“BU EVDE UYUMAKTAN KORKUYORUM”
Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde harabe bir evde hayatlarını sürdüren Noyan ailesi, kendilerine uzanacak bir yardım eli bekliyor. Tek derdinin çocukları olduğunu söyleyen anne Saime Noyan, “Bu saatten sonra ben yemişim, içmişim umurumda değil. Bu mücadeleyi çocuklarım için veriyorum. Tek derdim çocuklarım” dedi. Yaşadıkları evde uyumaktan korktuğunu söyleyen tetrakord hastası 12 yaşındaki Ela ise, temiz bir ev hayal ettiğini vurguladı
Remziye ÇELİK/Yenigün Özel
DİYARBAKIR YENİGÜN - Diyarbakır’ın Bağlar ilçesi 5 Nisan Mahallesi’nde yaşayan üç çocuklu Noyan ailesi, bir yandan yoksullukla mücadele ederken diğer yandan da çocuklarının hastalığı ile uğraşıyor. Akdeniz anemisi hastası 37 yaşındaki anne Saime Noyan, aynı zamanda taşıyıcı. Kendisinden dolayı çocuklarının da bu hastalığa yakalandığını söyleyen Noyan, özellikle büyük kızı Ela için mücadele ettiğinin altını çiziyor. Hastalığı nedeniyle akranları gibi koşup oynayamayan Küçük Ela’nın isteği ise temiz ve rahat bir ev ortamı. Baba Hamdullah Noyan da eşinin hastalığı yüzünden çalışamadığını, gittiği iş başvurularında bir elindeki parmağının engeli yüzünden işe alınmadığını söylüyor. Hijyenden uzak ve yıkık evde yaşamlarını sürdürmek zorunda olan Noyan ailesi, çocuklarına daha rahat bir yaşam için hayırseverlerden yardım bekliyor.
“TAŞIYICI OLDUĞUM İÇİN HASTALIK ÇOCUKLARIMA DA GEÇTİ”
Taşıyıcı olduğu için hastalığının çocuklarına da geçtiğini söyleyen Saime Noyan, “Akdeniz anemisiyim, talasemiye çevrilmiş. Sürekli baygınlık geçirdiğim için eşim çalışamıyor. Merdivenden düşüp kendimi kaybettim, ayağım kırıldı. 10 ay önce altı aylık bebeğimi lösemi yüzünden kaybettim. Küçük kızım böbrek hastası ve o da Akdeniz anemisi. Kendim taşıyıcı olduğum için hastalığım çocuklarıma geçti. Büyük kızım Ela da tetrakord ve omurgası açık. İdrar torbası düşmüş. Ayağı üç buçuk cm kısalmış durumda. 12 yaşında henüz, iki gözünde de sorun var. Biri uzağı diğeri de yakını görmüyor. Psikiyatriden destek görüyor. Ayrıca duyma kaybı da var. Birçok yere başvuru yaptım. Küçük kızımın böbrek taşı da ömür boyu. Anemi olduğu için ameliyat da edilmiyor. Durumumdan dolayı yeterince çocuklarıma bakamıyorum, besleyemiyorum. Oğlum bir şeyler istediğinde veremiyorum. Çocuğumu emziremiyorum. Oğlum da onkoloji hastanesinde tedavi gördü. Kızım bu hastalığa yakalandığında ilk teşhis ettiğimizde ameliyat ile düzelme şansı vardı. Çoğu kişiye el açtım, kaymakamlığa, valiliğe gittim ancak kimse yardımcı olmadı. Kızım şu an hızla ayağını kaybediyor. Felç kalabilir. Tedavisi yok. Hiçbir yerde yok. Birçok yere götürdüm, ancak doktorlar ameliyattan kalkamaz diyorlar. Ancak günlük ayakkabı alabiliyorum. Ortopedi ayakkabı alamadığım için kemiği uzamaya başladı. Sürekli tabanlık yaptırmam gerek ona da durumum yetmiyor” diye belirtti.
“İYİ BİR ANNE DEĞİLİM!”
Çocuklarının isteklerine hiç cevap veremediğini belirten anne Noyan; “Şartlar bize ağır geldiği için işin içinden çıkamıyoruz. Eşim elinden geleni yapıyor. Ben daha önce el işi yapıyordum. Şu an altı tane fıtığım var, beynim artık uyuşmaya başlıyor. Çoğu şeyi hatırlamıyorum, unutuyorum. Ben de iş göremez oldum. Çoğu zaman intihara kalkıştım. Çocuklarımı içerde bırakıp çıkmak istedim. Onlara verimli bir anne olamıyorum. İyi bir anne değilim. Benim yüzümden çocuklarım da aynı sorunu yaşıyorlar. Bir şeyler istiyorlar, veremiyorsun. Ev sahibi geldi, ağzına geleni söyledi. Kirayı ödeyemedim. Ailelerimiz de yardım etmiyor. Geçenlerde eşim iş için gitmiş. Adam elini uzatır uzatmaz elindeki engeli görmüş ve ‘Abi sen sakat mısın? Deyip almamış. Ben aynı şekilde gittiğim her işte, ‘Sen anemisin, baygınlık geçiriyorsun, işimize yaramazsın’ diyorlar. Kimse artık sesimizi duymuyor. Maddi durumu o kadar kötü insanlar var ve hiç kimse görmüyor. Tek istediğim çocuklarıma el uzatılsın. Akşamüstü çöp dökülüyor, çöpü toplayıp getirdim çocuklarıma yedirdim. Olsun, bu ayıp değil. Şerefimle yaptıktan sonra sorun değil. Ama artık yoruldum” diye ifade etti.
“TEK DERDİM ÇOCUKLARIM”
Mücadelesinin çocukları için olduğunu ifade eden Noyan; “Büyük kızım sabaha kadar uyumuyor. Sosyal yardımlaşmaya gittim. Valiliğe, kaymakamlığa da gittim. Zaten üç ayda bir 150 lira alana kadar sürekli gidip geliyorum. O para da zaten yolagidiyor.Sezaryen olmuştum, o hasta halimle İŞKUR’a yazılalım diye yağmur altında saatlerce bekledim. Ve çıkmadı da. Bu saatten sonra ben yemişim, içmişim umurumda değil. Bu mücadeleyi çocuklarım için veriyorum. Ben verimli olamıyorum. İstediklerini alamıyorum. Ela’nın çalışma masası yok diye yerde ödevlerini yapıyor. Omurgası içerden açık ve beyinden beline doğru sıvı topluyor. Eğilince zorlanıyor, yapamıyor. Evin durumu kötü. Banyonun kapısı yok. Tuvalet aynı şekilde çok kötü. Burası hijyen değil. Ben ne kadar koruyabilirim çocuklarımı. 13 yıldır evliyim. Dört çocuğumu da hastalığımdan dolayı da kaybettim. Son çocuğuma hamile iken hastalığımı öğrendim. Şimdi de psikolojik olarak çökmüş haldeyim. Tek derdim şu an Ela, Eylül ve Onur. Tek derdim çocuklarım. Onlar elini bir şeye attıkları zaman almak istiyorum” dedi.
“NE ZAMAN GÜLÜMSEYEREK HAYATA BAKACAĞIM?”
Hayata gülümsemek istediğini söyleyen Noyan sözlerini şöyle tamamladı;“Eşimin ailesinden dolayı Diyarbakır’a kaçtık. Eşimin annesi ve kız kardeşi ben 8 aylık hamileyken beni dövdüler. Erken doğum yaptım. Çocuğum gelişimini tamamlayamadı. Zaten kızımın hastalığına onlar sebep oldular. Biz de her şeyimizi bırakıp geldik. Hasta olunca eşim bana bakıyor. Ben ona arada, ‘Benim yüzümden sen de çekiyorsun’ diyorum. Vicdan azabı da var. Bazen diyorum keşke çocuklar olmasaydı. Onlar da evlendikleri zaman aynı acıyı çekecekler. Rapor meselesi de olsa belki bir faydası olurdu.Ela hiçbir zaman anne olamayacak. Onun da hayalleri var. Koşmak istiyor. Topuklu ayakkabı almıştım, bir sene giyemedi. Bakıp, ‘Anne ben ayakkabımı giyemedim’ diyor. Bunlar bir anne için gerçekten çok zor. Anne olan duygularımı bilir. Hayırsever insanlardan yardım bekliyorum. Desteklerini esirgemesinler. Kimseden kendim için bir beklentim yok. Tüm mücadelem çocuklarım için. Bazen diyorum sanki Diyarbakır’ın tüm yükü sırtımda. Rabbim diyorum sınavım bitmeyecek mi? Ne zaman ben de gülümseyerek hayata bakacağım?”
“BEN DE KOŞMAK İSTİYORUM!”
Yaşıtları gibi koşmak istediğini söyleyen ve doğuştan hasta olan 12 yaşındaki Ela Noyan; “Hayalim, büyüyünce doktor olmak. Ödevlerimi yerde yaptığım için boynum ağrıyor. Yerde uyuduğumda sırtım ağrıyor. Sabah okula gidince her yerim ağrıyor. Yürüyemiyorum. Arkadaşlarım koşup oynuyor. Ben bunları yapamadığım için bu durumuma çok üzülüyorum. Temiz bir evimiz olsun. Bu evde yatmaktan korkuyorum. Kendime ait bir odam olsa belki de bir şeyler değişirdi. Ben bu hayatta bir şey yapamıyorum. Hastaneye gidiyorum. Hiçbir işe yaramıyor. Bir umudum yok belki ama ailem için film çekmeye gidiyorum. Yine her şey ailem için. Hayallerimin gerçekleşmeyeceğini biliyorum” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.