Cam atıkları sanata dönüşüyor!

Cam atıkları sanata dönüşüyor!
Diyarbakır’da insanların attığı camları,  şişeleri birer sanat eserine dönüştüren Sibel Ahmetler;  “Hiçbir şey atmıyorum, atılan camlar kıymetli...

Diyarbakır’da insanların attığı camları,  şişeleri birer sanat eserine dönüştüren Sibel Ahmetler;  “Hiçbir şey atmıyorum, atılan camlar kıymetli benim için.  Her şeyi değerlendiriyorum” dedi

Şehriban Eleftoz /Yenigün Özel

DİYARBAKIR YENİGÜN - İş Eğitimi Bölümü mezunu olan Sibel Ahmetler, Diyarbakır'da açtığı atölyede insanların attığı camları, şişeleri işleyerek sanat eserine dönüştürüyor. Atık camları keserek, şekillendirip, renklendirerek sanata dönüştüren Ahmetler, cam parçalarının kendisini korkutmadığını söyledi.  Camlarla nasıl iletişim kurması gerektiğini, nasıl davranılması gerektiğini bildiğini anlatan Ahmetler, camla güzel bir şekilde ilgilenildiği zaman bulunduğu mekana bambaşka ışıklar saçtığını ama cama kötü muamele edildiği zaman onarılmaz bir hal aldığını ifade etti.

‘Baştan aşağı geri dönüşüm’

İşin çıkış noktasının tamamen geri dönüşüm olduğunu kaydeden Ahmetler;  “İnsanların attığı şişeleri biriktiriyorum. Camcılara gidip, kırılmış olan camlarını rica ediyorum. Daha sonra atık camları kesip, şekillendirip, üzerine renkler uyguluyorum. Camı bir çok aşamadan geçiriyorum. Hiçbir şey atmıyorum.  Her şey kıymetli benim için, değerlendiriyorum. Mesleğime aşkla bağlıyım.  Çok severek yapıyorum. Bu yüzden bir şeyleri düşünürken,  ben bu ne yapabilirim? nasıl dönüştürebilirim? diye bakıyorum. Bu meslek incelik gerektiriyor. bu yüzden bazı eserler bazı eserler günler, haftalar bazen aylar sürüyor. Sabır işidir” dedi. Camı bir yandan kendine benzettiğini vurgulayan Sibel Ahmetler şunları söyledi;

“Biz kadınlar biraz naif,  kırılgan, hassasızdır.  Ama bize doğru yerlerimizden, düzgün bir şekilde iletişime geçildiğinde nasıl ki bir kadın bulunduğu mekanı güzelleştirse camda öyle güzelleştiriyor. Camla güzel bir şekilde ilgilenirseniz bulunduğu mekana bambaşka ışıklar saçıyor. Ama cama kötü muamele ederseniz cam da direk kırılır ve onarılmaz bir hal alır. Camın kendine has dokusu da benim kendi kimliğimi onda bulmamla alakalı olarak da beni kendine çekti. o şeffaflığı, saydamlığı...”

'Camla işlem yapıldığını gördüğümde büyülenmiştim'

Ahmetler, cam ile nasıl buluştuğunu şu sözlerle anlattı; “Eskişehir'de bulunduğum bir sırada oradaki cam müzelerinde gezerken insanların camla yaptığı işlemleri gördüğümde acayip büyülenmiştim.  O kadar hoş bir işlemi var ki gördüğünüz zaman büyüleniyorsunuz. Cam sıcakla birleştiğinde uzuyor, eriyor, bükülüyor,  bambaşka bir şekil oluyor. Mucize gibi bir şey. Benim alanım resim,  görmüş olduğum böyle bir şey vardı karşımda resim ile bunu nasıl birleştirebilirim? dedim. İşte ben burdan sonra bu işin içerisinde girmiş bulundum. Dünya genelinde cam boyamayı ve  füzyonu görebiliyoruz.  Ama ben cam boyama ile fizyonu bir araya getirdim. Dünya genelinde cam boyamayı biliyorlar, fizyonda biliniyor ama bu ikisinin bambaşka bir şekilde sadece yapıştırma usulünü görmedim. Hiç bir şekilde karşılaşmadım. Daha önceleri bu kadar kuvvetli yapıştırıcılarız yoktu. Kuvvetli yapıştırıcılar olmadığı için fizyon yoluyla, camı eriterek,  camı cama nakşetmek daha kalıcı olması açısında önem arz ediyordu. Ama şimdi çok kuvvetli yapıştırıcılar da gün yüzüne çıkmaya başladıkça, daha keskin hatlar kullanma icap ettiği zaman otomatikmen üst üste yapıştırma işlemi devreye girdi.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.