Ak Partili Arslan: Türkiye ihmal ederse Suriyeli Kürtler başka limanlara sığınır

Ak Partili Arslan: Türkiye ihmal ederse Suriyeli Kürtler başka limanlara sığınır
Ak Partili deneyimli siyasetçi İhsan Arslan, PKK’nin fesih ve silah bırakma kararını değerlendirdi. Bugünkü durumun yaşanmasında İsrail'in Ortadoğu politikasının etkisi olduğunu belirten Arslan, “Türkiye ihmal ederse Suriyeli Kürtler başka limanlara sığınır” ifadelerini kullandı. Arslan, bundan sonra yapılması gerekenler konusunda ise, “İnanın, bir çobana sorun, diyecek ki ‘tamam PKK şartsız silahı bıraktı, iyi etti ama bundan sonra devletin de işte şunu şunu yapması lazım" dedi.

YENİGÜN HABER – İki dönem AK Parti Diyarbakır Milletvekilliği yaptığı dönemde Erdoğan'ın Kürt meselesindeki danışmanı olan ve önceki çözüm sürecinin en önemli Kürt aktörlerinden ve aynı zamanda partinin kurucularından Mehmet İhsan Arslan, PKK’nin kongresini düzenleyip silahlara veda ettiğini açıklayarak feshini ilan etmesini Rûdaw’a değerlendirdi. Arslan, yeni süreci, “önemli bir dönüm noktası” olarak niteledi.

Her ne kadar resmi düzeyde ismine süreç denmiyorsa bile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin başlattığı yeni süreçte Türkiye’nin en iyi noktada olduğunu söyleyen Arslan, “40 yıllık PKK tarihinde de 100 yıllık devlet ve Kürtler ilişkileri tarihinde de önemli bir dönüm noktası olduğunu düşünüyorum” dedi.

ihsan-arslan1.jpg
Mehmet İhsan Arslan

İsrail'in Ortadoğu politikasının etkisi

2015'te başlayan çözüm ve barış sürecinde iki tarafın da birbirinden talep ve beklentilerinin birbirinden çok uzak olduğunu belirten Arslan, “Uzlaşmaları pek mümkün görünmüyordu. Benim o zaman kanaatim oydu. O dönem her ne kadar dua ediyor ve iyimserliğimizi koruyorsak da ben çok ümitli değildim” diye konuştu.

Şimdi çok ümitli olduğunu ve bunu da daha önce Rûdaw’a verdiği bir röportajında dile getirdiğini anımsatan Arslan, niçin ümitli olduğunu şu sözlerle ifade etti:

“İki tarafın da buradan öte yapacağı bir şey yok. Ne devlet daha çok PKK'li öldürerek bir sonuca varabilir -ki devlet artık böyle düşünmüyor- ne PKK de artık gençlerini öldürterek, Türkiye Cumhuriyeti ordusuyla mücadelede başarılı çıkacağına inanıyor. Dolayısıyla ikisi de süreci bu noktaya getirmekte mecburdular. Bu birinci mecburiyetti ve buna konjonktür çok uygundu. Uluslararası konjonktür de iki tarafın barışmasını zorunlu kıldı. Suriye'de olup bitenler ve İsrail'in Ortadoğu politikasının etkisiyle bugün rahatlıkla tarafların uzlaşabileceği bir zemin oluştu. Şu anda da onu yaşıyoruz. Bu da bir dönüm noktasıdır. Ben bundan sonrasının daha kolay olacağını düşünüyorum. En azından masaya hiç silah gelmeyecek. Çatışma gündeme gelmeyecek.”

“Kimse hiçbir Kürt’e artık ‘sen teröristsin’ diyemeyecek”

Bundan sonraki süreçte siyasi görüş ayrılıkları, müzakereler ve uzlaşmalar olabileceğini vurgulayan İhsan Arslan, “Sonuçta süreç hep iyiye doğru gider. Bundan sonra devletin kolluk görevlileri ve yargısı, hiçbir Kürt’e ‘sen teröristsin veya sen teröre yardım ve yataklık ediyorsun. Hadi içeri’ demeyecek, diyemeyecek. Çünkü ortada bir terörist veya bir terör örgütü kalmayacak. Bu da çok önemli. Bundan sonra daha sivil, daha sıcak, daha kardeşlik ilişkilerinin devamı sağlanmış olacak” diye konuştu.

ihsan-arslan2.jpg

“Kime ne gibi görevler düştüğünü bir çoban dahi biliyor”

“Bundan sonra devlete hangi adımları atmak düşüyor” şeklindeki soruya İhsan Arslan şu yanıtı verdi:

“Tabiri caizse, ‘iki taraf da akıllandı.’ Süreci buraya getiren akıl, bundan sonrasını da yönetir. Yani kime hangi tarafa ne gibi görevlerin düştüğünü bir çoban dahi biliyor. İnanın, bir çobana sorun, diyecek ki ‘tamam PKK şartsız silahı bıraktı, iyi etti ama bundan sonra devletin de işte şunu şunu yapması lazım diyecek.’ Bu tabii ki hukuki zemin gereklidir. Bugün atılan adımlardan sonra artık vazgeçilmemesi, cayılmaması gerekir. İster örgütün ileri gelenleri ister diğer kadroları olsun, Türkiye'de veya Türkiye'nin dışında hukuki bir zemin içinde sosyal ve sivil hayata intibak ve entegre ettirilmesi gerekiyor. Bunlar dağda ağaç, bitki değildi. Bunların bir yerlerde yaşayabilmesinin mümkün kılması gerekiyor. Burada yine devlete tarihi bir sorumluluk düşüyor. Suça bulaşmamış bir fiil, bir terör eylemine katılmamış insanların çok rahat bir şekilde, çok basit formalitelerle sivil hayata kazandırılması gerekiyor. Diğerlerinin de Türkiye dışında uygun yerlerde hayatlarını sürdürebilecekleri bir zeminin hazırlanması lazım. Tabii sadece bu değil. Cezaevlerinde binlerce insan var. Bunlar için de yasal düzenlemelerin yapılması gerekir. İlk etapta silahlarının teslimi gerekiyor. Bu nasıl olur? Tarafların katılımıyla bir komite kurulacak galiba ve silahlar teslim edilecek. Nereye teslim edilecek? Kime teslim edilecek? Neler var, ne kadar hafif, orta ve ağrı silah var bilmiyorum ama bütün bunlar tarafların uzmanları ve yetkilileri görüşüp müzakere edip halledilecek meseleler. Fazla bir şey kalmadı bence. Çünkü kan dökülmeyecek. En önemli olan konu bu. İçeride zaten halklar arasında da bir düşmanlık bir husumet bir nifak yoktu esasında. Bütün bu lokal çatışmalara rağmen Kürt ve Türk halkları arasında bir düşmanlık olmadı. Bundan sonra da inşallah geçmiş tatsız olumsuz hatıralar bir kenara bırakılarak yol alınacak.”

“Bahçeli gerçek takdir ve teşekkürü hak ediyor”

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Bu cumhuriyeti birlikte kurduk” sözünü hatırlatan Arslan, birlik, beraberlik ve dayanışmayı sağlayan söylemlerin çok önemli olduğunu vurguladı.

Bahçeli’nin yeni süreçte çok büyük bir rol oynadığını anımsatan Arslan, “Bahçeli gerçek takdiri ve teşekkürü hak ediyor” dedi.

Rojava bölgesindeki gelişmelerin bundan sonra nasıl bir seyir izleyeceği hususuna da değinen ve bu konudaki sorularımıza da yanıt veren Arslan, “Türkiye’nin, Suriye'deki Kürtleri de PKK statüsünde görmemesi lazım” ifadelerini kullandı.

“Türkiye, Suriye’deki Kürtlerin haklarını da savunmalıdır”

Arslan, Suriye'nin toprak bütünlüğü içinde oradaki Kürtlerin sorunlarının çözülmesi gerektiğini dile getirerek, “Türkiye, nasıl ki Orta Asya cumhuriyetlerinde, Türk dünyası ile ilgili önemli projeleri hayata geçirmeye çalışıyorsa, aynı şekilde Irak'ta da Suriye'de de İran'da veya Rusya tarafında da olan Kürtler için de aynı muameleyi, aynı şeyi uygulaması gerekiyor. Yani onlar da bizim vatandaşlarımızın kardeşleri, akrabaları böyle bakması gerekiyor. Eğer bunu yapmazsa çok olumsuz neticeler ortaya çıkar. Türkiye, Suriye'deki Türkmenler ile ne kadar ilgileniyorsa, onların haklarını ne ölçüde savunuyorsa, onların bir statüye kavuşmasını istiyorsa, en az onun kadar oradaki Kürtlerin de Suriye'de uzun yıllardır sahip olamadıkları haklarına kavuşmaları için gerekenleri yapmalıdır. Yani akrabalık ilişkisini hayata geçirmelidir ve kucaklaşmalıdır” değerlendirmesinde bulundu.

“Türkiye ihmal ederse Suriyeli Kürtler başka limanlara sığınır”

“Eğer Türkiye bunu yapmazsa ne olur” sorusuna tecrübeli siyasetçi Arslan, şu cevabı verdi:

“İşte o zaman kötü olur. Kürtler ister istemez başka limanlara sığınır. Türkiye ile ilişkilerinde düşmanca tavrı olan Avrupa'daki bazı devletlerle Amerika'yla veya İsrail'le diyaloğa ve yardımlaşmaya geçmek zorunda kalabilirler. Kınamaya da hakkımız olmaz. Irak Kürdistan’ındakiler Türkiye'yle çok daha yakın olma talebindeydiler. Böyle bir sıcak ilişki varken onları yabancı görmek ve onları yok saymak orada siyaseten ve sosyal statü itibariyle bazı haklara sahip olmalarının karşısında durmak doğru değil. Bu tarihi yanılgı olur. Biz Türkiye olarak eğer bunu es geçersek 3-5 yıl sonra bunun bedelini ağır öderiz. O zaman da bize rağmen Suriye'de statü oluşur. Ve bize ‘teşekkür ederiz. Biz akrabayız, kardeşiz. Biz sizden iyilik gördük. Sayenizde biz burada bazı hak ve imkân sahibi olduk’ demeyecekler. Bize borçlu olmayacaklar. Kime borçlu olacaklar? İsrail'e borçlu olacaklar.”

“AK Parti içindeki Kürt siyasi aktörlerin süreçte rol alması lazım”

“Şu anki süreçte artık AK Parti, kendi içerisindeki Kürt aktörlere, siyasetçilere bir rol verecek mi? Bir görev ve sorumluluk dağılımı olacak mı? Bunda siz de herhangi bir rol alacak mısınız” sorusuna AK Partili İhsan Arslan şu cevabı vererek sözlerini noktaladı:

“AK Parti içindeki Kürt siyasi aktörlerin bu süreçte yeterince rol almasının öngörülmediğini düşünüyorum. Bunun telafi edilmesi lazım. Bundan sonra Kürt siyasi aktörlerin de müzakere sürecinde rol alması lazım.”

Kaynak:HABER MERKEZİ

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.