‘Herkes bulunduğu yerde üretim yapsın’

‘Herkes bulunduğu yerde üretim yapsın’
Koronavirüs pandemisiyle beraber şehirlerin kendi içinde izole olduklarını belirten Ekolojist Sergen Sucu, şehirlilerin köylere gidip talan yapacağına,...

Koronavirüs pandemisiyle beraber şehirlerin kendi içinde izole olduklarını belirten Ekolojist Sergen Sucu, şehirlilerin köylere gidip talan yapacağına, bulundukları yerleri üretim alanına dönüştürmesinin daha doğru olacağını söyledi

DİYARBAKIR YENİGÜN - Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemisi, hızla yayılmaya devam ederken, pandemi doğa ile insan arasındaki ilişkiyi de sorgulamaya neden oldu. Mezopotamya Ajans’ta yer alan habere göre Kovid-19, SARS, MERS, Ebola, HIV, Zika, H1N1, kolera gibi neredeyse insanlarda ortaya çıkan salgın hastalıkların yüzde 70'inin vahşi yaşamdan kaynaklandığı belirtilirken, uzmanlar, doğa üzerinde tahakkümcü davranışlar nedeniyle viral salgınların arttığına işaret ediyor. Koronavirüs pandemisinin, yaban hayatının ve dünya ekosistemlerinin yok edilmesi sonucu ortaya çıktığına dikkati çeken Ekolojist Sergen Sucu, kentlerden köylere yapılan göçler, tüketim toplumu ile viral salgınlar arasındaki ilişkiyi değerlendirdi.  Salgınların insanların kendi yaşam alanlarından çıkıp başka alanlarına müdahale etmesiyle başladığını ifade eden Sucu, virüslerin tarihinin evrim tarihiyle doğru orantılı ilerlediğini kaydetti. Homo Sapiens’in müdahaleci yaklaşımıyla doğada kendi iktidarını ürettiğine dikkat çeken Sucu, virüsün ve bu virüsü tedavi etmeye çalışan sağlık sisteminin hepsinin, entegre bir iktidar sisteminin parçası olduğunu söyledi. “Hastalığı yaratan da iktidardır, bir tahakküm ilişkisidir, aynı zamanda tedavisini yapabilmeyi düşünen de ve buna bilimsel çalışma diyen de iktidarın kendisidir” ifadelerini kullanan Sucu, insanların yaratmış olduğu erke karşı bir karşı direniş gelişmediği sürece viral salgınların devam edeceğine dikkat çekti.

‘Devletler samimi değil’

Genel olarak erkek ve iktidar çözümlenmediği sürece pandemilerin önüne geçilemeyeceğinin altını çizen Sucu, son dönemde “sokağa çıkma yasağı” adı altında ilan edilen yasakları da eleştirdi. Toplumun böyle bir talepte bulunmasının bile militer bir yaklaşım olduğunu vurgulayan Sucu, “Yasağı istemek erktir ve iktidardır. Devletten böyle bir talep beklemek militer bir aklın ürünüdür. Yani insan erk bir hata sonucu, açığa çıkan salgın ile baş edebilmek için erk kullanarak bir yöntem geliştirmeye çalışıyor. Hatanın devamını sağlıyor. Genel olarak bu erk ve iktidar ortadan çözümlenmediği sürece pandemiyi de salgınları da aşamayız” değerlendirmesinde bulundu. İnsanların bütün yaşam alanlarına vermiş olduğu zarardan sonra salgınların gelişmeye başladığını dikkati çeken Sucu, insanların her defasında salgının hemen ardından biraz dinginleşip sonra bütün korkunç faaliyetlerine devam ettiğini hatırlattı. Sucu, “Örnek veriyorum; salgına rağmen bir iktidar sonucu olan savaş argümanları devam etmektedir. Dünyanın birçok yerinde salgına rağmen insanların yaşam alanları talan edilmektedir. Bütün doğa talan edilirken, bugün bu pandemiyle mücadele eden devletlerin samimiyeti sorgulanmalıdır. Samimi değillerdir” ifadelerini kullandı.

İnsanın tarihsel hafızası

Toplumun kontrolsüz bir tüketim mekanizmasına sahip olduğuna, üretim mekanizmalarından ise yoksun olduğuna işaret eden Sucu, “Sadece oturup hazır ürünleri tüketmek üzerine programlanmış bir yaşama sahipken, bugün neden üretebilmeyi düşünüyoruz. Çünkü fark ettik ki biz üretmediğimiz zaman sermaye ve devlete bağımlı kalarak aslında yoksullaşıyoruz. Meta olan paranın yaşamımızda hiçbir anlamı kalmıyor. Çünkü temel ihtiyaçlarımız olan gıdayı karşılayamıyoruz. Gıdayı karşılayamadığımız için, sermayeye ve devlete entegre bir hayata güvenmediğimiz için, insanlar bugün evlerinda makarna, gıda malzemeleri istifliyorlar. Neden? Çünkü devlete güvenmiyorlar. Biliyor ki devlet, açlıkta, kıtlıkta, pandemi de kendisine dürüst davranmayacaktır. Kendisini sömürecektir. O yüzden insan tarihsel hafızasını ayık tutuyor. Oysaki evinde bahçesinde ya da balkonunda bugün gıda üretebilmiş olsaydı insanlar bugün devletten hiçbir talepleri olmazdı. Bu durumda sorgulanması gereken devletin imkan olarak sunduğu unsurlardır” şeklinde konuştu.

‘Doğaya zarar vermeden kendi kendimize yetebiliriz’

Bu süreçlerde köylerin çekici geldiğini, ancak insanların bulundukları yeri yaşanabilir kılmaktan ziyade gittikleri yerleri yok etmeye yatkın olduklarını sözlerine ekleyen Sucu, köylere, şehir yaşamanın üzerlerinde yarattığı tahribatla gitmeleri halinde, köylerin şenlikli toplumu, kültürü ve doğasını da talan edileceğini vurguladı. Köye gitmekten ziyade herkesin bulunduğu ortamda üretim yapmasını daha doğru ve nitelikli bulduğunu kaydeden Sucu, “Amedliler Amed’te, Trakyalılar Trakya’da, Egeliler Ege’de kendi bulundukları alanları, şu an yaşadıkları konutları, parkları, bahçeleri bir üretim mekanizmasına sokmalıdırlar. Yerel olarak doğaya zarar vermeden kendi kendimize yetebiliriz” dedi.

‘Köye gitmeye gerek yok’

Köylerin kendi kendine yettiğini ifaden eden Sucu, şunları kaydetti: “Bizler doğrudan köylere girersek şehrin kirliliğini ne yazık ki oralara aksettirmiş oluruz. O yüzden köye gitmeden önce insan yoksunluk içinde kalmayıp olduğu yerde üretmesi gerekir. Oturduğu binada, oturduğu sitenin bahçesinde tarım yapabiliyorsa, meyve ekebiliyorsa, komşularıyla şenlikli bir ilişkiye sahipse, kendi kültürünü komşularıyla birlikte yaşatabiliyorsa, komşularıyla yardımlaşma kültürü içerisindeyse, bu insan üretkendir. Köye gitmesine gerek yoktur.”  Salgınla beraber sağlık sistemlerine ve bilime yaklaşım konusunda değişimlerin meydana geldiğini kaydeden Sucu, “Sümerlerde ve neolitik dönemde, bilgi herkes içindi. Herkes o bilgiye sahipti. Herkes kendi kendini iyileştirebilme kapasitesine sahipti. Burada iktidarlaşmış bilim ulvileştirilirken, aynı zamanda bireyi de köreltir. Ve toplumun bütün kesimlerini köreltmiştir. Toplum aciz bir hale gelmiştir. Artık bilim kısırlığını tüm açıklığıyla gösterdi. Üretemez, çünkü toplumdan uzaktır. Çünkü kendini bir tahakküm aracı olarak ortaya çıkarır. Bilginin iktidarı, şu an dünyadaki her yeri talan etmiştir. Bu nedenle halk bu pandemiyle birlikte bilimin devlet egemenliğindeyken hiçbir şey üretmediğini görmüş durumda” ifadelerini kullandı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.