Diyarbakır’daki STÖ'lerden çağrı: Yarın geç olabilir
Açlık grevindekilerin taleplerinin karşılaşmasını isteyen Diyarbakır Emek ve Demokrasi Platformu üyelerinden Mehmet Emin Gürbüz, “Yarın geç olabilir. Daha fazla can kayıplarının yaşanmaması için başta hükümet ve ilgili yetkililerin esas çabayı göstermesi gerekenler olduğunu belirterek herkesi bir kez daha ve acilen sorumlu davranmaya çağırıyoruz”
DİYARBAKIR YENİGÜN - Diyarbakır Emek ve Demokrasi Platformu, açlık grevlerine ilişkin Eğitim Sen 1 Nolu Şube’de basın açıklaması gerçekleştirdi. Platform bileşenleri sivil toplum örgütleri temsilcilerinin katıldığı açıklamayı DİSK Bölge Temsilcisi Mehmet Şirin Gürbüz okudu. Mezopotamya Ajans’ta yer alan habere göre OHAL süreciyle birlikte yıllarca mücadele edilerek elde edilen kazanımların bir bir ortadan kaldırıldığını savunan Gürbüz, ülkenin ve halkın geleceğinin karanlığa teslim edildiğini ileri sürdü. Özellikle Kürt sorununun çözümü noktasında derin ellerin halkın beklentilerini yok saydığı ve hukuku bireyselleştirdiğini kaydeden Gürbüz, Kürt sorunu çözümünün muhataplarıyla yapılabileceği gerçeğinin yok sayılarak anti demokratik uygulamaların üst seviyeye çıkarıldığını savundu. Demokratik tepkilerin önünün kapatıldığı süreçte HDP’den Hakkari Milletvekili seçilen Leyla Güven’in ülke demokrasisi üzerindeki tecride karşı açlık grevine başladığını ve bu eylemin dalga dalga yayılarak cezaevlerine yansıdığını ifade eden Gürbüz, “Bizler emek örgütleri olarak ülke demokrasisi için açlık grevleri taleplerinin bir an önce hükümet tarafından karşılanması ve adım atılarak ölümlerin önüne geçilmesini istiyoruz. Süreç uzadıkça ölümler cezaevlerinden çıkmaya başladı” dedi.
“Tüm çağrılarımıza rağmen…”
Cezaevlerine başta hekimler olmak üzere bağımsız heyetlerin ziyaretine izin verilmediği için eylemcilerin sağlık durumlarıyla ilgili sağlıklı bilgiler alınamadığına dikkat çeken Gürbüz, “Avukatlar ve ziyarete giden tutuklu yakınlarından edinilebilen kısıtlı bilgiler eylemcilerde ciddi kilo kayıplarının yaşandığı, sağlık sorunlarının ortaya çıktığı ve kritik eşiğin aşıldığını işaret etmektedir. Kimi cezaevlerinde yaşamsal önemde olan B1 vitamininin verilmediği, açlık grevi eylemcilerinin yaşamı için risk oluşturan tek kişilik hücrelerde tutulduğu da gelen bilgiler arasındadır. Aylardır artan katılımlarla şuan itibariyle cezaevlerinde ve dışarıdan açlık grevlerine katılanların sayısı 5 bini aşmış durumdadır. Devam eden açlık grevlerinde tüm diyalog ve çözüm çağrılarımıza ve uyarılarımıza rağmen ne yazık ki cezaevlerinden ölüm haberleri gelmeye başlamıştır. Bu süreçte cezaevlerinde 4, yurt dışında da bir ölüm haberi geldi. Tutukluların cenazeleri; merasim yapılmasına ve dini vecibelerin yerine getirilmesine izin verilmeden devlet yetkilileri tarafından adeta ‘kaçırılarak’ gömüldü” diye konuştu.
“Bunun hukukta yeri yoktur”
“Tutukluların cenazesinin ailelere yapılan dayatmalarla gece saatlerinde dini vecibeleri dahi yerine getirilmeden defnedilmesinin ne evrensel hukukta ne de dini inançta yeri yoktur” diyen Gürbüz, “Unutulmamalıdır ki yakınını gömme hakkı yasalarla dahi düzenlenmesine gerek olmayacak derecede doğal ve kadim bir haktır. Bütün medeniyetlerde herkesin ailesinin geleneklerine örf ve adetlerine uygun olarak, onurlu bir şekilde gömülme, akrabası olan veya kendisine çok yakın olan bir kişiyi defnetme, ahlaki görevlerini yerine getirme fırsatına sahip olma, son yolculuğuna uğurlama, matem tutma ve ölüyü anma hakkı vardır. Herkesin kutsal bir değeri ve hatıra sembolü olan bir mezara sahip olma hakkı vardır ve bu hak, kanunla yazılı olarak düzenlenmeyi bile gerektirmeyecek kadar doğal ve tartışmasız bir haktır” dedi.
Duyarlılık çağrısı
Ölümlere, cezaevlerinden daha fazla cenazenin çıkmasına ve açlık grevlerine bağlı kalıcı hasarlara tanıklık etmek istemediklerini kaydeden Gürbüz, şunları söyledi: “Emek ve meslek örgütleri olarak cezaevlerinde yaşanan açlık grevlerinin yaşamamın esas alınarak çözülmesini, mahpusların onurlarına saygı gösterilmesini, hiçbir tutuklu ve hükümlünün tecrit ve izolasyon koşullarında tutulmaması ve cezaevleri sivil izlemeye açık hale getirilmesi gereğini bir kez daha belirtiyoruz. Yarın geç olabilir. Önüne geçilebilir nedenlerle kimsenin kalıcı olarak zarar görmemesi, geçmiş dönemlerde olduğu gibi benzer süreçlerde ortaya çıkan daha fazla can kayıplarının bir daha yaşanmaması için başta hükümet ve ilgili yetkililerin esas çabayı göstermesi gerekenler olduğunu belirterek herkesi bir kez daha ve acilen duyarlı ve sorumlu davranmaya çağırıyoruz. Bilinmelidir ki; asıl olan yaşamdır. Umarız ve dileriz ki; daha fazla ölüm değil, yaşam kazanır!”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.