Bir nefret söylemi cinayeti

Bir nefret söylemi cinayeti
“Sakarya’da bu soruyu sorduktan sonra “evet” cevabı veren bir babayı ve oğlunu kurşunlara maruz bırakmış bir saldırgan. Neye ve niye saldırdığı...

“Sakarya’da bu soruyu sorduktan sonra “evet” cevabı veren bir babayı ve oğlunu kurşunlara maruz bırakmış bir saldırgan. Neye ve niye saldırdığı konusu önemli. Sarhoşluğun arkasına gizlense de tetiği çeken şeyin ne olduğunu kestirmek zor değil: “Kürtlüğün varlığını deklare etmekten çekinmemesi karşısında duyulan nefret ve hınç. Kürdün hayatının kıymeti ortalama bir (Türk) vatandaşın hayatının kıymetinden düşüktür. Kürtlükten boşandığı ölçüde eşitliğe yaklaşan Kürt, Kürtlüğe gerilediği ölçüde kıymetten düşer. Kıymeti olmayanın ölümü ucuz olur. Varlığı tanınmayanın ölümü sessiz bir ölümdür. Kürt kimliği Türkiye’de bir yüktür. Taşıyanına bedel ödetir. Eşit olmak için onu bir kenara koymayı seçen insanları anlamak bu sorunu da anlamak demektir.” yazısının girişine böyle başlamış Mücahit Bilici…

HDP Kars milletvekili Ayhan Bilgen ise konuya şöyle özetlemiş: “Ankara’daki siyaset, siyasi temsilcilerin söylemleri hedef gösterme üzerine kurulu olduğunda, nefret söylemi içerdiğinde bunun bedelini herkes ödüyor. Sakarya Hendek’te bir baba ve çocuğunun bir büfede alkollü içki almaya çalışan kişi ile büfeci arasındaki tartışmada araya girmesi üzerine olayın Kürt olup olmamaya gelmesi ve tartışmanın bir infaz ve ölümle bitmesi bu topraklarda siyasetçinin ne kadar dikkatli olması gerektiğini, kamplaşmaya, çatışmaya prim vermemenin ne kadar hayati olduğunu göstermeye tek başına yetiyor. Toplumun fay hatlarına, sinir uçlarına dokunmak toplumu kamplaştırarak, hedef göstererek, siyasi kurgu ortaya koymak siyasetçi için de kalıcı bir kazanç değildir. Ama bu ülkede yaşayan herkes için büyük bir kayıptır…

...

Ve sosyal medyadan bir olağan tepki:

Kürt müsün?

-Evet

-O zaman öl

Bu abimizin ölümü oğlunun ağır yaralanmasının özeti.

Buna mı üzülelim yoksa bu hayatlara bir papağanın ölümü kadar değer verilmediğine mi üzülelim bilemedim.

ALLAH sana rahmet eylesin. ALLAH oğluna şifa versin.

ALLAH hakkınızı bırakmasın

ALLAH ırkçılık yapanlara fırsat vermesin.

Elbette üzerinde durup uzun uzun düşünülmesi gereken bir konu.

Gel gör ki bunu da tartışacak düzeyde değiliz.

Mücahit Bilici, yazısının şu tespiti yaparak bitiriyor: Kürt müsünüz, diye soran konumda bulunan kişi aslında bir fiyat sorusu soruyor. Bu soruyla muhatap olan Kürd’ün önünde iki seçenek var: Haysiyetinden taviz verip, “ama Türküm” demek veya kıymetinden kaybedip “Evet Kürdüm” demek. Fiyat tespiti yapan hak gaspçısının gasptan katle geçiş yapması zor olmuyor. Kürt, efendisinin elinde her zaman ucuza ölüyor.

Ben ne yazacağım?

Sadece okuyup, dinleyeceğim. Bir yazı da böyle olsun diyerek…

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.