Çatlı'nın ölüm listesindeydi; Ünlü mafya lideri Diyarbakır Cezaevi’nde öldü

Çatlı'nın ölüm listesindeydi; Ünlü mafya lideri Diyarbakır Cezaevi’nde öldü
Bir dönem Abdullah Çatlı’nın ölüm listesinde yer alan Mehmet Hadi Özcan, 1994 yılında Kocaeli'de 3 kişinin öldürülmesi olayını azmettirdiği iddiasıyla 2020 yılında tutuklanarak cezaevine gönderildi. Cezası kesinleşen Mehmet Hadi Özcan, dün Diyarbakır’da kaldığı cezaevinde hayatını kaybetti.

YENİGÜN HABER – Nizamettin Keskin, Sürmeli Göçer ve Fehmi Göçer’in öldürülmesi olayına karıştığı iddiasıyla aranan ve yurtdışında yaşayan Hadi Özcan, 2020 yılında yakalanmış ve 2021 yılında Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesinde hâkim karşısına çıkmıştı. Azmettirme suçundan 75 yıl hapis cezasına çarptırılan bir dönemin ünlü mafya liderlerinden Mehmet Hadi Özcan, 28 yıllık infazı için Diyarbakır 1 nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevine gönderilmişti.

KALP KRİZİ GEÇİRDİ

Özcan, tutuklu bulunduğu Diyarbakır cezaevinde önceki gece saat 03:30'da geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Özcan’ın cenazesi Diyarbakır’dan alınarak, Sakarya’nın Sapanca ilçesine gönderildi. Özcan'ın cenazesi, cuma namazına müteakip Kırkpınar Bağdat Caddesi üzerindeki Soğuksu Camii'nde kılınacak cenaze namazının ardından toprağa verilecek.

abdullah-catli.jpg

ABDULLAH ÇATLI’NIN ÖLÜM LİSTESİNDEYDİ

Kocaeli ve Sakarya'da adamları ile birçok silahlı eylem gerçekleştirdiği iddia edilen, Kocaeli Çetesi lideri olarak tanınan Hadi Özcan, aynı zamanda tehdit ve haraç alma, öldürmeye ve yaralamaya azmettirme gibi suçlardan da tutuklanıp yargılanmıştı.

Sapanca Yanık Mahallesi doğumlu Özcan’ın aracı, 10 Mart 2006 tarihinde İzmit Yahya Kaptan ışıklarında kalaşnikofla taranmış, Özcan ise uğradığı silahlı saldırı sonucu ağır yaralanmıştı.

Sapanca'nın Kırkpınar Mahallesi nüfusuna kayıtlı olan 67 yaşındaki Hadi Özcan, 20 yıl önce üç kişinin öldürülmesi olayını azmettirdiği iddiasıyla 75 yıl hapis cezasına çarptırılmış ve 2020'de Gürcistan'da yakalanarak Türkiye'ye getirilmişti.

Hadi Özcan o bir dönem Abdullah Çatlı ile çalışmış bir isimdi. Hadi Özcan bu ilişkiyi gazeteci Sadık Güleç’e şu sözlerle anlatmıştı:

"1995 yılı Ramazan ayında Alper Tekdemir yanında eski ülkücülerden Abdullah Çatlı ve Ahmet Baydar adlı şahıslarla yanıma geldiler. Gölcük’te Astakoz Restoran’da buluştuk. Ben Abdullah Çatlı’ya ülkücülük adına daha önce yaptığı çalışmalardan dolayı büyük sempati duyuyordum. Abdullah Çatlı bana İzmit’te PKK’lıların sahte petrol işi yaptıklarını bu şahısları İzmit’ten kovmak istediklerini ve İzmit’e kendilerinin petrol getirmek düşüncesinde olduklarını, bu iş için liman, depo ve dağıtım konusunda yardıma ihtiyaçları olduğunu söyleyerek yardım istedi.”

ABDULLAH ÇATLI İLE PETROL İŞİNE GİRDİ

Ortaklıkları İskenderun Limanı'ndan petrol dağıtım işine Çatlı’nın Baysan adlı şirketi ile girmeleri ile devam etti. İhaleye tek başlarına girmişler başka hiçbir şirket de girmeye cesaret edememişti. Pasta büyüktü. Bağlantıları Hadi Özcan sağlamıştı. Ama pastanın büyüklüğü ortaklar arasında sorun yarattı. Abdullah Çatlı, Hadi Özcan’ı devreden çıkartmaya çalışınca sorunlar başladı. Özcan hakkında ünlü Susurluk Raporu’nda geniş bir bölüm bulunuyordu. Özcan’ın dönemin Kocaeli Emniyet Müdürü tarafından korunduğu bilgisi de yine bu raporda yer alıyordu. Raporda Abdullah Çatlı ile Hadi Özcan arasındaki çatışmanın o günkü para birimi ile 12 milyar liralık bir kaçak petrol işinden Hadi Özcan’a sadece 500 milyon lira verilmesi ile başladığı bilgisi de aktarılıyor.

Söz konusu paranın paylaşılması için buluşma o dönem Doğru Yol Partisi (DYP) Milletvekili olan Sedat Bucak’ın Ankara’daki bürosunda olmuştu. Özcan parayı az bulmuş ve Çatlı’ya “bir dahakine hepsini toplu alırım “diyerek racon kesmiş, verilen 500 milyonu da almadan mekanı terk etmişti. Kendi anlatımı ile bu olayın ardından hakkında verilen ölüm kararını şöyle aktarmıştı; "MİT’çilerin dediğine göre bu hareketten sonra Eskişehir’de Güven Sazak’ın çiftliğinde Çatlı, İbrahim Şahin ve Çiller’in Ahmet isimli bir danışmanı toplanmışlar. Benim için ‘bu çok uyanık bundan kurtulmak lazım’ demişler aralarında…”

yesil-kod-adli-mahmut-yildirim-oldu-gp2v.jpg

YEŞİL SAYESİNDE ÖLÜM LİSTESİNDEN ÇIKARILDI

Hadi Özcan’ı bu yıllarda mutlak ölüm anlamına gelecek bu karardan kurtaran da doksanların bir başka ‘ölüm makinesi’ olmuştu. Özcan, bir MİT ajanı aracılığı ile önemli bir kişi ile tanıştırılmıştı. Hakkında bir kitap dahi okuduğunu söylediği ‘Yeşil’, yani Mahmut Yıldırım ile onun isteği üzerine Ankara’nın kalburüstü restoranlarından birinde buluşmuştu. Yeşil’i tanıyan az sayıdaki tanıktan biriydi. Yeşil’i "düzgün konuşan, etkileyici bir hatip" olarak aktarıyordu: "Yeşil aldı sazı eline... Hakikaten çok düzgün ve inandırıcı bir üslubu var. Her şeyi de biliyorlar aşağı yukarı. Bir iki yerde Duran tamamladı boşlukları. Her şeyi bilebilen bir güç beni buraya neden getirdi diye sordum. Yeşil ‘sen iyi bir delikanlısın, seni uzun zamandır biliyoruz. Ölmeni istemiyoruz. Yoksa aklına başka bir şey gelmesin. Seni kazanmak gibi bir şeye ihtiyacımız yok dedi.”

Yeşil, Özcan’dan "eski çevresinden kopmasını ve kesinlikle yalnız gezmemesini" istemişti. Ve eklemişti: "Bunun huyudur, ortaklarını öldürür." Bundan sonra Abdullah Çatlı ile birbirlerini öldürmek için kolladıkları bir oyun başlamıştı. Oyun Çatlı’nın Susurluk’ta, Sedat Bucak’ın içinde olduğu aracın bir kamyona çarpması ile son bulmuştu. Hadi Özcan bu süreçte Kocaeli’nin yerel suç çeteleri ile girdiği savaşlarda işlenen cinayetler nedeni ile arandığından anlaşmalı şekilde teslim olarak yakalandı. Ardından serbest kaldı, yıllar sonra bu cinayetlerden dolayı aldığı hapis cezaları ile cezaevine tekrar girdi.

Mehmet Hadi Özcan, 28 yıllık infazı için Diyarbakır 1 nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevine gönderilmişti.

Kaynak:METİN BEKİROĞLU

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.