Kayıp Yakınları 740. Hafta: Ali Çelik’in akıbeti soruldu

Kayıp Yakınları 740. Hafta: Ali Çelik’in akıbeti soruldu
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve Kayıp Yakınlarının, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eyleminin 740. haftası Koşuyolu Parkı...

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve Kayıp Yakınlarının, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eyleminin 740. haftası Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve Kayıp Yakınlarının, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eyleminin 740. haftası Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi. Kayıp yakınları, hak savunucuları ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin katıldığı eylemde, kayıpların fotoğrafları taşındı. Bu hafta, Şırnak’ta 11 Nisan 1994 tarihinde gözaltında kaybedilen Ali Çelik’in akıbeti soruldu.

Eylemde konuşan İHD Diyarbakır Şubesi Başkanı Abdullah Zeytun şunları söyledi: “Geçen hafta İstanbul’da Cumartesi İnsanlarına yönelik Galatasaray Meydanı’ndaki devlet şiddetini, engellemeleri ve gözaltıları kınıyoruz.  Cumartesi İnsanlarının demokratik itirazlarını, adalet ve hakikat mücadelesini yasa tanımaksızın engelleme girişimleri kabul edilemez. Barışçıl bir şekilde hakikati talep eden, sevdiklerini arayan, Türkiye’deki cezasızlık sistemine karşı mücadele eden Cumartesi İnsanlarına, devlet hukuk ve adalet ile karşılık vermiyor.  Bu engelleme, kötü muamele ve gözaltılar, demokratik hukuk standartları ile ifade edilemez.

Cumartesi İnsanları ve hak savunucuları, Koşuyolu Meydanı’ndan Galatasaray Meydanı’na kadar her yerde, barışçıl bir hakikat rejiminin kurulması, hukuksuzluğu bertaraf etmeye yönelik itirazları ifade etmek için bulunuyor. Devletin her kademesindeki yetkilileri, hak mücadelesinin hiçbir şekilde böylesi devlet yönelimiyle bertaraf edilemeyeceğini, yıllardır sürdürülen bu mücadelenin kolektif bir mücadele yarattığını biliyor. Cumartesi İnsanları ve kayıp yakınlarının etrafında şekillenen bu mücadele, demokratik kazanımlarıyla günün sonunda hesaplaşma ve yüzleşmeyi sağlayacaktır. Hiç kimse, Cumartesi İnsanlarına yönelen bu şiddetin hesapsız kalacağını düşünmesin.

Cumartesi İnsanlarına, hak arayan adalet savunucularına yönelen hukuk dışı keyfi uygulamaların bir sebebi de izlenen yargı politikasıdır. Kürtlere, hak savunucularına, siyasetçilere ve gazetecilere yönelik aynı yargı politikası sürdürülüyor. Kobani Davası kapsamında bütün siyasi faaliyetleri, etkinlikleri suç konusu edilen siyasetçilere yönelik dün mütalaa verildi. Mütalaada hiçbir hukuk standardı gözetilmeksizin, daha savunması alınmayan, delilleri tartışılmayan yurttaşların olduğu bilinmesine rağmen haklarında ağırlaştırılmış müebbet cezası talep edildi. AHİM’in dava hakkında Türkiye’nin siyasi bir yargılama sürdürdüğü yönündeki ihlal kararı hiçe sayılarak, insanlar hakkında ceza talep edildi. Bu yönüyle hukuki bir izahı bulunmuyor.  Aynı durumu Kürt gazetecilerin tutuklu yargılandığı davada da görüyoruz. Musa Anter’in anmasındaki hakikat ve adalet taleplerinin ve hasta mahpuslara yönelik haberlerin suç konusu olduğunu görüyoruz. Hak ve adalet taleplerinin Kürt gazeteciler üzerinde suça konu edilmesinin, Türkiye’deki Kürtlere yönelik ayrımcı hukuk politikası yürütüldüğünün göstergesidir. Kürtlerin müşteki olduğu, gözaltında kaybedilenlerin olduğu, faili belli siyasi cinayet dosyalarındaki kamu görevlilerine tanınan imtiyaza karşın, Kürtlerin sanık olarak yargılandığı davalarda ise hukuki bir yargılanmanın dahi yapılmadığını görüyoruz. (Haber Merkezi)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.