Bir güzel mekan: İlkiz Otantik

Bir güzel mekan: İlkiz Otantik
İlkiz Otantik Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki eski bir Diyarbakır evi. Bu eski evin alt katında otantik elbiseler, çantalar ve el emeği takılar satan gençler,...

İlkiz Otantik Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki eski bir Diyarbakır evi. Bu eski evin alt katında otantik elbiseler, çantalar ve el emeği takılar satan gençler, üst katı ise bir sanat galerisi gibi kullanıyorlar. Kürt kültürünü yansıtan ve burada sergilenen resimler, heykeller, seramikler görülmeyi bekliyor

Vecdi ERBAY

DİYARBAKIR YENİGÜN -  “Sevdiğiniz bir işi yapın ki iş yapmış olmayasınız.” Konfüçyüs’ün bu sözünü kendine çok yakın bulan ve şiar edinen İlyas Karagöz, Erzurum’da sağlık memurluğu okudu. Ancak memur olmak gibi bir niyeti hiç olmadı. Diyarbakır’a döndüğünde, arkadaşlarıyla birlikte, Hasan Paşa Hanı’ndaki İlkiz Otantik adlı dükkanı devraldı. Dükkanda otantik giysiler, takılar satılıyor ve böyle bir dükkan Diyarbakır’da ilk olduğu için önceki sahipleri tarafından İlkiz Otantik adı verilmiş. Dükkanı devraldıktan sonra ismini değiştirmemişler ve işleri iyi gidince Ofis ve Gazi Caddesi’nde şubeler açmışlar. İlyas Karagöz, “O tarihte barış süreci vardı. Yerli yabancı turistler çoktu Diyarbakır’da. İnsanların alım gücü de yüksekti. Bu nedenle işlerimiz yolunda gidiyordu” diyor.

Bir süre sonra şimdiki yerlerine taşınmışlar. Şimdi taşındıkları yer eski bir Diyarbakır evi. Genişçe bir avlusu olan iki katlı bir ev. Avluda, diğer Diyarbakır evlerinde olduğu gibi, güzel bir dut ağacı var. İlkiz Otantik’ten önce yöresel yemekler satılıyormuş burada. İlyas Karagöz, buraya taşınma nedeni için “Binayı sevdik” diyor. Öte yandan akıllarında başka bir konsept de varmış elbette. İki katlı binayı, kültürün ve sanatın mekanı olarak da düşünmüşler. Bu nedenle binanın alt katlarında takı çeşitleri ile otantik elbiseler satmak için ayırmışlar. Bir süre sonra seramik sanatçısı Yekbun Yaş üst katta seramik atölyesi açmış ve odalardan birini Kürtçe kitapların satıldığı kitapçı olarak hizmete açmışlar. İlyas Karagöz, Kürt edebiyatının iyi bir yerde olduğunu belirterek, Kürt yazarlar ile okuyucuyu buluşturmak için bu kitapçıyı açtıklarına dikkat çekiyor. “Kâr amaçlı değildi kitapçı, Kürtçe kitaplara okuyucunun ulaşımını kolaylaştırmak istedik” diyor Karagöz.

Ve sonra çatışmalar başladı

Dengbêj Evi’ne giden sokağın başında olduğu için kısa sürede gideni geleni artmış İlkiz Otantik’in. Yekbun Yaş’ın atölyesi, otantik kıyafetler, özel taşlardan yapılan takılar… Ama esas olarak insanları buraya çeken her zaman içilmeye hazır bir çayın olması ve burayı işleten insanların güzel muhabbeti olmuş elbette. Sadece alışveriş için değil yani, bir süre sonra bu eski Diyarbakır evinin güzel avlusunda zaman geçirmek için de insanlar uğramaya başlamış.  Sonra 2015’te, İlyas Karagöz’ün sözleriyle, barış süreci yerini siyasi kaosa bıraktı. Turistlerin ayağı Diyarbakır’dan kesildi, Diyarbakırlıların alışveriş yapma keyfi bitti. Çatışmalar başlayınca, Suriçi’ndeki birçok iş yeri gibi, İlkiz Otantik de kapıya kilit vuruyor. Çatışmaların yoğun yaşandığı mahallelerde olmasa da aylarca kapalı kalıyor İlkiz Otantik. Sokağa çıkma yasakları bitip insanlar evlerine, iş yerlerine bakmaya geldiklerinde korkunç bir manzarayla karşılaşıyorlar. İlkiz Otantik’te de durum farksızdır. “Tahminen 5 bin takımız vardı” diyor İlyas Karagöz, “Belki 2 bin tanesi kayıptı, geriye kalan takılar ise darmadağındı. Mesela küpenin tekini buluyoruz, eşini bulmak için 3 bin küpeye bakmamız gerekiyor. Bu takıları kendimiz yapmıştık, emeğimiz vardı hepsinde. Kitaplık da dağıtılmıştı. Kitaplar yırtılmış, okunmaz bir hale gelmişlerdi. Aynı şekilde seramik atölyesi, elbise ve çanta dükkanları da darmadağındı. Aylarca kapalıydık zaten, bu tahribat ekonomik olarak iyice zor durumda bıraktı bizi.”

Kaldığı yerden devam ama…

Sokağa çıkma yasakları ve çatışmalar biteli hayli zaman oldu. Suriçi, asla eskisi gibi olamayacak ama burada yaşayan insanlar ekonomik, sosyal ve siyasal bir toparlanma içine girdi demek mümkün. İlkiz Otantik de zamanla toparlandı. Alt katta yine kıyafetler, çantalar, takılar, hediyelik eşyalar satılıyor. Üst katta yeni bir kitapçı açıldı. Yekbun Yaş’ın seramikleri, heykeller ve Fevzi Bilge’nin resimleri sergileniyor. İlyas Karagöz, tablo almanın bir gelenek haline gelmediğini belirterek, “Maalesef evdeki bir tablo ile değil de hâlâ koltuk takımıyla, televizyonla falan övünüyor insanlarımız” diyor. Bu cümle ile kültür sanata ilginin yetersizliğini vurgulamaya çalışan Karagöz, “Sanatçılar ürünleriyle bir toplumu manevi olarak doyurabilir ama toplum bir sanatçıyı besleyemiyor. Kürt sanatçılar çok yetenekli ancak ekonomik zorluk içinde olduklarını görüyoruz. Kitap alıp okumazsak yazar nasıl telif alacak?” diye soruyor. Kaldıkları yerden İlkiz Otantik’i yeniden hayata geçirdiklerini söyleyen Karagöz, ancak işlerinin eskisi gibi olmadığını da ifade ediyor. Bunun nedenini de şu cümlelerle dile getiriyor: “Turizm hiç iyi değil. Yerli müşteriye yönelik işler yapmaya çalışıyoruz ama bu sefer ekonomi kötü, alım gücü yok. Bizim iş biraz lüks bir iştir. Coşkunun, problemsiz güzel günlerin işidir. Yani mesela bir kadının sabah uyanıp, ‘Ben gidip kendime bir kırmızı küpe alayım’ demesi işidir. Ama şimdi insanların problemleri var. Diyelim şimdiye kadar benim ekonomik problemim yoktu, peynir de kitap da alabiliyordum. Ama şimdi ekonomik kriz nedeniyle insanlar peyniri tercih ediyor. Siyasi problemler de var elbette ve insanların alışveriş yapma isteği bitti.”

Bir ihraç hikâyesi

İlyas Karagöz ile bu sohbeti küçük kitapçı dükkanında yaptık. Kitapçı dükkanıyla Cuma Karakuş ilgileniyor. Karakuş’un macerası Diyarbakırlı binlerce insanın macerasına benziyor. Dicle Üniversitesi’nde arkeoloji okuyan Karakuş, mezun olduktan sonra Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nde arkeolog olarak çalışmaya başlamış. Diyarbakır E Tipi Cezaevi’ni müze yapma çalışmalarında yer almış. Ancak barış sürecinin bitmesiyle cezaevini müzeye dönüştürme çalışması durmuş. Ardından 15 Temmuz darbe girişimi, OHAL’in ilanı ve belediyelere kayyım atama süreci başlamış. “Belediyeye kayyım atanınca cezaevini müzeye dönüştürme faaliyetleri durduruldu. Bir süre Kent Müzesi’nde çalıştım. Sonra bir Kanun Hükmünde Kararname ile ihraç edildim” diyor Karakuş. İlkiz Otantik’te kitapçı dükkanı açmak fikri, işsiz kaldığı bu süreçte gündeme geliyor. “Çok kitap sattığımızı söyleyemiyoruz” diyor Karakuş ama yine de buraya gidip gelenlerle Kürt edebiyatı ve dili üzerine konuşmaktan, okuyuculara kitap önermekten memnun. Bir yandan da Kurmanci ve Zazaki üzerine çalışmalar yapıyor. “Özellikle Zazaki önemli” diyor Karakuş, “Çünkü büyük tehlike altında. Çok konuşulmalı Zazaki ve çok yazılmalı.” Cuma Karakuş ile İlyas Karagöz’den ayrılırken, “Burada çayımız ve sohbetimiz var. Aynı zamanda Kürt kültürünü görünür kılmaya çalışan sanatsal çalışmaların mekanı burası. Sanatla ilgilenenleri, kitapla buluşmak isteyenleri İlkiz Otantik’e bekliyoruz” diyorlar.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.