Lozan Antlaşması ve Hasan Hayri

Lozan Antlaşması ve Hasan Hayri
PKK'nin kendini feshettiğini açıklamasında, PKK'nin Lozan Anlaşması ve 1924 Anayasası'nda Kürtleri inkâr ve imha siyasetine karşı ortaya çıktığını belirtmesi sonrasında özellikle "Lozan Anlaşması" tartışmaları yeniden başladı. Aradan 102 yıl geçmesine rağmen Lozan Antlaşması'nı savunanlar olduğu gibi buna karşı çıkanlar da oldu. Bu tartışmalar günümüzde de devam ediyor.

AHMET SÜNBÜL

İsviçre'nin Lozan şehrinde İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Türkiye, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Sovyet Rusya gibi ülkelerin heyet halinde, ABD'nin ise gözlemci olarak katıldığı konferans devam ederken, TBMM'de yer alan Kürt milletvekilleri konferansa telgraf göndererek Kürtlerin Türkiye'den ayrılma diye bir düşüncelerinin olmadığını, ayrılığı düşünenlerin emperyalizme hizmet ettiklerini vurguladılar.

Telgraf gönderen milletvekilleri arasında bulunan Dersim milletvekili Hasan Hayri ise Kürt yerel giysileri ile TBMM'ye gelerek kürsüde yaptığı konuşmada, Kürtlerin ayrılma diye bir niyetlerinin olmadığını, Lozan'a giden Türk heyetinin desteklediklerini ve düşüncelerini paylaştıklarını belirtti. Lozan Anlaşması'nın imzalanmasından iki yıl sonra Şeyh Said ayaklanması gerekçe gösterilerek İstiklal Mahkemesi tarafından tutuklanan Hasan Hayri'ye yönelik suçlamalardan biri de "Neden TBMM'ye Kürt yerel giysileri ile gelip konuşma yaptığı" da soruldu. Ve Hasan Hayri, 23 Kasım 1925 tarihinde Elazığ'da idam edildi.

hasan-hayri-mebus-fotosu.jpg

Aşiret Mektebi'nden mezun oldu

Dersim'de Şeyh Hasan aşiretinin Karaballı koluna mensup olan Hasan Hayri, 1881 yılında Hozat ilçesine bağlı Axzunik köyünde dünyaya gelir. Hozat'ta kurulan Rüştiye Mektebi'ni bitirerek eğitimine aşiret liderlerinin çocuklarını eğitmek için 2. Abdülhamit tarafından kurulan ve 'Aşiret Mektebi' diye anılan 'Mekteb-i Aşiret-i Hümâyum’da devam eder. 24 Şubat 1898'de Harbiye'den Süvari Teğmen olarak mezun olan Hasan Hayri, Türkçe, Fransızca, Arapça ve Farsça dillerini öğrenir. İlk olarak Siverek Aşiret Süvari Alayı'na tayin edilerek 1900 ve 1902 yılları arasında 22. Süvari Alaylarında görevlendirilir.

hasan-hayri-soldan-saga-ikinci-asiret-mektebi.jpg
Hasan Hayrı (Soldan Saga İkinci) Aşiret Mektebi.

'Deli' diye hastaneye sevk edilir

Meşrutiyet döneminde Hasan Hayri, 1908 yılında Dersim'de uygulanan Islahat Harekâtı sırasında Erzincan 3. Ordu Komutanlığı emrinde iken ordu kumandanının huzuruna çıkarak Dersim'de insanlık dışı olayların olduğunu belirterek buna müdahale edilmesini ister. Komutanın tepkisiz kalması üzerine kılıcını komutana fırlatır. Gözaltına alınan Hasan Hayri, 'deli' olduğu iddiasıyla Sivas Askeri Hastanesi'ne sevk edilir.

Hasan Hayri, bu olaydan sonra 1 Mart 1908’de bir süre açığa alındıktan sonra. Diyarbakır'da Kolordu Komutanlığı emrine verilir. 27 Nisan 1911’de yüzbaşılığa terfi ederek 16. Aşiret Hafif Süvari Alayı Bölük Komutanlığı’na tayin edilir. 20 Ağustos 1916 tarihinde Binbaşılığa terfi eder.

hasan-hayrinin-mezari.jpg
Hasan Hayri'nin Mezarı

Dersim mebusu olarak atanır

Hasan Hayri, Van Askerlik Şubesi Başkanlığı’nda görevli iken Osmanlı Meclisi Mebusan'ın son dönemi için yapılan seçimde Dersim mebusu olarak atanır. Ancak kış şartları içinde İstanbul’a gelmesinin mümkün olmadığını 19 Şubat 1920 tarihli telgrafıyla bildirmesi üzerine izinli sayılmasına karar verilir. Meclisi Mebusan 11 Nisan 1920 tarihinde Padişah tarafından feshedilince Hasan Hayri, 23 Nisan 1920'de TBMM'nin kurulmasının ardından Ankara'ya gelerek 6 Haziran 1920 tarihinde TBMM'ye katılır.

Kürt vekillerden telgraf

1. Dünya Savaşı’ndan sonra İtilaf Devletleri 28 Ekim 1922'de TBMM Hükümetini Lozan'da toplanacak olan konferansa davet ederler. 20 Kasım 1922'de Lozan görüşmeleri başlar. Ancak taraflar arasında yaşanan görüş ayrılıklarının ortaya çıkması üzerine 4 Şubat 1923'te görüşmeler kesilir. Taraflar arasında karşılıklı verilen tavizler ile görüşmeler 23 Nisan 1923'te tekrar devam eder.

Lozan görüşmeleri devam ederken, Kürtlerin statüsü konusunda tartışmalar da gündeme gelir. Mustafa Kemal bunun üzerine Kürt mebuslarının konferansa telgraf göndererek, Türkiye'den ayrılma niyetlerinin olmadığını bildirmelerini ister. Kürt mebusların Kürt yerel giysilerini giyerek Lozan Konferansı'na telgraf göndererek, Kürtlerin azınlık olmadıklarını ve Türkiye’den ayrılma niyetlerinin olmadığını, Lozan Konferansı'nda yer alan Türk heyetinin görüşlerini paylaştıklarını belirtirler.

Hasan Hayri, bununla da kalmaz, yerel giysilerle TBMM'ye gelerek kürsüde Kürtlerin Türkiye'den ayrılma niyetlerinin olmadığını, emperyalistlerin ayrılık istediklerini ve Kürt mebuslar olarak buna karşı olduklarını belirtir.

Hakkında yakalama kararı çıkartılır

Lozan Konferansı devam ederken, 28 Haziran 1923 tarihinde milletvekili seçimleri yapılır. Seçimlerde Mustafa Kemal'e muhalif olan Hasan Hayri gibi birçok eski milletvekili aday gösterilmez. Milletvekili seçilmeyen Hasan Hayri, Hozat'taki köyüne döner ve siyasetten uzaklaşır. 1925 yılında başlayan Şeyh Said isyanı sonrasında Elazığ'ı ele geçiren Şeyh Şerif, o sırada Elazığ'da bulunan Hasan Hayri'ye misafir olur. Hem Şeyh Şerif'in kendisine misafir olması, hem de Dersim'de Celalzade Mehmet Galip Efendi'ye gönderdiği telgraf nedeniyle Hasan Hayri hakkında yakalama kararı çıkartılır.

Teslim olması istenir

Hakkında yakalama kararı bulunan Hasan Hayri, 7 ay kadar Seyid Rıza'nın köyünde kalır. Daha sonra köyü olan Axzunik'e dönerek, bundan sonra ne yapacakları konusunda akrabaları ve aşiret reisleri ile toplantılar yapar. Yapılan görüşmelerin sonucunda Hasan Hayri’nin, hem akrabalarına hem de diğer aşiretlere bir zarar gelmemesi amacıyla teslim olması, idam kararı verildiği halde onu kurtarabilecekleri söylenir.

Elazığ'da idam edilir

Hasan Hayri, Elazığ'da yakalanır. Şeyh Said isyanı sonrasında kurulan Şark İstiklal Mahkemesi'nde yargılanır. Hasan Hayri, Şeyh Şerif'i evinde misafir etmesi, Dersim’de Celalzade Mehmet Efendi'ye gönderdiği telgraf ve meclise Kürt yerel kıyafetleriyle gelmesi nedeniyle suçlanır. Hasan Hayri ve Celalzede Mehmet Efendi hakkındaki 22 Kasım 1925 tarihinde idam kararı verilir. İdamlar, sonraki gün yani 23 Kasım 1925 tarihinde Elazığ Hükümet Konağı'nın önünde infaz edilir. Hasan Hayri'nin naaşı aileye verilmez ve gizlice gömülür. Ancak naaşı, daha sonra yakınları tarafından alınarak Elazığ'ın Hüseynik köyünde defnedilir.

Lozan antlaşması nedir?

İsviçre’nin Lozan (Lausanne) şehrinde yapılan görüşmeler sonucunda imzalandığı için bu şehrin adını taşır. Kurtuluş Savaşı sonunda müttefik devletler İngiltere, Fransa ve İtalya, Mudanya Mütarekesi’nin ardından 27 Ekim 1922’de İstanbul ve Ankara hükümetlerine yaptıkları çağrıda barış görüşmelerinin Lozan’da başlayacağını bildirdiler. Ankara hükümeti, TBMM'nin 1 Kasım 1922 tarihinde aldığı kararla saltanatlığın kaldırıldığını belirterek konferansa sadece kendilerinin katılabileceğini belirtir.

Lozan Konferansı, 20 Kasım 1922’de Man Benon gazinosunda düzenlenen törenle açıldı. Görüşmeler bir ara kesintiye uğradığından konferans iki döneme ayrılır. Birinci dönem 4 Şubat 1923’e kadar sürdü. İki buçuk ayı aşkın bir aradan sonra 23 Nisan’da başlayan ikinci dönem 24 Temmuz 1923’te sona erdi. Konferansa Türkiye ile birlikte sekiz devlet görüşmeci olarak davet edildi. Bazı devletlerin de Boğazlar ve ticaret meseleleri ele alındığında toplantılara katılması öngörülmüştü. Amerika Birleşik Devletleri ise gözlemci olmayı tercih etmişti. Böylece katılımcılar çağrı yapanlar (İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya), bütün görüşmelere katılanlar (Türkiye, Yunanistan, Romanya, Sırp-Hırvat-Sloven Devleti), gözlemci (Amerika Birleşik Devletleri), Boğazlar statüsü için çağrılanlar (Sovyet Rusya, Bulgaristan) ve ticaret sözleşmelerine katılanlar (Belçika, Portekiz) olmak üzere beş gruptan oluşuyordu.

Görüşmelere 21 Kasım’da Uşi (Ouchy) Şatosu Oteli’nin büyük salonunda başlandı. Türkiye, Anadolu’da yaptıkları yıkımın karşılığı olarak Yunanistan’dan 4 milyon altın tazminat talebinde bulundu. Buna karşılık müttefikler, ordularının Türkiye’deki işgal masrafları olarak 50 milyon, vatandaşlarının uğradıkları zararlar karşılığında da 15 milyon altın tazminat istediler. Sonuçta onların bu tazminattan, Türkiye’nin de Almanya ve Avusturya hükümetlerinin I. Dünya Savaşı sonunda kendilerine teslim etmiş oldukları Türk altınlarından ve İngiltere’ye sipariş edilen gemiler için ödenen paradan vazgeçmesiyle bir mutabakat sağlandı.

Ancak Adalar, Musul ve kapitülasyonlarla Yunanistan’dan istenen savaş tazminatı konularında anlaşmaya varılamadı. Görüşmeler çıkmaza girince, Türk heyeti 20 Şubat'ta Ankara'ya döndü.

23 Nisan 1923'te görüşmeler tekrar Lozan'da başladı. Lozan Antlaşması, 17 Temmuz'a kadar süren görüşmeler, konferansa katılan temsilcilerinin ülkelerinin hükümetlerinden yetki belgesi almaları ile 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Üniversitesi Salonu'nda düzenlenen törenle imzalandı.

Kaynak:AHMET SÜNBÜL

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.