Sur raporu: Kimliksiz bir kent inşa ediliyor

Sur raporu: Kimliksiz bir kent inşa ediliyor
Sur’un yasaklı bölgesinde yapılan inceleme sonucu hazırlanan raporda, “tescilli yapıların yerinde olmadığı, yıkımın iş makinalarıyla yapıldığı,...

Sur’un yasaklı bölgesinde yapılan inceleme sonucu hazırlanan raporda, “tescilli yapıların yerinde olmadığı, yıkımın iş makinalarıyla yapıldığı, Sur’un özgün kent mimarisi yerine yabancı, kimliksiz bir kenttin inşa edildiği” belirtilerek, “İlgi ve yetkili kurumlara çağrımızdır; Sur’da gelişen tahribat daha fazla büyümeden bu yanlıştan dönülmeli” denildi

Şehriban ELEFTOZ

DİYARBAKIR’ın Sur İlçesi’nde yaşanan çatışmalar nedeniyle ilan edilen sokağa çıkma yasağı aradan geçen 5 yıla rağmen kısmen devam ediyor. Halen yasağın devam ettiği 6 Mahalleye girmek için Diyarbakır Valiliği’ne başvuran Mimarlar Odası’na geçtiğimiz günlerde izin verildi.  Aralarında Mimarlar, Harita Mühendisleri, Şehir Plancıları Odaları üyeleri ve arkeologların da bulunduğu bir heyet Sur’a girerek söz konusu bölgede incelemelerde bulundu.

‘6 mahallede yasak devam ediyor’

Yapmış oldukları incelemenin sonunda bir rapor hazırlayan Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Diyarbakır Şubesi, Şehir Plancıları Odası Diyarbakır Şubesi ve Dünya Miras Alan eski Yönetimi, bunu kamuoyu ile paylaştı. Mimarlar Odası’nda gerçekleştirilen basın açıklamasında raporu, Mimarlar Odası Diyarbakır Şube Başkanı Şerefhan Aydın okudu.  Yaşanan yıkımın ardından ilçenin bazı mahallelerine girme ısrarla izin verilmediğini kaydeden Aydın,  yasağın hala sürdüğü ilgili alanda meydana gelen yıkımı ve yeni yapılan yapıları incelediklerini vurguladı.  2 Aralık 2015 tarihinde 6 mahallede ilan edilen sokağa çıkma yasağının 28 Ocak 2020 tarihi itibariyle de devam ettiğini hatırlatan Aydın, bu süre içerisinde Sur’un 6 mahallesinin büyük bir kırımla karşı karşıya kalındığını savundu.

“ ‘Modern’, ‘soylulaşmış’ bir kent inşa ediliyor”

Alanda yaptıkları inceleme, genel olarak tescilli yapılar üzerinden yürüdüğünü kaydeden Aydın şunları söyledi;

“Yıkım bölgesinde bulunan Tarihi Tescilli Sivil Mimari Örnekleri ve Tarihi Tescilli Anıtsal yapıların mevcut durumu (yerinde bulunup bulunmadığı veya hasar durumu) dikkate alınarak inceleme yapılmıştır. Daha önce Diyarbakır Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün ve Kültür Varlıkları Koruma Kurulu’nun Mimarlar odası Diyarbakır şubemize vermiş olduğu yanıtta alanda 49 adet tescilli yapının yıkıldığı bildirilmişti. İlgili yönetmeliklerde belirtildiği gibi parseldeki tescil kararı sadece üstündeki yapıyla değil, parsel sınırıyla korunmaya alınmıştır. Parseldeki yapı yıkılmış olsa da tescil kararının kaldırılmaması gerekirken, tarafımıza ulaşan kurum yazılarından anlaşılıyor ki 6 adet tescilli parselde bu koruma kararı işletilmemiştir.”

Rapordaki tespitler

Kentsel sit alanı olan Sur’un, bu bölgesinde yıkımla başlayan ve yeni yapılaşmayla devam eden süreci anlatan Aydın, “Diyarbakır’ın, özellikle de Sur’un özgün kent mimarisine yabancı, kimliksiz, “modern”, “soylulaşmış” bir kent inşa edilmek istendiğinin görüldüğünü belirterek,  hazırladıkları raporda tespitlerini şöyle sıraladı:

*Sur içi bölgesinde kentsel dokunun iyi korunduğu, Savaş, Hasırlı, Fatih paşa, Dabanoğlu mahallelerinde yer alan 49 (Kırk dokuz) adet tescilli yapının kalıntılarının dahi yerinde olmadığı teyit edilmiştir. Ayrıca yüze yakın tescilli sivil mimari örneği yapı büyük tahribata uğramış ağır hasarlı halde yerinde durmaktadır.

*Onlarca Sivil mimari örneği yapı (korunacak çevresel değerli yapılar ve müdahale edilerek korunacak çevresel değerli yapılar) yıkılmıştır. Yıkılan yapılara ait tekrar kullanılabilecek orijinal yapı malzemeleri alanda bulunamamıştır.

*Uydu görüntüleri üzerinde yaptığımız çalışmalarda görüldüğü üzere her ne kadar alandaki yapılar tank ve topla dövülmüş olsa da, asıl yıkımın çatışmalardan sonra alanda ki iş makineleri ile yaratıldığı tespit edilmiştir.

*Alandaki yapıların mevcut durumu, yıkımların Kültür Bakanlığı uzmanları gözetiminde yapılmadığı, yıkımı gerçekleştiren kurumların kontrolsüz, özensiz, koordinasyon ve iletişim eksikliğiyle bu çalışmaları yürüttüğü ve şu anki tablonun oluşmasına sebep olduğu gözlemlenmiştir.

*Bazı tescilli Sivil Mimari Örneği ve Korunması Gerekli Çevresel Değerli Yapıların bir bölümünün yıkılarak fiili araç yolu olarak kullanıldığı, ayrıca başta Yenikapı sokak olmak üzere birçok sokağın Sur’un geleneksel kent planına aykırı bir şekilde genişletildiği, bunun sonucunda da birçok tescilli ve çevresel değerde korunması gerekli yapının yıkıldığı tespit edilmiştir.(673 ada 98-99 parsel)

‘Yapılar ticari amaçlı inşa ediliyor’

*Yaşanan yıkım ve 2016 yılında revize edilen Koruma Amaçlı İmar Planı (KAİP) ile yüzlerce yıldır korunan ada, parsel ve sokak sınırlarının değiştirildiği, parsellerin birleştirilerek kütlevi ticari amaçlı yapıların inşasına olanak tanındığı, dolayısıyla kentsel sit alanı olan Sur’un özgün sokak dokusunun ve bütünlüğünün, otantikliğinin tamamen yok edildiği görülmüştür.

*Hiç kimsenin alana girişine izin verilmemesine rağmen bazı yapılarda define amaçlı kazıların yapıldığı ve yapıların tahrip edildiği gözlemlenmiştir.

*Alanda yeni yapıların alt yapısı için iş makineleri ile ciddi derinlikte kazıların yapıldığı, Sur’un arkeolojik katmanlarının tahrip edildiği görülmüştür. Yapıların orijinallerinde yer almayan rögar ve telekomünikasyon müdahale kapaklarının bazı yapı avlularına yerleştirilerek avlu döşemesine aykırı yapılarak yapılara zarar verdiği görülmüştür.

*Sur açıklıklarına bırakılan ve Dünya Mirası listesindeki Surlara zarar verildiği düşünülen ağır tonajlı beton blokların henüz yerinde durduğu, ayrıca Keçi Burcu’ndan başlayıp İçkale Surlarına dek surun dibinden uzanan asfalt, çift şeritli yolun yapılması yoğun trafik akışının planlandığını göstermektedir. Surların en zayıf noktasını oluşturan doğu Surlarının hemen dibinden akacak trafiğin yaratacağı titretişimin büyük tehlike yaratacağı, Sur’un yıkımına dahi neden olacağı muhakkaktır.

‘Diyarbakır dokusuna aykırı’

*Alanda yapılan yeni yapıların özgün geleneksel Diyarbakır mimari dokusuna aykırı, tamamen bazalt kaplı betonarme yapılar olduğu, cumba, bazalt taş, geniş avlu, sokağa cephe veren kapı pencere açıklıkları, avlu duvar detayları, süs havuzu gibi geleneksel Sur mimari evlerinin belirgin özelliklerini taşımadığı görülmüştür. Aynı zamanda yeni yapıların cephesinde yapıştırma yöntemiyle kullanılan bazalt taşın Diyarbakır’ın özgün bazalt taşı olmadığı, yapıların cephelerinde sokak dokusunu bozan geniş boyalı sıvalı bölümler yapıldığı gözlemlenmiştir.

* Protestan kilisesinin de yer aldığı muallak sokak dokusu büyük oranda tahrip edilerek sokak kodu yaklaşık 1.5mt yükseltilmiştir. Buna benzer olarak yeni kapı sokakta bazı yapıların iş makineleri tarafından yıkılmasıyla alanda 4 mt yüksekliğinde yapı malzemelerinden oluşan dolgular yer almaktadır.

*Günümüze kadar üzerindeki çok sayıda anıtsal ve sivil mimari örnekleriyle özgün sokak yapısını korumuş olan Yenikapı sokak, yapılan dönüşüm projesiyle birlikte sağlı sollu yıkılarak 7 metrelik bir sokaktan 15 metrelik bir caddeye dönüştürülmüştür. Bu yıkımla birlikte Surp Giragos ve Keldani Kiliselerinin dükkanları, avlu duvarları yok edilmiş, Paşa Hamamı’nın avlu duvarı kaldırılmış, birçok evin tamamı veya yarısı yıkılıp bütünlüğü bozulmuş, yolun güney yakasının ise tamamen yıkılıp yok edildiği görülmüştür. Sokak üzerinde inşa edilen yeni yapıların ise geleneksel sokak cephe dokusuna tamamen aykırı olduğu, ticari amaçlı kullanım için tasarlanan kütlenin ortalama kat yüksekliğinden daha yüksek bir şekilde yapıldığı gözlemlenmiştir.

*Koruma Amaçlı İmar Planı’nın özgün kent dokusunu korumaya yönelik aldığı parsellerde birleştirme(tevhid) yapmama kararının ihlal edilerek, devasa yapıların inşa edildiği görülmüştür.”

Kurumlara Çağrı: Yanlıştan dönülmeli

Tüm bu gözlemler sonucunda kentsel sit alanı Sur’un büyük bir yıkıma maruz kaldığını ifade eden Aydın, “Tahribatın bu kadar büyük ölçekte olmasında yetkili kurumların kentsel sit alanı olması itibariyle Sur’a daha bir ciddiyetle yaklaşmaları gerekirken tam tersine özensiz yaklaşımı bu tablonun oluşmasında etkili olmuştur. Yeni planlama ve yapımlara dair de katılımcılığı esas almayan, Ankara’dan tek merkezli kararlarla çalışmaların yürütülmesi bu mevcut sonucu doğurmuştur. Bugüne kadar gelinen noktada kentin bileşenleri ile hiçbir iletişim kanalı kurulmamış olsa da, bundan sonraki süreç için çalışmayı yürütenler, biz ilgili meslek örgütleri ve kentin sivil dinamiklerinin de katılacağı bir platform oluşturulmalıdır. Oluşacak platformun mevcut tabloyu dönüştürme gücüne ve tecrübesine sahip olacağını belirtmek isteriz. İlgi ve yetkili kurumlara çağrımızdır; Sur’da gelişen tahribat daha fazla büyümeden bu yanlıştan dönülmeli ve Sur’un özgün kimliğine yaraşır çalışmaların yürütülmesi için çaba sarf edilmelidir” diye konuştu.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.