KESK Diyarbakır: Soykırıma dur diyelim

KESK Diyarbakır: Soykırıma dur diyelim
Diyarbakır’da İsrail’in Gazze’de hastaneyi hedef alması sonucu KESK Diyarbakır Şubeler Platformu saldırıyı protesto ederek basın açıklaması yaptı.

İsrail ve Filistin savaşında İsrail tarafından Filistin’de bulunan El-Ehli Baptist Hastanesini bombalaması sonucu yüzlerce kişinin hayatını kaybetti. Saldırı sonrası KESK Diyarbakır Şubeler Platformu saldırıyı protesto ederek Selahaddin Eyyubi Devlet Hastanesi önünde basın açıklaması yaptı.

SORUNLAR BARIŞLA ÇÖZÜLMELİDİR

Açıklamayı okuyan, Eğitim Sen Diyarbakır 2 No'lu Şube Eşbaşkanı Hasan Çıtrık " 17 Ekim insanlık tarihine kara bir gün, bir soykırım günü olarak geçti. Adı yolsuzluklara da karışan sağcı, ırkçı, faşist İsrail hükümetinin çoğunluğu çocuk hastalardan oluşan Gazze şeridindeki hastaneye düzenlediği saldırı sonucu yüzlerce kişi öldü, yüzlercesi yaralandı. Katliamı şiddetle kınıyor, yaşamını yitirenlerin ailelerine başsağlığı ve yaralılara acil şifalar diliyoruz. Bu açık bir savaş ve insanlık suçudur. Bu saldırı en asgari ahlaki ve insani değerlerden yoksunluğu, bir barbarlığı temsil etmektedir. Bu suçu işleyenler insanlığın vicdanında mahkûm edilmiş, lanetlenmişlerdir. Aynı şekilde HAMAS’ın özellikle İsrailli sivillerin de zarar gördüğü saldırıları, sivil insanların cenazelerinin teşhir edilmesi de savaş suçu olduğunu da dile getirmek istiyoruz. Benzer savaş suçları ve katliamlara yol verilmemesi ve hesabının sorulması için bu suçu işleyenlerin ve sivillerin ölümüne yol açan benzer saldırıların talimatlarını verenlerin savaş suçları mahkemesinde yargılanmaları için derhal girişimlerde bulunulmalıdır. İsrail devleti hükümeti daha fazla suça bulaşmamak için saldırıları durdurmalı, ateşkes sağlanmalı, insani yardımlara yönelik engellemeler kaldırılmalı, sorunların barış ve diyalog yoluyla çözümü esas alınmalıdır." dedi.

FİLİSTİN VE KÜRT MESELESİ ÇÖZÜLMEDİKÇE ORTADOĞU'DA SORUNLAR ÇÖZÜLMEYECEK

Çıtrık, "Tarih boyunca emekçiler ve ezilen halklar savaşa karşı barışı savunurken, sömürüyü ve savaşı varlıklarının temeli olarak gören militarist ve emperyalist iktidarlar kan dökmekten vazgeçmemiştir. Gözleri petrol, enerji ve lojistik koridorları, doğa talanından başka bir şey görmeyenler dünyayı kana bulayan, halkları birbirinin düşmanı haline getiren savaş politikalarını her dönem sürdürmüştür.Bugün de aynı tablo ile karşı karşıyayız. Etnik ve dini farklılıkların, bir zenginlik değil, bir çatışma nedeni haline getirilmesi üzerine kurulu emperyalist hegemonya projelerinin sonucu olarak; Ukrayna, Karadağ, Filistin, Suriye ve Irak’ta halkların bugünleri, gelecekleri ve bir arada yaşama umutları yok edilmek istenmektedir. Ortadoğu’daki temel iki mesele olan Filistin ve Kürt meselesi çözülmeden Ortadoğu’daki sorunların çözülemeyeceğini yıllardır acı bir biçimde tecrübe ediyoruz. Ulus-devlet esaslı yaklaşımların sorunları derinleştirdiğini, halklar arasındaki düşmanlığı arttırdığını her çatışmada bir kez daha görüyoruz. Ortadoğu’da milliyetçi ve dini bölünmelerin bitmeyen acılara kapı araladığına inanıyoruz. Halkların binlerce yıldır bir arada ve barışçıl yaşama deneyimine sahip olduğu bu coğrafyada huzuru tekrar tesis etmenin en doğru yolu demokratik ve barışçıl çözümü esas almaktır. Bizler Ortadoğu’da şiddetin, ölümün ve tekçi-iktidarcı anlayışların değil; halkların bir arada barış içinde yaşamalarının tarafıyız. Ortadoğu’ da sivil insanların yaşamını yitirdiği, Hastane, su kaynakları, elektrik santralleri ve tahıl depoları gibi tamamen sivil halkın kullandığı alanlara yönelik yapılan topyekûn saldırıları endişe içinde izliyoruz. Birleşmiş Milletlerin dahi bu duruma ilişkin açıklama yapması olayın ne denli endişe verici olduğunu göstermektedir. Dünyada ve bölgemizde giderek tırmanan silahlı çatışmalar ve savaşlar bir yandan toplumsal barışa zarar verirken öte yandan da toplumun geniş kesimlerinin barış talebini dile getirmesinin önüne geçmektedir. Güvenlikçi politikalar nedeniyle başta yaşam hakkı olmak üzere en temel insan hakları bile hiçe sayılmaktadır. Cezaevleri başta olmak üzere tüm topluma dayatılan tecrit koşulları ile şiddet ve çatışmalar gerekçe gösterilerek hak ve özgürlüklerin kullanılmasını engelleyen politikaları kabul etmiyoruz. “Adil bir barışın kaybedeni olmaz” şiarıyla bölgede etkili tüm aktörleri, barışın tesisi için sorumluluk almaya çağırıyoruz.Bizler emek ve demokrasi örgütleri olarak; Ölümü değil yaşamı, savaşa karşı barışı, yok etmeye karşı yaşatmayı, tekçiliğe karşı çoğulculuğu, karanlığa karşı aydınlığı savunduk ve savunmaya devam edeceğiz. Çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakmak için mücadelemizi sürdüreceğiz.Savaşlar çözüm değil acı, yıkım ve gözyaşı demektir. Bölgemizde ve tüm dünyada Barış taleplerimizden vazgeçmeyeceğiz" dedi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.