Diyarbakır Şiddetle Mücadele Ağı, 2021 yılı raporunu yayınladı

Diyarbakır Şiddetle Mücadele Ağı, 2021 yılı raporunu yayınladı
Diyarbakır Şiddetle Mücadele Ağı bileşenleri, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Dayanışma Günü kapsamında hazırlamış olduğu raporu...
Diyarbakır Şiddetle Mücadele Ağı bileşenleri, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Dayanışma Günü kapsamında hazırlamış olduğu raporu yayınladı.  Son bir yıl içinde Diyarbakır’da 2 bin 416 kadın ve lgbti bireyin şiddet maruz kaldığının vurgulandığı raporda, 26 Ekim 2020 ile 15 Kasım 2021 tarihleri arasında 11 kadının erkek şiddeti ile hayatını kaybettiği, 4 kadın ise bu saldırılardan yaralı olarak kurtulduğu belirtildi

YENİGÜN HABER - Diyarbakır Şiddetle Mücadele Ağı, 2021 yılı raporunu yayınladı.  Raporda; eğitim, sağlık, yargı ve birçok alanda kadınlara yönelik yapılan fiziksel, psikolojik, cinsel ve ekonomik şiddetlerin tespiti yapılarak çözüm ve öneriler sunuldu.  Raporda son bir yıl içinde Diyarbakır’da 2 bin 416 kadın ve lgbti bireyin şiddet maruz kaldığının bileşen kurumlara ulaştığı belirterek, gerçek şiddet oranın daha yüksek olduğu vurgulandı.

Sığınaklara başvuru yapan kadın hayli fazla

Raporda kadınların en çok uğradığı şiddet biçiminin psikolojik, fiziksel ve sözlü şiddet olduğu belirtilerek;  “Başvuruda bulunan kadınların maruz kaldıkları şiddet biçimleri çok boyutlu olmakla birlikte birden çok olabilmekte veya bir şiddet biçimi diğerini içerebilmektedir. Veriler incelendiğinde kadınların ve lgbti+ların en fazla maruz kaldıkları şiddet biçiminin psikolojik, fiziksel ve sözlü şiddet olduğu ortaya çıkmıştır. Psikolojik şiddet tek başına uygulandığı gibi fiziksel, ekonomik, dijital, flört şiddeti veya ısrarlı takip gibi diğer şiddet biçimleriyle birlikte de uygulanmaktadır. Sosyal ve hukuki hakları konusunda bilgi edinme ihtiyacı duyarak kurumlara başvuru yapmanın yanında can güvenliği riski sebebiyle sığınaklara başvuru yapan kadınların sayısı da hayli fazladır. Başvurucu kadınlar hangi kuruma giderse gitsin birden fazla kez ve birden fazla türde destek alma talebinde bulunmuşlardır” denildi.

Kurumlar şiddet mağdurlarına gerekli hassasiyeti göstermiyor

Kadına yönelik yapılan şiddetle kurumların yeterince mücadele edilmediği vurgulanarak;

“Kadına yönelik şiddetle mücadele alanında yasa gereği işbirliği içinde olması gereken kurumların çalışanları şiddet mağdurlarına gerekli hassasiyeti göstermemekte şiddet mağduru kadınlara ikinci bir mağduriyet yaşatmaktadır. Kurumlarda görevli personeller toplumsal cinsiyet, görüşme teknikleri ve kadın hakları alanında bilgi sahibi olmadıkları için şiddet mağdurları ile yaptıkları görüşmeler sonucunda mağdur kendisini suçlu hissetmekte, yargılandığı ve yaftaladığı hissine kapılmaktadır” ifadeleri kullanıldı.

Şiddet faili ile mağdur aynı evde yaşamakta

İstanbul Sözleşmesinin önemine vurgu yapılan Raporda; kadınların koruma taleplerinin reddedildiği vurgulanarak;

“İstanbul sözleşmesinden çekilme kararı sonrası koruma tedbiri başvuruları gerekçesiz veya somut delil yokluğundan reddedilmektedir. Oysaki 6284 sayılı yasaya göre koruma tedbirleri için somut delil şartı aranmaması, mağdurun/kadının beyanına üstünlük tanınması gerekir.  Koruma tedbiri taleplerine ilişkin verilen tedbir süreleri çok kısa ve etkisiz sürelerdir. Sürenin tedbir kararının verildiği tarihten başlaması ve tebliğin uzun süre yapılmaması ise verilen süreyi iyice kısıtlamaktadır. Çoğu zaman şiddet faili ile mağdur aynı evde yaşamakta, mağdurun uzaklaştırma talebinin kabul edilmesi durumunda bu karar kadının bulunduğu ikamete gelmekte ve kadın fail ile hukuken bir araya getirilmektedir.  Soruşturmalar çok yavaş ve etkin olmayan biçimde yürütülmekte, kadının süreci kendisinin takip etmesi beklenmektedir” denildi.

Geç müdahale sonucu kadınlar yaşamını yitiriyor

Raporda, yaygın bir şekilde kadın ölümlerine ‘intihar süsü’ verildiğinin altı çizilerek;

Diyarbakır ilinde son bir yılda 11 kadın erkek şiddeti sonucu hayatını kaybetmiş, 4 kadın ise yaralanmıştır. Bunun yanında yaygın bir şekilde intihar süsü verilen kadın cinayeti meydana gelmiştir.  Rakamların artmasında cezasızlık politikalarının etkin ve yaygın kullanılması başat sebeptir.  Diyarbakır ilinde yaşanan kadın cinayetlerinin tamamında öldürülen kadınların koruma kararlarının olduğu veya sığınaktan çıktıktan sonra katledildiği yaptığımız araştırmalarda ortaya çıkmıştır. Yine 155 ihbar hattına yapılan aramalarda kolluğun geç müdahalesi sebebiyle yaşamını yitiren kadınlar olmuştur. Diyarbakır’dan çıkan ve Kürt Kadın Hareketine dönük yargı eliyle yapılan bu saldırı ile topyekûn kadın mücadelesinin kendisinin hedef alındığını ve yürütülen yargı tacizinin günden güne derinleşerek devam edeceğini biliyoruz. 2021 yılında yapılan kadın eylemlerine orantısız güç kullanımı ile müdahale edilmesi, miting-yürüyüş gibi etkinliklerde kadınların alana alınırken şiddet ve hak ihlali boyutuna varan ince arama, keyfi şekilde eşyalara el konulması, hakaret, itiraz eden kadınları darp etme ve gözaltına alma şeklinde polis uygulamalarıyla karşılaşılmıştır” ifadeleri yer aldı.

Kamu görevlileri kadınları fuhuşa zorluyor

Kadınların çete ve mafyatik kişiler tarafında fuhuşa sürüklendiği belirtilen raporda şu açıklamalara yer verildi:

Gençlerin maddeye yönlendirilmesi, genç kadınların fuhuşa sürüklenmesi gibi şiddet türleri, organize suç faaliyetleri, çeteci ve mafyatik ilişki biçimleri üzerinden üretilmektedir. Bu çetelere mensup kişilerin çoğu sırtını devlete dayayan ve yargının cezasızlık pratiğine güvenen kamu görevlilerinden oluşmakta ve pervasızca suç işlemektedirler. Diyarbakır’daki ve bölgedeki kafelerde ve gençlerin gittiği mekânlarda uyuşturucu maddeye ulaşmak çok rahatlamakta bu konuda kolluk tarafından hiçbir denetimi yapılmamaktadır. Bu kişiler tarafından, kadınlar, flörtle başlayan ve daha sonra tacizle süren tuzaklara düşürülerek, şantaj ve tehditle pazarlanmakta ve/veya uyuşturucu madde verilerek fuhuşa zorlanmaktadır. Genç kadınların çeteleşmiş kamu görevlileri tarafından cinsel şiddete maruz kaldıktan sonra sistemin tüm mekanizmaları tarafından görülmediği, duyulmadığı ve yapılan tüm şikâyetlerin takipsizlikle sonuçlandığı bir süreçle, bu kadınlar defalarca şiddete maruz kalmaktadır.”

İyi hal, haksız tahrik gibi cezasızlığa yol açan uygulamalardan vazgeçilmelidir

Raporun öneriler kısmında ise şu ifadelere yer verildi:

“Kadına LGBTİ+ lara karşı gerek kamusal gerek özel aklandaki şiddetin her türünü kınayarak; İstanbul sözleşmesinden tek taraflı olarak çekilme kararına ilişkin açılan davalarda yargının acilen yürütme durdurma kararı ile birlikte esasa ilişkin karar vermesi gerekmektedir. Kadının yaşam hakkının önüne geçen her türlü eşitsizlik, adaletsizlik ve engelin ortadan kaldırılması için devletin, iktidar ve muhalefeti oluşturan tüm siyasi aktörlerin sorumluluk alması gerekmektedir.  Şiddet mağduru kadınların adli ve idari makamlara yaptığı başvurular ivedi olarak takip edilmeli, kısa süreli işlevsiz koruma tedbiri kararları verilmemeli ve bu alanda çalışan kamu görevlilerinin toplumsal cinsiyet eşitliği, nefret ve ayrımcılıkla mücadele gibi konularda kapasiteleri artırılmalıdır. Kadın cinayeti ve şiddet dosyalarında yargı makamlarının iyi hal, haksız tahrik gibi cezasızlığa yol açan uygulamalardan vazgeçilmelidir.”

Mücadeleye devam edeceğiz

Son olarak raporda; “Yukarıda tespit ettiğimiz hak ihlalleri ve yapmış olduğumuz kapsamında devleti yükümlülüklerini yerine getirmeye davet ediyoruz. Bizler Mirabel Kardeşlerden miras aldığımız ruhla mücadeleye devam edeceğimizi 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle bir kez daha deklare ediyoruz” denildi.  Diyarbakır Şiddetle Mücadele Ağı bileşenlerini oluşturan kurumlar ise şöyle:

Jin Jiyan Azadi, Diyarbakır Şiddetle Mücadele Ağı, DAKAH-DER, Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi, Diyarbakır Barosu LGBTİ+ Hakları Komisyonu, İHD Diyarbakır şubesi Kadın Komisyonu, KESK Amed Kadın Meclisi, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Diyarbakır Şubesi Kadın Komisyonu, Rosa Kadın Derneği, SHU-DER  Diyarbakır Şubesi, Tabipler Odası Kadın Komisyonu, TMMOB İl Kadın Kurulu. (Haber Merkezi)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.