Göbeklitepe’de yeni bulgular heyecan yarattı
Göbeklitepe’de yeni ortaya çıkarılan bulguları değerlendiren arkeolog Cemal Özçelik, çok daha eski bir tarihin gün yüzüne çıktığını söyledi.
YENİGÜN HABER - Şanlıurfa’da bulunan ve insanlığın en eski anıtsal yapılarına ev sahipliği yapan Göbeklitepe’deki son keşifler ve yeni bulgular arkeoloji dünyasını heyecanlandırdı.
2014 yılında vefat eden ve kazıları büyük oranda yapan ekibin başında bulunan Alman arkeolog Klaus Schmidt’in ortaya çıkardığı taş alet ve buluntular, bölgedeki yapıların avcı-toplayıcı topluluklarca inşa edildiğini gösterdi.
Schmidt’e göre göçebe gruplar, inançlarına göre tepede toplanarak belli aralıklarla bir şeyler inşa ediyorlardı ve sonra dağılıyorlardı. Schmidt aynı zamanda tepenin yerleşim yeri olmadığını, ondan ziyade ritüel merkezi veya tapınak olduğunu savunuyordu.
Fakat kazı alanında elde edilen yeni bulgular, Göbeklitepe’nin yalnızca belli ritüeller için toplanan bir tapınak olmadığını gösteriyor ve dolayısıyla Schmidt’in ilk yorumlarının geçersizliğine işaret ediyor.
Göbeklitepe’de kazı çalışmalarını devam ettiren ve kazılarını büyük anıtsal yapıların altına doğru genişleten Dr. Lee Clare bakşanlığındaki Alman Arkeoloji Enstitüsü ekibi, zeminin altında, ev ve sabit yerleşim yerlerinin bulunduğunu gördü.
Rûdaw’da yer alan habere göre, Göbeklitepe’deki bu yeni bulguları değerlendiren Özçelik, "Göbeklitepe: Öteki Dünyaya Açılan Kapının Şifreleri" kitabının yazarı arkeolog Cemal Özçelik, “Göbeklitepe’de yeni kazılar oldu ve orada yer alan yapıların altında da birkaç ev tespit edildi. Göbeklitepe’deki tapınağın ve kutsal yapıların eski bir köy üzerinde inşa edildiği ortaya çıktı. Ortaya çıkan yeni bulgu budur” diyerek yeni keşfi doğruladı.
Göbeklitepe’nin tarihinin 12 bin yıl önceye dayandığını aktaran Özçelik, “Fakat tapınağın altında ulaşılan yeni bulgular, bin ya da 2 bin yıl önceye dayanıyor olabilir. Kazılar yapıldıkça daha da eski bir tarih ortaya çıkmış oluyor. Şimdi soru şu: Göbeklitepe, üstünde kurulu olduğu köyün bir devamı mı yoksa bu köy yıkıldıktan sonra oraya yeni gelen insanlar yeni evler mi yapıyorlar?” ifadelerini kullandı.
Göbeklitepe üzerine şimdiye kadar herhangi bir genetik araştırmanın yapılmadığını belirten Özçelik, buraya yerleşik halk hakkında bilgi olmadığını söyledi.
Özçelik, “Göbeklitepe’den önce tarım ve hayvancılık 8 bin yıl önceye dayandığı düşünülüyordu ve 15 bin yıl önce yaşayan insanların bu anlamda bilgi birikiminden yoksun oldukları sanılıyordu” diyerek bölgenin önemini vurguladı.
Genetik biliminin gelişmesiyle Kürtlerin tarihinin 50 bin yıl önceye kadar dayandığının ortaya çıktığını ve genetik izlerin bunu gösterdiğini de kaydeden Özçelik, özellikle Bradost ve Zarzi bölgelerindeki bulgulara işaret etti.
Göbeklitepe (Girê Miraza)
Kürtçe adıyla “Girê Miraza”, Urfa'ya 18 kilometre mesafede Xirapreşk (Örencik) köyü yakınlarında bulunuyor.
İlk kez 1963'te görevlilerin yüzey araştırmaları sırasında fark edilen Göbeklitepe'deki kazı çalışmalarını 1995'ten bu yana Urfa Müzesi ve Alman Arkeoloji Enstitüsü ortaklaşa yürütüyor.
Bölgede şimdiye kadar Neolitik döneme ait yabani hayvan figürlü T biçimli dikili taşlar, 8-30 metre çapında dairesel ve dikdörtgen şekilli dünyanın en eski tapınak kalıntıları, çok sayıda yabani hayvan figürü, dikili taşlar ve yaklaşık 12 bin yıl öncesine ait olduğu belirtilen 65 santimetre uzunluğunda insan heykeli gibi tarihi eserler bulundu.
Dünyanın en eski "tapınak merkezi" olduğu ifade edilen Göbeklitepe, 2018'de UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne alındı. (Haber Merkezi)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.