Önyargılar değişiyor: Kadın kendi işini yapabilir

Önyargılar değişiyor: Kadın kendi işini yapabilir
Diyarbakır Ofis semtinde iki aydır çay evinin işletmeciliğini yapan Ronahi Denizhan, kentteki tek çay evi işletmecisi. Kadınların yaşamın her alanında...

Diyarbakır Ofis semtinde iki aydır çay evinin işletmeciliğini yapan Ronahi Denizhan, kentteki tek çay evi işletmecisi. Kadınların yaşamın her alanında bulunması gerektiğinin altını çizen Denizhan; “İlk başladığımızda yüz yüze olsun arkamızdan olsun sürekli bir şeyler söyleyenler oldu.  Bir kadın nasıl çay evinde çalışır, işletebilir? Bana olumsuz çok tepki geldi. Ben takmamayı biliyordum ve takmadım” dedi.

Remziye Çelik/Yenigün Özel

DİYARBAKIR YENİGÜN – Çalışma sektöründe çok fazla görünmeyen kadınlar, bu görülmezliği bir nebze olsun yıkmaya çalışıyor. Yaşam şartlarının zorlaştığı ve bu olumsuzluklara rağmen kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan birçok kadın, başta hizmet sektörü olmak üzere her mesleğin içinde yer almaya çalışıyor.  Toplumdaki “Kadınlar bu işi yapamaz’ algısını kırmaya çalışan birçok emekçi kadın, çalışma şartlarına da ayak uydurmak için çaba sarf ediyor. Yaşamış oldukları zorluklara rağmen bölgedeki kadınlar da, çalışma alanlarının birçoğunda yer almak için büyük mücadele veriyor. Bunlardan biri de, henüz 20 yaşındaki Ronahi Denizhan isimli aile çay evi işletmecisi.

İlk kadın çay evi işletmecisi

Yaklaşık iki ay önce babasının açmış olduğu çay evini işletmeye talip olan genç işletmeci, kadınlara da bir örnek adeta. Kentte çay evi işletmeciliğini yapan ilk kadın olduğunu ve bununla da gurur duyduğunu söyleyen Denizhan gazetemize konuştu. Toplumda kadınların çalışamayacağı algısının önüne geçmek için hemcinslerinin çalışması ve kendi hayatlarını kazanmaları gerektiği konusunda da tavsiyede bulunan Denizhan; “ Erkekler sürekli kadınlar çalışmasın ya da çalışamaz der. Ama ben de diyorum ki kadınlar kesinlikle erkeklerin eline bakmasın. Kadın kendi işini yapabilir. Kadın isterse her şeyin üstesinden gelir. Kadınlar akıl, güç olarak erkeklere oranla daha öndeler. Kadın evine de çocuğuna bakabilir. Ayrıca bir işte de çalışabilir. İşini de kurabilir” dedi.

“Kadınlar her alanda”

Çay ocağı işletmeciliğine kendisinin gönüllü olarak talip olduğunu ve bu süreci zor da olsa başardığını belirten Denizhan; “Babamın arkadaşının iş yeriydi. Babam gidip geliyordu, bir gün ‘Burayı tutacağım, haberiniz olsun’ dedi. Biz de tutmasını söyledik. Başlarda babam yalnız çalıştı. Bir süre sonra tek başına yapamayacağını söyledi. Biz de ailecek, 'bakalım' diye fikir verdik. Bu tür işlerde daha önce çalıştığım için yapabilirim diye düşündüm. Böyle olunca da yabancılık çekmedim. Ve babamdan deyim yerindeyse devraldım. Ben başladıktan sonra daha iyi olmaya, düzelmeye başladı işler. Bir kadının kahve türü yer işletmesi elbette daha zor oluyor.Ama biz elimizden geldiğince bu zorluklara rağmen işletmeye çalışıyoruz. Daha önce tiyatro ile ilgileniyordum. Dayım vesilesi ile ilgim olmuştu. Çok aktif bir insanım. Evde oturmayı sevmiyorum. Evde sıkılıyorum. İlk başladığımızda yüz yüze olsun arkamızdan olsun sürekli bir şeyler söyleyenler oldu.  Bir kadın nasıl çay evinde nasıl çalışır, işletebilir. Bana da olumsuz çok tepki geldi. Ben takmamayı biliyordum ve takmadım. Bize siz çıkın baban erkek kardeşinle işletsin diyen de çok oldu.  Olumsuz olduğu kadar da olumlu tepkiler de geliyor. Genelde bize denilen şey, ‘Çok güzel bir düşünce, ailecek burayı işletme fikri. 'İnsanlarımızın da bu konuda bakış açısı çok farklı. Ama bu yanlış bir düşünce. Bir kadın bir erkeğin yaptığı işin çok daha iyisini yapar. Bunu hepimiz biliyoruz.  Günümüzde erkeklerin yapamadığı işin birçoğunu kadınlar yapabiliyor. Baktığımızda şu an kadınlar inşaatta da çalışıyor. Eskiden daha zordu kadınların her alanda çalışması. Zaman değiştikçe kadınlar da her alana inmeye başlıyor. Biz de her türlü eleştiriye açık olduğumuz için bir şey demiyoruz” dedi.

“Kentte çay evi işleten tek kadın işletmeciyim”

Diyarbakır’da kadın olarak çay evi işletmeciliği yapan tek kadın olduğunu söyleyen Denizhan; ”Sabah saat sekizde açıyoruz. Gece de en geç saat iki gibi kapatıyoruz. Bizim için de çok zor oluyor. Artık evi unutuyoruz. Her şeyimizi buraya adamışız. Hayatımızı tamamıyla buraya odaklanmışız. Sosyal hayat diye bir kavram yok. Burada başlamadan önce arkadaşlarımla birlikte çok aktivitem vardı. Ama çay evine başladıktan beri gerçekten hayatımın sosyal yönü kalmadı. Kentte kafe, lokanta tarzı yerler işleten ya da çalışan çok kadın var ama aile çay evi işleten yok. Kentte ilkiz ve bunun da gururunu yaşıyorum. Ben kendimi buranın sahibi işletmecisi gibi görmüyorum. Ben de çalışıyorum. Müşteriye sipariş, çay veriyorum. Tuvalet de yıkıyorum, bulaşık da yıkıyorum. Ben de burada bir işçiyim ve çalışanım. İş yerimde hem işveren hem de işçiyim” ifadelerini kullandı.

“Babam benimle gurur duyuyor”

Babasının başlarda çay evini işletme fikrini onaylamadığını belirten Denizhan, zaman geçtikçe destek verdiğini söyledi. Denizhan; “Başlarda babamın tepkisi sert oldu. Kadınsınız, ne işiniz var orada. Çay evine birçok erkek müşteri geliyor. Farklı anlaşılır. Ben bunu kabullenemem. Biz de babamın dediklerini bir an düşündük. Haklılık payı var zannına girdik. Ama daha sonra birlikte oturup, bunun en sağlıklı kararını verdik. Mantıklı düşününce aslında hiçbir şey takmamanız gerekiyor. Daha önce çalıştığım yerde de tek başıma erkeklerin çoğunlukta olduğu bir yerde çalıştığımı düşündüm ve bunun da benzer bir durum olduğuna kanaat getirdim. Ben orada çalışabilmişsem ve kendi işyerimde çalışamıyorsam bu benim eksikliğim diye düşündüm. Babamın da biz çalışmaya başladıktan sonra önyargıları değişmeye başladı. Bizle gurur duymaya başladı.” diye ifade etti.

“Ekmek teknemiz…”

Çay ocağın işletmeye başladıktan sonra kendine olan güveninin arttığını ve bundan dolayı çok mutlu olduğunu ifade eden Denizhan; “Çay ocağını işletmeye başladıktan sonra mutlu olmaya başladım. Yıllar sonra kendi işinizi kuruyorsunuz, bundan daha güzel ne olabilir ki? Kendime olan güvenim daha da arttı. Kendimi daha iyi hissetmeye başladım. Tüm hayatınızı artık işinize göre ayarlıyorsunuz. Hayatınızın merkezi oluyor. Oradan para kazanıyor, ekmek yiyorsunuz.  Ekmek tekneniz gibi bir yer. Burası da bizim ekmek teknemiz. Bundan sonraki süreçte de eğitimimi devam ettirme kararımın arkasında duracağım diye söz vermiştim. Yüz sene de bin sene de geçse üniversiteye gideceğim. Her zaman da diyorum. Burası tutmazsa şayet pes etmem. Başka alternatifler üretirim. Mesleğim varsa onu devam ettiririm. Sadece bir şeye odaklanmak da yanlış. Sadece bir yere odaklanırsan, her şeyi unutursun. İşine odaklanacaksın ama mekana odaklanmayacaksın. Bu mekan bize ait değil. Bazen işler istediğimiz gibi gitmeyebilir. Burası neticede kiralık bir yer ve sahibi istediği zaman başkasına da devredebilir.” diye konuştu.

“Kadınlar kendi ayakları üzerinde durmalı”

Gelen müşterilerin kendisini takdir ettiğini söyleyen Denizhan kadınlara da tavsiyelerde bulundu. Denizhan sözlerini şöyle devam ettirdi; “Özellikle gelen müşterilerin orta yaş kesimi siparişlerini almaya gittiğimde bana, ‘maşallah kızıma. Ne kadar gururlu bir insansın. Elini her taşın altına sokabilirsin. Helal olsun sana!’ Bu sözleri duymak beni daha çok çalışmaya itiyor. Daha fazla çalışma isteği oluşuyor. Bir kadınım ve bir erkek bunları söylüyorsa bu bana gurur verir. Şu an 20 yaşındayım ve çok küçük yaşta çalışmaya başladım. Annem ne işte çalıştıysa ben de onunla birlikte çalıştım. Lokantada, dershanede, giyim sektöründe ve hatta sanayide bile çalıştım. Bu duruma bir an olsun hayıflanmadım. Daha çok mücadele ettim. İlerde bir gün hayatımı kurduğumda eşimin eline de bakmayacağım. Kendi ayaklarımızın üzerinde durmayı da bilmeliyiz. Eşin çalışmasa bile sen çalışmalısın. Erkekler sürekli kadınlar çalışmasın ya da çalışamaz der. Ama ben de diyorum ki kadınlar kesinlikle erkeklerin eline bakmasın. Kadın kendi işini yapabilir. Kadın isterse her şeyin üstesinden gelir. Kadınlar akıl, güç olarak erkeklere oranla daha öndeler. Kadın evine de çocuğuna bakabilir, ayrıca bir işte de çalışabilir, işini de kurabilir. Buradan tüm kadınlara da söyleyeceğim şey, kesinlikle dışarıdan gelen olumsuz hiçbir yoruma kulak asmasınlar. Söylenenlere odaklandıkları zaman üretemezler. Kendilerine güvensinler, zaten devamı gelir. Benim annem de bunun en güzel örneği. Annem bir kurumda çalışıyor. Mesaiden çıktığı zaman bize yardıma geliyor. Aynı şekilde kız kardeşim ve erkek kardeşim de yardım ediyor. Sabah da erken nöbeti yoksa yine yardıma gelir. Kendi işiniz olduğu için yorgunluğu hiç hissetmiyorsunuz. Orada bir lokma ekmek yediğiniz için biliyorsunuz ki orası sizin.”

“Ekonomik sıkıntı bizi de etkiliyor”

Son dönemlerde yaşanan ekonomik sıkıntıların kendilerine de etkilediğini söyleyen Denizhan, sözlerini şöyle tamamladı; “Ekonomik sıkıntı bizi de olumsuz etkiledi. Müşteriye çayı bir buçuk liraya veremiyoruz. Bir lirayı dahi çok görenler var. Şekerin, çayın fiyatı da çok fazla. Ve buraya kira ödüyoruz zaten. Bir yandan müşterimizi de kaybetmemek için çayı hala eski fiyattan veriyoruz ama herhangi bir kafede bir çaya üç liraya veriyorlar. Bunu ben de çok merak ediyordum. Ama orası tam kafe. Belki imkan olarak çok daha iyi hizmet ediliyor. Bizim yerimiz de belki bu şartları karşılamadığı için ve dinlenme yeri olarak görüldüğünden dolayı fiyat konusunda müşteri haklı diye düşünmüyor değilim.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.