Berivan ve çobanların 3 bin rakımlı yaylada 180 günlük zorlu mesaisi

Berivan ve çobanların 3 bin rakımlı yaylada  180 günlük zorlu mesaisi
Hınıs İlçesi’ne bağlı Mutluca Köyü’nde Berivan ve çobanların zorlu yayla mesaisi başladı.Bingöl dağları üzerindeki 3 bin 500 rakımlı Koğ Tepesi’ndeki...

Hınıs İlçesi’ne bağlı Mutluca Köyü’nde Berivan ve çobanların zorlu yayla mesaisi başladı.Bingöl dağları üzerindeki 3 bin 500 rakımlı Koğ Tepesi’ndeki yaylalara çıkan köylüler bazen 2 bazen de 3 ay boyunca yaylada kalıyor. Berivanlar ve çobanlar,zorlu geçen bu sürecin iyi ve kötü yanlarını Yenigün’e anlattı

Sertaç KAYAR/Yenigün Özel

DİYARBAKIR YENİGÜN - Doğu Anadolu illerinde yüksek rakımlı dağlarda karların iyice erimesinin ardından köylüler yaylalara çıkmaya başladı. Her köyün kendine ait yaylasının bulunduğu bölgede genellikle Haziran ayının sonlarına doğru yayla zamanı başlıyor. Çobanlar binlerce koyun ve keçilik sürüleri yaylaya götürür. Ardından tüm köylüler toplanarak atlar ve farklı araçlarla yaylanın yolunu tutar. Yayla süresi bölgeye göre değişiyor. Bazı yerlerde 2 ay bazı yerlerde ise 3 ay olabiliyor. Çobanlar 6 ay yaylada kalırken, Berivanlar ise her gün atlarla saatler süren yolculuğun ardından yaylalara giderek sürüyü sağıyor, ardından da eve geri dönüyor. Erzurum’un Hınıs İlçesi’ne bağlı Mutluca Köyü’nde de köylüler yaylanın yolunu tuttu. Coğrafi şartlardan dolayı diğer bölgelere göre yaylaya biraz geç çıkan Mutluca köylüleri, Bingöl dağları üzerindeki 3 bin 500 rakımlı Koğ Tepesi’ndeki yaylalara çıkmaya başladı.

Berivanların at sırtında zorlu yolculuğu

Yerdeki kar kalıntısı, dört bir taraftan akan kar suları ve kaynak suları, birçok bitki çeşidi ile bahar havasının hakim olduğu yaylada renkli görüntüler hakim. Bu sürecin en çok zorlananı Berivanlar ve çobanlar oluyor. Çobanlar neredeyse 6 ayın büyük bir bölümünü yaylada geçirirken, Berivanlar ise her gün bindikleri atlarla köyden yaklaşık 2 saat uzaklıkta olan yaylaya giderek hem çobanların yemeğini götürüyor hem de yüzlerce koyun ve keçilik sürüyü sağıyor. Serin olmasına rağmen rakımın yüksekliğinden dolayı güneş ışınlarının keskin ve yakıcı olan yaylaya çıkan Berivanlar, yüzlerini eşarp veya şallarla kapatarak ellerinde kovalarıyla bindikleri atlarla yaylanın yolunu tutuyor. Çobanların yemeğini veren Berivanlar ardından koyunları sağmaya başlıyor. Bu sırada yemek yiyip dinlenen çobanlar, sağma işlemi bittikten sonra çobanlar ve Berivanlar birlikte közde yaptıkları çayı içerek günün muhasebesini yaparak sohbet ediyor. Ardından da geldikleri atlara binerek köye geri dönüyor.

Hem KPSS’ye hazırlanıyor hem de berivanlık yapıyor

Ayşegül Doğan adlı Berivan yaşadıkları zorlu süreci Yenigün’e anlattı. “Burada hayat yaşam şartları çok zor” diyen Doğan yaşadıkları zorlu süreci şöyle anlatıyor:“Kışın çok sert geçiyor. Yazında 2 ay boyunca yaylaya gidip geliyoruz. Çünkü çayırlar olduğu için hayvanları yaylaya getiriyoruz. Otlar biçilinceye kadar buradayız. Yaylaya gelirken sabah erkenden ev işleri yapıyoruz. Ondan sonra atı hazırlıyoruz. Sürekli atla gidip geliyoruz. Yayla çok uzak. Atla gelince 1 saatten fazla yol geliyoruz. Buraya geldiğimiz zaman koyunları sağıyoruz, onları sağdıktan sonra koyunlar çok koşuyor onları yakalamak zorunda kalıyoruz baya maceralı geçiyor. Sağma işlemi bittikten sütü bidonlarla götürüyoruz. Sonra atları hazırlayıp tekrar eve gidiyoruz.  Eve gidince normal gündelik işleri yapıyoruz. Sütleri makinaya vuruyoruz, sonra makinadan çıkan sütten çökelek peynir yağ filan yapıyoruz. Belirli bir kısmını satıyoruz, bir kısmını da kendi ihtiyaçlarımızı karşılamak için bırakıyoruz. Ben öğretmenlik okudum KPSS sınavına hazırlanıyorum. Hani bize hep ‘okuyun okuyun adam olun’ diyorlar ama okuduktan sonra ne yazık ki bir şey olmuyor. Çünkü sınava çalışıyım derken sürekli ev işleri ile uğraştığım için ders çalışmaya hiç vaktim olmuyor” şeklinde konuştu.

‘180 gün dağda kalıyoruz’

13 yıldır çobanlık yaparak geçimini sağlayan 48 yaşındaki Fermali Kaya da çobanlığın zorluklarını anlattı. Yaylakonak Köyü’nde oturan ve Mutluca Köyü’nün çobanlığını yapan Kaya 500 koyun ve keçiden oluşan sürüye bakıyor. Sabah 05.00’da kalktığını söyleyen Kaya şöyle diyor: “Sabah kalktıktan sonra sürüyü dağa çıkararak otlatıyoruz. Her işimizi kendimiz yapıyoruz. Kendi çayımızı kendimiz yapıyoruz, öğle yemeğini Berivanlar geldiğinde getiriyor yiyiyoruz. Ondan sonra tekrar sürüyü otlatıyoruz. Gece 23.00’e kadar sürüyü otlatıyoruz. Gece hayatı zor oluyoruz. Dışarıda yatıyoruz. Sürünün içinde yatıyoruz. 10 günde bir banyo için eve gidiyoruz. Çoluk çocuk için çalışıyoruz ne yapalım. Kötü yanları gece zordur. Kurtlar geliyor,ayılar geliyor. Daha geçen gün bir tane koyunu yediler. Gece yatamıyorsun. Gece 3 saat bilemedin en fazla 4 saat yatarsın. Sabah tekrar kalkınca aynı işleri yapıyoruz. İyi yanı sadece temiz hava alıyorsun, dolaşıyorsun, kilo almıyorsun başka da iyi bir yanı yok. Gece yağmurlu oluyor, zor oluyor. Kışın çok sert geçiyor 6 ay kar oluyor. Yine hayvanlara bakıyoruz. Hergün evin tepelerinde kar atıyoruz. 180 gün kalıyoruz. 130 günü dışarıda gece yatıyoruz 20-30 günü hayvanlar içeride kalıyor. Burada 20 gündür dağa çıktık,100 gün daha kalacağız. Öyle çobanlık rahat değildir.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.