Diyarbakır’ın en yoksul mahallesi: Kaynartepe
Savaş mağdurlarının ve yoksul vatandaşların göç ettiği Diyarbakır’ın Bağlar İlçesi’ne bağlı Kaynartepe Mahallesi’ndeki yoksulluk gün geçtikçe daha çok derinleşiyor. Mahalledeki yoksulluğu anlatan vatandaşlar, yetkililere ve iş insanlarına dayanışma çağrısında bulunuyor
Dişyarbakır’ın Merkez Bağlar İlçesi’ndeki Kaynartepe Mahallesi, 90’lı yıllardaki köy den kentlere yaşanan göç nedeniyle nüfusunu katladı. Ancak göç 90’lı yıllarla sınırlı kalmadı. 2013’ten sonra Suriye savaşı, 2015’ten sonra da Sur’daki yıkıcı çatışmalar Kaynartepe’in ikinci yoğun göçü almasına neden oldu. Zorunlu göçlere son zamanlarda ekonomik göçlerde eklendi. Daha ucuz yaşayabileceklerini düşündüğü için buraya yerleşen vatandaşlar, adeta yoksulluğa hapsolmuş durumda.
‘Sosyal yardımlar ile bu yoksulluk bitirilemez’
Sur Ajans’tan Arif Bulut’a konuşan Kaynartepe Mahalle Muhtarı İlhami Altun, mahalledeki durumun iç açıcı olmadığı belirtiyor. Altun’un anlattığına göre Kaynartepe, STÖ’ler, yetkililer ve iş insanları tarafından hatırlanamaz olmuş. Mahalledeki durumu aktaran Altun, “Buradaki insanlarımızın çoğu yeşil kartlı ve sosyal yardımlaşmadan gelen yardımlarla yaşamlarını sürdürüyorlar. Şimdi Sosyal Yardımlaşma’da da şöyle bir şey var; yardımlar 3-4 ayda bir yapılıyor. Yoğun bir işsizlik ve yoksulluğun olduğu bu mahallede bu yardımlar 3-4 ayda kime yetecek, kime yetmeyecek? Ramazan ayıdır daha buraya bir tane yardım kolisi gelmiş değil” dedi. Kızılay başta olmak üzere sivil toplum örgütlerinin bu yıl Kaynartepe’ye uğramadığını savunan Altun, “Biz Kızılay’ı Kaynartepe’de göremiyoruz. Kızılay bu mahalleye uğramıyor bile. Eskiden buraya kısmen de olsa hayırsever dernekler gelip yardımlar yapıyordu. Ama bu sene onlarda yok. Yani buradaki durum gittikçe vahimleşiyor” diye konuştu.
“Acil yardıma muhtaç 300 aile var”
Diyarbakırlı iş insanları ve yetkililere seslenen Altun, sözlerine şöyle devam etti, “Benim mahallemde şuan 300 tane aile acil yardıma muhtaç. Bu ailelerin evindeki durum içler acısı. Ekmek bulamayan 300 ailem var. Yani acil olarak yardıma muhtaç 300 aile var diyorum bu yanlış anlaşılmasın. Burada yaşayanların hepsinin yardıma ve işe ihtiyacı var. Mahalleli yanıma gelip ‘Muhtarım yardım yok mu? Bir koli yok mu? Koliler niye gelmemiş?’ diyor. Onlar sanıyor ki devlet yardımları dağıtmaları için muhtarlara gönderiyor. Böyle bir algı var ve ben bu algının da yok olması için yetkilileri açıklamaya davet ediyorum. En azından çıkıp muhtarların böyle bir yetkisi yok desinler. Keşke de böyle bir yetkimiz olsaydı da ben 24 saat bu insanlarımıza hizmet etseydim. Ben buradan Diyarbakırlı iş insanlarımıza ve yetkililere sesleniyorum. Buradaki yoksulluğa karşı bu insanlara yardımcı olun.”
“İnsanlar ekmek alamıyor, defterimde bir yıllık borçlar var”
Mahallenin 30 yıllık bakkalını işleten Şehmuz, mahallede derin bir yoksulluğun olduğunu vurguluyor ve buradaki tablonun işsizlikten kaynaklandığını dile getiriyor. Şehmuz, yoksulluk ve işsizlik insanları kötü bir alana ittiğini örnekliyor ve şöyle devam ediyor, “Defterimde bir yıllık ödenmeyen borçlar var. Bu mahalle yoksulların yaşadığı bir yer. İnsanlar evine ekmek götürmekte zorlanıyor. Gezerken siz de görüyorsunuz mahalleyi. Bu tablonun değişmesi için bu mahalleye sahip çıkılması gerekiyor.” Temel ve vazgeçilmez bir yaşamsal ihtiyaç olan ekmeğin üretildiği bir fırına uğruyoruz. Bakkaldan sonra uğradığımız bu ekmek fırınında çalışan emekçiler, mahalledeki durumun farkında olduklarını belirtiyor. Artan maliyetlerden dolayı kendilerinin de iş yapamadığını aktaran fırıncılar, mahallede gördükleri yoksulluğa dair şunları söylüyor, “Ben insanların çöpten ekmek topladığını görüyorum. Buraya gelip, bayat ve kuru ekmek istiyorlar. Her gün en az 60 kişi gelip ekmek istiyor. Bir ekmeğin fiyatı 4 lira yani. Bir insan eğer 4 liralık ekmeği almakta güçlük çekiyorsa ve her gün buraya gelip ekmek istiyorsa durum vahimdir gerçekten. İşsizlik bu yoksulluğu daha da artırıyor. İnsanlar çalışsa ve gelirleri olsa gelip burada ekmek almak için boynunu büker mi? Bu duruma Diyarbakırlı işadamların el atması gerekiyor. Biz kısıtlı olarak yardımcı oluyoruz. Ötesi bizim durumumuz da belli.”
‘Bir koli yardımla 10 gün dayanırsın ya sonrası?’
Bir kahvenin önünde iftarı bekleyen ve yaşı 70’i geçmiş Hacı Hüseyin ise bir koli yardımın yoksulluğu bitirmediğine dikkat çekiyor. Hacı Hüseyin, mahallede yaşayanlar için ya sürekli bir iş imkanının sağlanması ya da yardımların sürekli yapılması gerektiğini vurguluyor ve şöyle ekliyor, “Ya bir koli yardımla en fazla 10 gün dayanırsın. 10 günden sonra ne yapacaksın? Yani bir kolinin içinde 5’er kiloluk 3 beş parça bulunuyor. Onlarla sen nereye kadar idare edebilirsin?”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.