‘Asgari ücretten önce ekonomi iyileştirilsin’
Diyarbakırlılar, her gün zam üstüne zam geldiğini belirterek, asgari ücretten önce ekonominin iyileştirilmesi gerektiğini söylüyor
Türkiye'de 2022 yılı asgari ücret tartışmalarıyla geçti. Yılın başında 2 bin 825 liradan 4 bin 250 liraya yükselen asgari ücretle ilgili artış için “tarihi” denildi. Ancak daha birkaç ay geçmeden enflasyonun altında ezilen ücret için yıl ortasında yeniden toplanıldı. Asgari ücret bu kez 5 bin 500 lira yükseltildi. Ancak bu da etkili olmadı ve her seferinde aralık ayı işaret edildi. 7 Aralık'ta Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun toplanması bekleniyor. TÜRK-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, 7 bin 786 liranın altındaki ücrete imza atmayacaklarını söylüyor.
‘Markette 25 lira burada 8 lira’
Peki çalışanlar bu konuda ne düşünüyor? Sorunun cevabını Gazeteduvar’dan İnanç Yıldız, Diyarbakır’ın Ofis semtinde bulunan Pazar esnafına sordu. Pazar esnafı sesleniyor: “Markette 25 lira burada 8 lira, gel vatandaş, bundan ucuzu yok!” Alışveriş yapanlara yaklaşıyoruz, bir şeyler alıyorlar ama konuşmaya çok niyetli değiller: “Ne ekonomisi, ekonomi mi kaldı? Bak az önce 10 liraydı (kabak), şimdi '8 lira' etiketi konuldu, sonra '6 lira' yazılacak ve biz alacağız. Bu şekilde devam ediyoruz.”
'Eskiden her şeyi alabiliyorduk'
Aydın Kaçmaz, 50 yaşında ve emekli. Pazardan alışveriş yapan Kaçmaz, “Her şey pahalı. Alım gücü yok, her şeye zam zam zam... Eskiden iyiydi, aldığım maaşla her şeyi alabiliyordum ama şimdi alamıyorum. Ekonomi her geçen gün kötüye gidiyor” diyor. Mehmet Şimşek, 56 yaşında ve o da emekli. Pazardaki fiyatları normalin üzerinde bulan Şimşek, alım gücünü zorlamasa da fiyatların kendisi için yüksek olduğunu ifade ediyor. Şimşek, “Ama en azından semt pazarı. Taze ürün bulma yönünden marketlere göre daha iyi. Marketlerde hem fiyatlar pahalı hem de seçme imkanımız yok. Enflasyon yüksek ama parayı harcamak zorundayım. Konserve dönemi olduğu için pazardan bir şey alırken seçici davranıyorum. Mevsimsel olmayan bir ürünü almıyorum” diye konuşuyor. Şimşek, ekonominin iyi olacağı yönünde umudunu koruduğunu dile getiriyor.
‘Mandalina 9 lira, '10 liralık olsun mu?’ diyorum ‘hayır' diyorlar’
Evren Koçak ise 41 yaşında, 8 yıldır pazarda tezgah açıyor. Şu an da kıt kanaat geçindiğini söyleyen Koçak, bugün çalışmazsa yarın aç kalacağını anlatıyor; “Yani günü kurtarmaya çalışıyoruz” diyor.
“1 TL’ye aldığımız ekmeği şu an 7 TL’ye alıyorsak geçimimiz çok zor olmuş demektir” ifadelerini kullanan Koçak, şöyle devam ediyor: “Şu an da alım gücü çok düşmüş durumda. Mandalinayı 9 liraya satıyorum. Adama diyorum, '10 liralık olsun mu?’ ‘Hayır, bana 9 liralık ver. 1 lira da üstüne koyup maydanoz alacağım’ diyor. Yani durumumuz o kadar vahim.”
'Peynir almak için 2 hafta bekledim'
Zamların artık durması gerektiğini belirten Koçak, “Her gün zam üstüne zam, zam üstüne zam... Kendimden örnek vereyim, peynirim bitti, 2 hafta sonra alabildim. Niye? Kilosu 130 lira olan peyniri 6 nüfus için 5 kilo almam gerekiyor, bu yüzden 2 hafta bekledim. En az 2 kilo götürmem gerekiyor ki 20 gün yetebilsin. Ekonomi şu an vatandaş için çökmüş durumda. Vatandaş boğazına kadar borçlanmış” diyor.
'Asgari ücretten ziyade önce enflasyonun durdurulması lazım'
Yönümü asgari ücretle geçinen insanları bulmaya çeviriyorum. Ofis semtinde bir süre dolaştıktan sonra bir kahvehaneye giriyorum. Kahvede çalışan Tahsin Menekşe ile konuşuyorum. O da 58 yaşında, asgari ücretle çalışıyor, henüz emekli olamamış. Menekşe de, daha önce kahvehane işletmiş ama ortağı ile anlaşamadığı için sürdürememiş. Asgari ücretin 2 bin 825 TL’den 5 bin 500 TL’ye yükseldiği dönemde aldığı gıda ürünlerinin de zamlandığını söyleyen Menekşe, asgari ücrete zamdan önce enflasyonun durdurulması ve düşürülmesi gerektiğini düşünüyor. Menekşe, bu durumu ise şöyle anlatıyor: “Bir kilo şekeri 2.5 liraya alırken şimdi 25 lira. Bir kilo çayı 50-60 liraya alırken şu an 200 lira. E ben bundan ne anladım? Şu an asgari ücreti 8 bin lira yapsalar bir bardak çay 10 lira olur. Bir markete sabah gidiyorsun ayrı fiyat, akşam gidiyorsun ayrı fiyat. Bir teneke yağı 170 liraya alıyordum, şimdi 800 lira. Bir torba unu 100-150 liraya alıyordum, şimdi 550 lira. Peki halk nasıl geçimini sağlayacak? Sağlayamıyorlar. Yani geçim çok zor olmuş. Şimdi asgari ücreti 8-10 bin yapsalar yine her şeye zam gelecek. Bir tüpü geçen yıl 150 liraya dolduruyordum, şimdi 370 liraya dolduruyorum. Ev kirası bin liradan 4 bin lira olmuş. Ekonomi gittikçe çöküyor.”
'Dededen kalma külüstür evimiz var, o da olmasa geçinemezdik'
Ofis semtindeki bu kahvehaneden çıktıktan sonra Dağkapı Meydanı'ndaki çay ocaklarına gidiyorum. Asgari ücretle çalışan iki işçiye denk geliyorum. Mehmet İlkaya, 26 yaşında, bir klima servisinde asgari ücretle çalışıyor. Asgari ücret artışı ile ilgili dönen tartışmalara dair İlkaya, “Şimdiki ekonomik durumda 15-20 bin lira da alsan boş. Çünkü dışarıda bir bardak çay olmuş 5 lira. Eskiden çaya 1 lira verirdik, 10 liraya 10 tane içerdik. Şimdi iki bardak çayı zor içiyoruz. O yüzden ilk başta bu ekonomiyi, enflasyonu düzeltmeleri lazım. Onlara baktığın zaman adamlar padişah gibi yaşıyor, bize baktığın zaman fakir fukara doluyuz. Ben bekarım ama evlenemiyorum. Kazandığım parayı eve veriyorum, bu şekilde evin geçimi sağlanıyor. Bakıyorsun elde avuçta bir şey birikmiyor. Allah'a şükür dededen kalma külüstür bir evimiz var, o da olmasa geçinemezdik. Kendimizi sıka sıka ağzımızda diş kalmadı. Millete bakıyorsun bizden daha beter” diyor. İlkaya, 8 yıl önce hanenin tek çalışanı olduğunu ve 650 lira ile geçinebildiklerini anlatıyor ve ekliyor: “Kardeşlerim okuyordu, onlara yardımcı oluyordum. Şimdi hepimiz çalışıyoruz yine de yetmiyor. Kız kardeşim okula gidiyor, 100 lira veriyorum, gününü kurtarmıyor. Bazen onu da veremiyorum. Tadımız tuzumuz kalmadı. Bazen pazar günü bir yerde oturup çay içiyoruz, hepsi bu” diyor.
‘Cebimde para kalıyordu’
İlkaya’dan sonra Mehmet Hani ile konuşuyorum. 29 yaşında ve yeni evlenmiş, henüz çocuğu yok. Daha önce bir gıda firmasının nakliye işinde çalışmış. Asgari ücret 4 bin 250 olunca işten çıkarılmış. Çıkarma gerekçesi de firmanın küçülmeye gitmesi olarak gösterilmiş. Şimdi ise mobilya firmalarına malzeme temin eden bir yerde çalışıyor. İlkaya, “Aylık 2 bin 500 TL kira veriyorum. Bunun doğal gazı, elektriği, suyu derken ayı zor bitiriyorum, yetmiyor, bankalara borçlu kalıyorum. Şu an asgari ücret 15 bin lira olsa dahi kurtarmaz. Ekonomiye baktığımız zaman ben 2 bin 825 lira asgari ücret alırken daha mutluydum, cebimde para kalıyordu, şu an kalmıyor. Ücret artınca yarın evimize alacağımız gıdaların fiyatı da 2 katına çıkacak. Öncelikle devletin bu ekonomiye bir el atması lazım. Genç bir insanım, sosyal aktivitem yok, gezip tozmak için bir imkanım yok. Şu an asgari ücret 8 bin TL olsun, Türkiye’deki işsizlik oranı tavan yapar” ifadelerini kullanıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.