Seniha Yazgıt yazdı: Okumak mutluluktur - I
Günümüz dünyasında hızlı yaşam akışıyla akan sürekli koşuşturmalardamutluluk hâlâ olası mı?
Yaşam alanlarımızın tüm katmanlarına nüfuz etmiş, hayata yönelik duru bir bakışa izin vermeyen, yaşam kalitemizi düşüren koşuşturma kültürünün içinde kendimize soluk alacak alanlar yaratmaya geç mi kaldık yoksa?
Farklı tarzlarda ve şartlarda mutluluğun tarifi, anlamı farklıdır.
Küçük şeyler sarar kimisini, Kimisi nirvanaya ulaşmaya çalışır.
Ben sağa sola savurmadan mutluluğun kitaplarla pekiştirilebileceğine innırım.
O yüzden Erdinç Akkoyunlu’nun ‘Dünyanın En iyi 10 Romanı’ derlemesinden ufak bukleleri taşıyacağım size.
İlk sırada Dostoyevski’nin ‘Karamazov Kardeşler’i var. Bir romanın kusursuz bir metin, kuramlarla dolu bir sanat çalışması değil kusurları, eksiklikleri, gereksiz uzunlukları ile hem yazarı düşüncesi hem de yazının kendi kaderi olduğunu anlatıyor. Bu açıdan bakınca Karamazov'lar bu çabanın altın oranı. Konu, kurgu, üslup, iklim bütünlüğü açısından en iyi roman nasıl olmalı sorusuna pek çok noktada yanıt veren Karamazov’ları iyi yapan aslında veremediği yanıtlarda da gizli. Hayat da hiçbir zaman eksiksiz, tamamlanmış ve kendini her şeyin üzerinde gören hiçbir yapıya müsaade etmiyor. İçine bizim güneşimizden 1 milyar adet sığabilen kızıl cücelerin ömrü bile 10 milyar yılı bulmuyor. Evrendeki tek kural ölmek yani değişmenin, dönüşmenin kendisiyken her okunduğunda başka anlamları ortaya çıkarmaya müsait Karamazov Kardeşler, neden en iyiler listesinin ucunda olmasın ki? Bu eser, roman sanatını okurlara öğrettiği kadar yazarların da ulaşması zor bir başarı çıtasını kendi belirlediği için iyi romanların en iyisi. Öte yandan aileleri anlatan metinler her zaman iyidir; çünkü bireyselliğin bir süre sonra insana sıkıntı veren yapısı yerine ailelerin hem birbiri ile rekabet hatta Karamazov’lardaki gibi düşmanca yapısı hem de aynı tutku ile bağlılıkları büyük hikayeleri ve büyük anlatı olanaklarını ortaya çıkarır. Bu da bizim romanımızı zirveye bu özellikleriyle taşıyor.
İkinci sırada Miguel De Cervantes’in Don Kişot’u. Bir sahte şövalyenin hikayesinin anlatıldığı Don Ouijote, sadece kronolojik olarak değil modern metinlerin de ilki sayılıyor. Onu en iyi yapan ise, Don Ouijote’nin benim verdiğim isimle içinden yeni romanlar çıkabilen ki zaten o da başka romanlardan etkilenen bir kahramanı anlatarak bu yolu açmıştı, yani içinden başka romanlar çıkabilen bir Makine Roman. Bu özelliği de, bir metne atıf yaparak başka bir metin yazabilmenin önünü açması, öte yandan roman sanatının zaten yazılmış tüm metinlerin ama iyi ama kötü bir biçimde birbiri ile bağlı olduğu kavramını anıtlaştırması noktasında biriciktir. Öte yandan romanın kısa ve her biri müstalik başlık taşıyan öyküleri, yalın ve yoğun anlatımı dünya edebiyatına taşıması, kurgu ve kuram yaparken yaratıcılıkta açtığı çığır, iç öykülerle romanın ilerleyişine verdiği tatlı dönüşler ve yönler romanı bir teknik ders kitabı yapıyor. Ve en iyi listemizde tutuyor.
Ve bir başyapıt daha, Tolstoy’dan AnnaKarenina.
Tolstoy, AnnaKarenina ile o günün Rusya’sında da bugünün dünyasında da hala en büyük suçlardan sayılan aldatmayı, fakat suçun da büyüğü sayılan evli kadının aldatmasını ele aldı. Bu romanın iyiler listesinde olmasının sebebi, Tolstoy’un sonraki kuşaklara bağımsız metinler arasında nasıl bağ kurulacağını göstermesi, karakter yaratımındaki derinliği belletmesi ve cesur konuları yine cesur üslupla ele almayı kavratmasıydı. Tolstoy’un Savaş ve Barış romanının dünyanın büyük edebiyat çevrelerine göre yazılmış en iyi roman olduğu yorumundan hareketle neden o romanın değil de AnnaKarenina’nın listede olduğunu merak edenler: Savaş ve Barış, yazıldığı döneme göre tarihi bir romandı ve Tolstoy bir gerçeği göstermek için bu romanı yazmıştı. Fakat romanın dili, kurgusu, romanın ağırlığı onun en iyiler listemde benim açımdan diğer iyi romanlarla biçimsel uyumsuzluğu sebebiyle yer almamasına sebep oldu. Devam Edecek
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.