na başvurular 25 Nisan'da başlayacak ve 1 ay boyunca başvuru alacağız.Bu proje kapsamında desteklenen projeler, haber yazısı 75 Avro, araştırma yazısı ile dizi yazısı da 120 Avro para desteği olacak. Bir kişi bir yılda 5 kere bu desteğe başvurabilir. Aynı zamanda bu 40 ay boyunca devam edecek. Detayları www.media4democracy.org sitemizden öğrenebilirsiniz." diyerek sözlerine son verdi.

Toplantı hatıra fotoğrafının çekilmesinin ardından sona erdi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.