Ramazan Yavuz yazdı: 1000 dolarlık fotoğrafın hikayesi..

Ramazan Yavuz yazdı: 1000 dolarlık fotoğrafın hikayesi..
28.05.2001... Büroda oturuyorum. Gece saat 20.30 civarı.. tamda çıkma zamanı. Aniden gökyüzünde gürültü koptu. Şimşekler sanki büromuzun bulunduğu...

28.05.2001...

Büroda oturuyorum. Gece saat 20.30 civarı.. tamda çıkma zamanı. Aniden gökyüzünde gürültü koptu. Şimşekler sanki büromuzun bulunduğu plazanın üzerinde çakıyordu. Gazetecilik refleksiyle dedim "eve gitme zamanı değil. Dama çıkma zamanı"...

Üzerinde 28'lik geniş açı objektif bulunan Nikon manuel fotoğraf makinasına 36'lık negatif filmi taktım, birde tripodu (bilmeyenler için yazayım. Fotoğraf makinesini veya kamerayı dengeli bir şekilde sabitlemeye yarayan ve 3 ayakta dediğimiz alet) yanıma alıp plazanın damına çıktım. Ofis alt geçit tam karşımda. Kadraj çok güzel. Gökyüzü çakan şimşeklerle aydınlanıyor. Şimşekler sanki kafamın üzerinde çakıyor..Makinayı B ayarına aldım. Yani uzun pozlama ayarına. Objektifi bir noktaya sabitleyip düğmeye bastım. İçimden 25-30 saniye civarında sayıyorum. Hop şimşek tam tersi tarafta atıyor. Gitti bir kare. Dİğer tarağa çeviriyorum, yine tam tersinden çakıyor şimşekler. Sinir tavan yapmış. Ha bire objektifi ordan oraya çeviriyorum.. Kaldımı kasette 5-6 kare.. Yedek filmde getirmemişim. Birde büroya in-çık.. Gelene kadar bulutlar uzaklaşıp elveda diyebilir Diyarbakır'a.. Bu kez Ofis alt geçidini kadraja alıp, denklanşöre bastım ve uzun pozlama başladı.. Tam süre dolacak, dualarım kabul oldu ki, inanırmısınız peş peşe tamda kadrajımın ortasına denk gelecek şekilde şimşekler çakmaya başladı. Objektifi hangi açıya çevirsem tamda şimşekler orda çakıyor. Sanki benimle işbirliği yapıyorlar..Ama benim filmde bitti tabii..  Şimşekler herhalde halime acıyıp kıyak geçtiler. Filmi kasete geri sarıp çıkardım ve hızla aşağı indim. İner inmez de yağmur başladı. Filmi hemen karanlık odada banyo ettim. Heyecan dorukta. Işığı bir açtım kareler muhteşem..

Şüpheyle yaklaşıldı!!

Sabah hemen tek paragraflık bir haberle 4-5 kare merkeze geçtim. Merkezden fotoğraf editörlerinden biri aradı "bu fotoğraflarda oynamaya falan yoK değilmi? tek karede bu kadar dört dörtlük şimşeği hemde kadrajın tam ortasında yakalamak çok zor" dedi. "Orjinal filmleri var" dedim. ikna oldu. Bir gün sonra Hürriyet başta olmak üzere fotoğraf bütün gazetelerde boy boy "Diyarbakır'da Şimşeklerin Dansı" başlığıyla çıktı.

Şimşek çarpma ihtimali...!!

Yanılmıyorsam o zamanlar Milliyet'in fotoğraf editörü benimde dostum olan ve bölgeye her geldiğinde birlikte gezdiğimiz duayen foto muhabiri Garbis Özatay beni aradı ve bana fotoğrafı Diyarbakır'ın neresinde ve nasıl çektiğimi sordu. Bende anlattım. Güldükten sonra "oğlum kafayı yemişsin. Üzerinde branda gibi bir şey yokmuş. O yükseklikte açık alanda Tripodu kurup nasıl durdun. Kapalı bir ortamda çekseydin. Meydan okumuşsun resmen. Ama kazananda sen olmuşsun" dedi ve tebrik etti. Keyfim yerinde tabii.. Yahu sonra Garbis abinin dediklerini düşündüm dedim "olur olurdu yani birde şimşek çarpsaydı ve diğer tarafı boylasaydım. Kim nerden bilecekti dama niçin çıktığımı. Çünkü kimse dama çıktığımı bilmiyordu. Milletin aklına "Plazanın karşısında kız yurdu var kesin orayı röntgenleyip fotoğraf çekiyordu. Allah yanına bırakmadı şimşek çarptı" deme ihtimalleri yüksekti. Ucuz kurtulduk yani..

1000 dolar müjdesi...

Fotoğraf, Hürriyet Gazetesinde ayın en iyi fotoğrafı seçildi ve bana 1000 dolar ödül verildi. Bende afiyetle yedim. 2-3 saatlik zahmetli dam macerama değdi..Emekler boşa gitmedi yani..

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.