14 yıldır hastalığına teşhis konulamıyor
Karın bölgesinde şilöz asit biriktiren ve mide bulantıları yaşayan Naciye Ernez, 14 yıldır teşhis konulamayan hastalığı için doktorlara çağrıda bulunarak, normal yaşama dönmek istediğini dile getirdi.
YENİGÜN HABER - Kafkas Üniversitesi’nde 2006 yılında okul öncesi öğretmenliği öğrencisiyken karın bölgesinde başlayan ağrılardan kaynaklı Kars Devlet Hastanesi’ne giden Naciye Ernez, burada yapılan tahliller sonucu hastalığına bir anlam verilmemesinden kaynaklı Ankara'daki hastanelere yönlendirildi. 39 yaşındaki Ernez, 14 yıldır birçok hastaneye başvurdu, fakat hastalığının teşhisi konusunda herhangi bir sonuç alamadı. Yaşadığı zorluklardan kaynaklı bugün sosyal hayatına devam edemeyen Ermez, psikolojik tedavi görüyor.
Hastalığı belirlenemiyor
Hastalığın nüksetmesinin ardından Kars'tan Diyarbakır'a gelen Ernez, ilk olarak Dicle Üniversitesi Hastanesi'nin yolunu tuttu. Burada iki gün boyunca yapılan tahliller sonucu hastalığının kadın hastalığı olabileceği ihtimali üzerine jinekoloji bölümüne yönlendirildi. Dicle Üniversitesi Hastanesinde gittiği jinekoloji bölümünde teşhisi konulamayan ve doktorlar tarafından hastalığının kanser olabileceği söylendiğini ifade eden Ernez, kanser ihtimaline karşı söz konusu hastanede doktorlar tarafından ameliyat edildiğini, ameliyat sonrası doktorların hastalığın "iyi huylu bir kistten" kaynaklandığı kendisine aktarıldığı belirtti.
Ameliyat sıvı akışına neden oldu
Ameliyat edildikten iki ay sonra kontroller için Dicle Üniversitesi Hastanesi'ne gittiğini, doktorların karnında bir kitlenin olduğunu, bu yüzden tekrar ameliyat edilmesi gerektiğinin kendisine aktarıldığını dile getiren Ernez, 2007 yılında tekrar ameliyat edildiğini, yapılan ameliyat sonrasında karnında sıvı akışının başladığını söyledi. Akabinde enjektörlerle karnındaki sıvının alındığını ve bu işlemin haftalarca sürdüğünü belirten Ernez, doktorlar sıvı akışını durduramadıklarından dolayı Ankara Hacettepe Üniversitesinde bulunan Jinekoloji bölümüne yönlendirildiğini ifade etti.
Hastalığı tedavi edilemedi
Gittiği Hacettepe Üniversitesi Hastanesi jinekoloji bölümündeki doktorun yaptığı tahliller sonucu sıvının kendiliğinden durduğunu ifade eden Ernez, "Oradaki doktor bana boşuna ameliyat olup yara açtıklarını ve beni ameliyat etmeyeceğini, 3 ayda bir kontrole gelmemi söyledi. Ben daha sonra 2015'e kadar 3 ayda bir kontrollere gitmeye başladım. 2015'te karnım tekrar şişmeye başlayınca mide bulantıları ve hareket kısıtlılığı tekrar oluşmaya başladı. Tekrar Hacettepe üniversitesi hastanesine gittim ve yapılan tahliller sonucunda iyi ve kötü huylu olmak üzere iki kitlemin olduğunu, bu yüzden ameliyat olmam gerektiği belirtildi. Ameliyat oldum, ardından iyi huylu kitle olduğunu ve patoloji sonuçlarımın temiz olduğunu açıkladılar. Tekrardan 3 ayda bir kontrollere gittim. 2018'de karnım yine şişti, tekrar Hacettepe'ye gittim, sıvı boşaltımı yapıldı. 2020'ye kadar hastalığım az bir şişlikle devam etti ve normal hayatıma devam ediyordum. 2020 Şubat ayından itibaren karnım tekrar şişmeye başladı, sıvı akışı durmadı. Tekrardan Ankara Hacettepe Hastanesine gittim, doktor, 'seni ikide bir ameliyat edemem' dedi. Beni başka bir doktora yönlendirmesini istedim ve doktor beni yine aynı hastanede başka bir doktora yönlendirdi. Yönlendirilen yeni doktora gidip randevu aldım ve Diyarbakır'a geri döndüm. Sonra tekrar Ankara Hacettepe hastanesine gittim. Bu sefer hastanedeki genel cerraha gitmiştim ve genel cerrahi tarafından yatışım yapıldı. 4 gün boyunca tahliller yapıldı, sıvı boşaltımı yapıldı ve pandemiden dolayı hastaneyi boşalttıklarından bizi de hastaneden çıkardılar. Bunun üzerine Diyarbakır'a geri geldik" dedi.
Her gün evde karnından 2 litre sıvı alımı yapıldı
Ankara'dan Diyarbakır'a geri döndüğünde her ay özel bir hastaneye kontrollere gittiğini anlatan Ernez, gittiği genel cerrah tarafından radyoloji bölümüne yönlendirildiğini kaydetti. Hastanede karnında dren açıldığını ve katater bağlandığını ifade eden Ernez, her gün evde karnından 2 litre sıvı alımı yaptıklarını söyledi. 13 gün boyunca sıvı alma işlemlerine evde devam ettiğini, daha sonra bayılmaya başladığını, kendisini çok yorgun ve halsiz hissetmeye başladığını dile getiren Ernez, aynı hastanenin acil servisinde takılan serumdan sonra eve gönderildiğini aktardı. Bayılma, yorgunluk ve halsizliğin gittikçe daha da artmasıyla birlikte ikinci kez hastanenin acil servisine gittiğini, tekrar aynı durumla karşılaştığını ve eve gönderildiğini belirten Ernez, aynı günün gecesinde Dicle Üniversitesi Hastanesi Acil Servisine kaldırılıp, yoğun bakıma alındığını ifade etti.
‘Damar çatlatılmış’
1 aydan daha uzun bir süre Dicle Üniversitesi Hastanesinde kaldığını belirten Ernez, "Genel cerrah benimle ilgilendi ve ameliyatımı gerçekleştirdi. O zamana kadar hastalığımın bir adı yoktu. Lenfokist, lenfanjiom, lenfoma denildi. Genel cerrah 'lenf damarlarında yırtıklar var. 2006 yılında Dicle Üniversitesi Hastanesinde ilk ameliyat yapıldığında damar çatlatılmış, zaman içerisinde çatlatılan damar genişletilmiş, yırtılmış, tıkanmalara neden olmuş bu yüzden de sıvı akışı durmuyor' açıklamasıyla birlikte söz konusu durumu biz daha yeni öğrendik" diye konuştu.
‘İkinci ameliyat riskli’
Dicle Üniversitesi Hastanesinde bulunan Genel cerrah tarafından ilk ameliyatının Temmuz ayında yapıldığını dile getiren Ernez, "Doktor bu ameliyatı ilk defa yapmıştı, damarlar on gün boyunca çalıştı, damarlar daha sonra tekrar tıkandı. Sıvı akışı tekrar başladı ve biz o sıvı karın bölgesinden tekrar almaya başladık. İkinci ameliyatı tekrar olmam lazım ama doktor yine ilk defa bu ameliyatı yapacak. Biz bunu kaç ilde araştırdık, Sağlık Bakanlığına ulaşmaya çalıştık, acaba benim gibi bir hasta var mı? Bundan anlayan bir doktor bulabilir miyiz diye ama bulamadık. Doktor ameliyatın riskli olduğunu söylüyor, çünkü onun yaptığı ilk ameliyat olacak 'Karın bölgesine akan sıvı ameliyat sonrası bacak bölgesine akabilir, bacak çok kötü hale gelebilir' dedi. Bu şekilde her gün karın bölgesinden sıvı alınıyor, pansuman yapılıyor. Yediğim içtiğim her şeye dikkat etmek zorundayım, işe gidemiyorum, normal hayatıma devam edemiyorum" diye belirtti. Sağlık Bakanlığı İletişim Merkezi (SABİM) ile iletişime geçtiğini, emsal araştırılması talebinde bulunduğunu, ancak buradan da bir sonuç alamadığını vurgulayan Ernez, halen kendisi gibi benzer sağlık sorunu yaşayan birisinin bulunacağını ümit ettiklerini söyledi. Ernez, "Şilöz asit deniliyor, ancak hastalığın aslında ismi yok, karında şilöz asit birikiyor. O şilöz asit dediğimiz şey görülmemiş bir şey, doktorumuz da araştırıyor. Yalnız şuana kadar bir sonuç alamadık" dedi.
‘Psikolojik destek alıyorum’
Hastalığından dolayı psikolojik destek aldığını, sabah ve akşam ilaç kullandığını, dışarı çıkamadığını, normal bir şekilde yemek yiyemediğini, gülemediğini, bu durumdan dolayı ailesinin çok üzüldüğünü ve normal hayatına devam edemediğini belirten Ernez, ilaç kullanımından kaynaklı uyuyamadığını ifade etti. Yetkililere seslenen Ernez, şunları dile getirdi: "Yetkililerden rica ediyorum; böyle bir hasta belki vardır biz ulaşamıyoruz, gücümüz yettiğince araştırma yapıyoruz. Benim ricam, bu hastalığı anlayan bir hastanenin bir doktorun bulunmasıdır. Belki doktorumuza bir fikir sunacak, doktorumuza yardımı olacak, belki biz gideceğiz. Yurtiçinde veya yurtdışında belki böyle bir doktor veya hastane bulunabilir. Tabii bu yurtdışı olursa benim imkanım yok, dolayısıyla yurtdışında olursa yardım talebinde de bulunmak zorundayım. Tedavi olmak istiyorum. Sürekli bilinmedik bir hastalık deniliyor, hastalığımın bir adı yok, belirsizlik söz konusu, her gün sıvı alarak daha ne kadar dayanabilirim bilmiyorum." (Mezopotamya Ajans)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.