İki aile arasındaki husumet son buldu
Lice’de iki aile arasındaki husumet verilen barış yemeğiyle son buldu. Burada konuşan İl Valisi Hasab Basri Güzeloğlu, “Biz haksız yere bir can almanın bütün insanlığı katletmek derecesinde bir günah olduğuna inanan bir dinin mensuplarıyız. Bırakınız bir can almayı, bir kalp kırmanın, bir inananın kalbini kırarak onu üzmenin büyük bir günah olduğunu bilen bir anlayışın temsilcileriyiz” dedi
Şirvan OKTAY GÖRER
DİYARBAKIR YENİGÜN - Diyarbakır’ın Lice İlçesi Tepe Köyünde husumetli iki aile arasında yıllardır süren kan davasını, düzenlenen yemekle barışla noktaladı. Barış yemeğine; Diyarbakır Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, Milletvekili Oya Eronat, Jandarma Bölge Komutanı Tümgeneral Halis Zafer Koç, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Kamil Erkut Güre, Lice Kaymakamı Abdulkadir Çelik, Diyarbakırlı ses sanatçısı İzzet Yıldızhan, İl Emniyet Müdürü Tacettin Aslan, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Mustafa Başoğlu, İl Müftüsü Yavuz Selim Karabayır, MÜSİAD Eski Başkanı İsmail Özşanlı ve husumetli aileler katıldı. Barış yemeği, İmam Hatip Ömer Yakut’un Kuran-ı Kerim Tilaveti ile başladı. Ardından barış ile ilgili Nebi Camii İmam Hatibi Ömer İler ve ailelerin barışması için aracı olan İsmail Özşanlı bir konuşma yaptı. Daha sonra Lice Kaymakamı Sayın Abdulkadir Çelik bir konuşma gerçekleştirdi.
“Bir toplumun huzurunu, vicdan muhasebesi sağlar”
Lice Kaymakamından sonra bir konuşma yapan Vali Güzeloğlu, “Üç ayların rahmet ve mağfiret ikliminde bugün peygamberler ve sahabeler şehri Diyarbakır'da imanımızın, inancımızın ve ahlakımızın bize emrettiği bir buluşmadayız. İnsanların en hayırlısının insanlara faydası dokunan ve insanlara katkısı bulunanlar olduğuna inanan bir dinin mensuplarıyız. Haksız yere bir can almanın bütün insanlığı katletmek derecesinde bir günah olduğuna inanan bir dinin mensuplarıyız. Bırakınız bir can almayı, bir kalp kırmanın, bir inananın kalbini kırarak onu üzmenin büyük bir günah olduğunu bilen bir anlayışın temsilcileriyiz. ‘Bir kez gönül kırdın ise bu kıldığın namaz değil, yetmiş iki millet dahi elin yüzün yumaz değil’ diyen Yunus Emre’lerin takipçisiyiz. Bir kötü sözün bin türlü iyiliği yok edeceğini, kırılan bir kalbin asla onarılmayacağını bilen bir medeniyet geçmişine sahibiz. Muazzez Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa'nın (s.a.v.) ‘Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim’ beyanını takip etmek mecburiyetindeyiz. Şüphesiz ki bütün bu temel düsturları, inanan bir müslüman olarak bu doğrultuda hareket etmek, hal ve hareketlerimizi, yaşamımızı bu çerçevede düzenlemek mecburiyetindeyiz. Çünkü bunlar aynı zamanda insanın ve toplumun huzurunu, mutluluğunu, esenliğini sağlar. Bir toplumun huzurunu, vicdan muhasebesi sağlar. Şüphesiz güvenlik görevlileri ve devletin kolluk güçleri vardır ama asıl olan herkesin vicdanında bu muhasebeyi yapmak zorunda olduğudur. Yanlışa yanlış demek, doğrunun yanında yer alabilmek, hele bu yanlışların en büyüğü, işte bugün hayırla sonuçlandığı gibi haksız yere bir can almak ama bunun daha büyüğü bu yanlışın üzerinde ısrar etmektir. Daha vahimi bu yanlışa yanlışlar katmaktır” dedi.
“Aklımız ve inancımızda bize doğruyu emrediyor”
İnsanın aklıyla zengin olan ve insan olan bir varlık olduğunu belirten Vali Güzeloğlu, “Akıl Cenab-ı Allah'ın her insana ve inanana verdiği bir nimet ve aynı zamanda mesuliyettir. Aklımızla hareket etmek ve şüphesiz bu çerçevede hayatımızı tanzim etmek zorundayız. Aklımız ve inancımızda bize doğruyu emrediyor. ‘Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?’ ayet-i kerimesi buna işaret ediyor. Yanlışta ısrar etmek akılsızlıktır. Affetmek büyüklük ve aklı kullanarak doğruyu tercih etmektir. Şüphesiz tüm bunlar hem dünya için hem de inancımızın ebedi hayatı için kurtuluş ve esenlik demektir. İslam; zaten bir esenlik yurdu, bir selam yurdu, bir huzur yurdu dünyada insanlara ve Müslümanlara vaat etmektedir. Şüphesiz insan beşer şaşar. Hocamızın dediği gibi; ilk insan Adem’in çocuklarından başlayarak ne acı ve yazık ki fıtratında olan bu yanlış ve insana yakışmayan tavırlar hep vardır. Ama şuradaki kahir ekseriyetin ortaya koyduğu bir iradeyle, bir akılla, bir muhakeme ile bu yanlışların üzerine gidilmeli ve şimdiki gibi hamdolsun barış temin ve tesis edilmelidir. Ben geçmişte yaşanan acı olaylarda hayatını kaybeden kardeşlerimize rabbimden rahmet diliyorum. Allah gani gani rahmet eylesin. Günahlarını affetsin. Cennetiyle onları buluştursun inşallah. Bugün burada onun üzerine inancımızın ve imanımızın ve insanlığımızın gereği olarak barışı tesis eden, başta ailenin değerli büyükleri olmak üzere hepsine de bu anlamda sevgi ve muhabbetlerimi iletiyorum. Kim bir hayra katkı koyuyorsa, kim insanlarla arasında barışa bir çaba sergiliyorsa Allah ondan bir kere razı olsun” diye konuştu. Konuşmanın ardından husumetli iki aile Kuranı Kerim altından geçerek dualar ve salavatlar eşliğinde tokalaşıp, sarılarak barıştı. Barışın ardından Vali Güzeloğlu ve beraberindekiler öğlen yemeğine katıldı. Yemekten sonra İl Müftüsü Yavuz Selim Karabayır’ın duaları ile barış yemeği son buldu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.