Ülsen, ‘Şeyh Sait’ paylaşımı için konuştu: ‘Mezar yeri sormakla ülke bölünmez’
Şeyh Said ve arkadaşlarının idam edilişinin seneyi devriyesine dair yaptığı paylaşıma gelen tepkileri de değerlendiren Ülsen, “İdeolojiye saplanmış ve oradan bir türlü kurutulamamışların tek sığınağı bu tür konuları manipüle ederek resmi ideolojinin tartışılmasının önüne geçiyorlar” diye konuştu.
YENİGÜN ÖZEL – Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Diyarbakır İl Başkanı Av. Cihan Ülsen’in Şeyh Said ve arkadaşlarının idam edilişinin seneyi devriyesine dair yaptığı paylaşımı hem partisinde hem de seküler kesim tarafından tepki çekti. Konu hakkında gazetemize konuşan Ülsen, Mezar yeri sormakla ülkenin bölünmeyeceğine vurgu yaparak, “İdeolojiye saplanmış ve oradan bir türlü kurutulamamışların tek sığınağı bu tür konuları manipüle ederek resmi ideolojinin tartışılmasının önüne geçiyorlar” ifadelerini kullandı.
Şeyh Said Meselesi’nin bölge için çok önemli bir konu olduğunu belirten Ülsen, “Bugün Kürtlerin hangi tarafına bakarsanız bakın Şeyh Said ile ilgili müthiş bir duruş var. Vefatlarının seneyi devriyesinde taziye mesajı yayınladım. Özellikle İstiklal Mahkemeleri ile ilgili vurgu yaptım. İstiklal Mahkemeleri kararları, 1938 yılında Resmi Gazete’de ortadan kaldırıldı. 1938 yılında İstiklal Mahkemeleri’nin vermiş olduğu kararı kaldırmak demek devletin yapılan yargılamaların hukuksuz, usulsüz olduğunu kabul etmesi ve yargılananların iadeyi itibarının geri verilmesi demektir.” dedi.
İstiklal Mahkemeleri hukukun dışına çıktı
İnsanlar bugün iktidarın hukuksuz uygulamalarından şikayetçi olduğuna vurgu yapan DEVA Partisi Diyarbakır İl Başkanı Avukat Ülsen, şunları söyledi:
“Adalet mekanizmasının işlemediğini söylüyorlar ve adliyelerin, hakim ve savcıların tamamen iktidarın kontrolünde gittiğini söylüyorlar. Birçok hukuksuz karara imza atan hakimle konuştuğumuz zaman devletin bekası için hukuk dışına çıkılabileceği mantığı var. Geriye döndüğümüzde İstiklal Mahkemeleri yargılamalarını yapan hakimlerden biri olan Şevket Osman Efendi, devletin İstiklal Mahkemeleri yargılamalarında hukukun dışına çıkmak zorunda kaldığını söylüyor. 1925 yılındaki ve 2021 yılındaki uygulama aslında aynı uygulamadır. Devletin kodlarına işlemiş devletin bekasının söz konusu olması durumunda bireyler, gruplar, cemaatler, toplumsal yapılar feda edilebilir demektir. Bizde Türkiye’de herhangi bir insanın mutluluğu, huzuru, gelecek umudunun her şeyden daha önemli olduğudur. Bunu sağlayamadığımız zaman demokrasi, hukuk, insan hakları ve evrensel değerlerden de bahsedemeyiz.”
Şeyh Said ile ilgili gelen tepkilerin aşılması gereken tepkiler olduğunu söyleyen Ülsen, “Uzun zamandır siyaset konuşulmuyor bu siyasetin konuşulmasına da neden oldu. Bütün siyasi yapılar ve yelpazelere Atatürkçü ve Kemalist söylemler söylemeseler bile sirayet etmiş durumda. Tarihsel vakaları devletin resmi müfredatına göre mi tartışacağız yoksa bilimsel ve tarafsız tarihçilerin ortaya koyduğu belgelerle mi tartışacağız? Toplumun büyük bir kesimi hala ilkokul, ortaokul müfredatında anlatılan tarihe göre yargı veriyor. Bunun yanlış olduğunu düşünüyorum. İstiklal Mahkemeleri’nin tüm duruşma tutanakları, bilgi ve belgeleri açık durumdadır. Orada hangi hukuksuzlukların yaşandığı ortadadır. Hukuk mantığına göre bir yerde yargılandığınız zaman verilen hükmü temyize götüremiyorsanız bir mahkeme kararı olmaktan çıkıyor. İstiklal Mahkemeleri’nin vermiş olduğu hiçbir kararın temyiz yolu yoktu. Hatta bir kararda tanığın sonradan dinlenmesine ve ilgili şahsın idamına diye verilen kararlar var. Türkçe bilmediği için idamına karar verilenler var. Tüm bunlar ortadayken bunları konuşamamak, insanların acılarıyla alay edercesine karşı çıkmak kabul edeceğim bir şey değil” ifadelerine yer verdi.
‘Mezar yeri sormakla ülke bölünmez’
Ülsen, Şeyh Said’in mezar yerinin açıklanması gerektiğini söyleyerek, “Ülke konuşmaktan, mezar yerini sormaktan bölünmez. Ölülerimize sahip çıkmazsak, haklarını savunmazsak dirilere ne faydamız olabilir ki. Parti olarak mezar yerinin açıklanması noktasında meclise dair bir çalışma yok ama Diyarbakır İl Başkanı olarak bunu hükümetten talep ettim. Hükümetin asli görevi mezar yerlerinin ortaya çıkması için bir komisyon kurarak gereğinin yapılmasını sağlamaktır. Ölen insanların torunları ve çocukları yaşıyor. Mezarlarının bulunmasını istemeleri kadar doğal ve insan haklarına uygun bir talep olamaz. Her türlü siyasi angajmanın dışındadır. İdeolojiye saplanmış ve oradan bir türlü kurutulamamışların tek sığınağı bu tür konuları manipüle ederek resmi ideolojinin tartışılmasının önüne geçiyorlar” diye kaydetti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.