“Bin 333 hasta tutuklu ölüm sınırında”

“Bin 333 hasta tutuklu ölüm sınırında”
Bin 333 hasta tutuklunun ölüm sınırında olduğunu belirten İHD Merkezi Cezaevi Komisyonu, cezaevindeki hasta tutuklular için acil adım atılması gerektiğine...

Bin 333 hasta tutuklunun ölüm sınırında olduğunu belirten İHD Merkezi Cezaevi Komisyonu, cezaevindeki hasta tutuklular için acil adım atılması gerektiğine dikkat çekti

DİYARBAKIR YENİGÜN - İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkezi Hapishaneler Komisyonu, cezaevinde bulunan bin 333 hasta tutukluya ilişkin Diyarbakır Şubesi’nde basın toplantısı gerçekleştirdi. Toplantıda konuşan Avukat Zeynep Ceren Boztoprak, güncelledikleri listelerinde 457’si ağır olmak üzere bin 333 hasta tutuklunun olduğunu söyledi. “Bu ülkenin hapishanelerinde binlerce hasta ve ölümün sınırında insan yatıyor” diyen Boztoprak, hasta tutukluların ölümüne seyirci kalındığını, bürokratik engeller ve yasal zorluklardan dolayı tutukluların tabutla tahliye olduğuna ve bunun bir işkenceye dönüştüğünü ileri sürdü.

“Yaşanan sıkıntılar sorunları artırmaktadır”

Boztoprak, uluslararası mevzuatların devletlerce özgürlüğünden yoksun bırakılan kişilerin yaşam hakkı konusunda devletlere pozitif yükümlülükler yüklediğini ve devletlerin özgürlüğünden yoksun bırakılmış kişilerin sağlığa erişim hakkı konusunda özgür bireylerle eşit şartlarda bulunmasını sağlamakla yükümlü olduğunu kaydetti. Boztoprak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“İnfaz sistemindeki sorunlar ve özellikle de 2005 yılında yürürlüğe giren 5275 Sayılı Ceza Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un insani olmayan bir yaklaşım üzerine kurulu olması; otoriteyi ve kuralları dayatan, yaşama hakkını ve özgürlükleri değil, güvenliği öne çıkaran bir anlayışla hazırlanması ve uygulamada yaşanan sıkıntılar sorunları artırmaktadır.”

“Doktorların muayene etmemesi”

Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi’nin  (CPT) tutukluların sağlığa erişim konusunda uyarısını anımsatan Boztoprak, “Oysaki Türkiye hapishanelerinde hastalığı olan mahpusun revire götürülmemesi, hastaneye sevk edilmişse sevkinin gerçekleştirilmemesi, hastane randevularına tarihinde götürülmemeleri, tedavi aşamalarındaki yetersiz ve kötü uygulamalar, kelepçeli muayene, bazı hapishanelerde etnik kimliğinden dolayı mahpusların doktor tarafından muayene edilmemesi ve hastane sevklerinin yapılmaması şeklinde kötü muamele, işkence ve ayrımcılık suçlarını oluşturan,  gerek Türkiye’nin tarafı olduğu uluslararası anlaşmalara gerekse de iç hukuktaki Anayasa ve kanunlara aykırı hareket ettiği derneğimize gelen başvurularda da beyan edilmektedir” şeklinde konuştu.

“Bilirkişi tekeli kaldırılmalıdır”

Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) bağımsız olmadığını ve resmi bilirkişilik uygulamasına son verilmesi gerektiğinin altını çizen Boztoprak, “Adli Tıp Kurumu’nun bilimsellikten uzak ve taraflı kararları da hasta tutukluların maruz kaldığı durumun en başat nedenlerindendir. Oysa bilirkişilik, hizmetin niteliği gereği herhangi bir konuda verilecek objektif, teknik ve bilimsel görüştür. Bilirkişiliğin esası bilimsel görüşün özgürce sunulabilmesidir. Ancak kurum; 12 Eylül rejiminin etkisinde yapılmış düzenlemelerin ruhunu yansıtmaktadır” ifadelerini kullandı.  Boztoprak, cezaevindeki hasta tutuklular için acil adım atılması gerektiğini vurguladı. (MA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.