Çocuklar pazarlarda ağır yük taşıyor
Diyarbakır’da kurulan pazarlarda çalışmak zorunda bırakılan çocuklar, yaşlarından büyük yükler taşıyor. Günde ortalama 20-30 lira kazanan çocuklar, “Para kazanmak zorundayım” diyor
DİYARBAKIR YENİGÜN – Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK), “Çocuk İşgücü Araştırması 2019” verilerine göre, ülke genelinde 5-17 yaş grubundaki çocuk sayısı 16 milyon 457 bin ifade edilirken, bu çocuklardan 720 bini çalıştırılıyor. Bu yaş grubundaki çocuklar, kurumsal olmayan nüfusun yüzde 20,3’ünü oluştururken, 5-17 yaş grubunda çalıştırılan çocukların aynı yaş grubundaki çocuklar içinde payını gösteren istihdam oranı ise yüzde 4,4 olarak belirlendi.
Çalışma nedenleri
Verilere göre, 5-14 yaş grubundaki çalıştırılan çocukların yüzde 72'si, 15-17 yaş grubunda olanların yüzde 64,1’i aynı zamanda eğitime devam etti. Çocukların çalıştırılma nedenleri yüzde 35,9 ile “Hanehalkının ekonomik faaliyetine yardımcı olmak”, yüzde 34,4 ile “iş öğrenmek, meslek sahibi olmak”, yüzde 23,2 ile “hane halkı gelirine katkıda bulunmak” olarak ifade ediliyor. Söz konusu çocukların yüzde 30,8’i tarım, yüzde 23,7’si sanayi, yüzde 45,5’i ise hizmet sektöründe çalıştırılıyor.
Büyük yükler taşıyorlar
TÜİK’in geçen yıl “Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması Bölgesel Sonuçları 2019” raporunda “Yoksul Kent”ler arasında yer alan Diyarbakır, veri olmasa da çalıştırılan çocuk sayısının en fazla olduğu kentlerden biri. Kentin Bağlar, Kayapınar, Yenişehir ve Sur ilçelerinde haftanın belirli günlerinde kurulan semt pazarlarında yaşları 7 ila 16 olan birçok çocuk çalıştırılıyor. Çocuklar, pazar alışverişlerini yapan vatandaşların poşetlerini el arabalarıyla taşıyor. Pazarlardaki sayıları her gün artan çocuklar, gün içinde kimi zaman 3, kimi zaman 4 sefer yaparak günde yaklaşık 20 ila 30 TL kazanıyor.
Aileler göz yumuyor
Çocuklardan kimileri okul sonrası el arabalarıyla pazar yolunu tutarken, kimileri ise ekonomik gelirlerinin olmamasından kaynaklı okula gidemiyor. Çocukların bu iş yöntemine aileleri, ekonomik gelir sağladıkları gerekçesiyle göz yumuyor. Pazarda yaklaşık 2 yıldır yük taşıyan, hem kendi hem de ailesinin ihtiyaçlarını karşılayan 11 yaşındaki B.K., ekonomik durumlarının iyi olmamasından dolayı her gün başka bir pazarda çalıştığını ifade etti. B.K, “Yük taşıyarak para kazanıyoruz. Bazen apartmanın en üst katına kadar yükleri taşıyoruz. Ortalama 20-30 lira kazanıyoruz” dedi. “Neden bu işe yapıyorsun?” sorusunu ise B.K “Para kazanmak zorundayım” diyor.
‘Yapacak birşey yok’
M.B. (13) ise ekmek parası kazanmak, ev ihtiyaçlarına katkı sunmak amacıyla 1 buçuk yıldır pazara geldiğini dile getirdi. Ailesinde sadece kendisi ve babasının çalıştığını anlatan M.B., “Toplam 5 kardeşiz. Babam çalışıyor. Yorucu ama yapacak bir şey yok. Kazandığımız para değişiyor. İşimiz ağır oluyor ancak yapacak bir şey yok. Taşıdığım yük uzaksa fiyatı ben belirliyorum. Yakınsa ne kadar verirlerse. Okula gidiyorum. Eve destek amacıyla çalışıyorum” diye belirtti. Lise 1’e başlayan M.K. adlı çocuk da 7 kardeş olduklarını ve 3 yıldır pazarlarda çalıştığını dile getirdi. M.K., “Çalışma amacıyla geliyorum. Ben ve babam çalışıyoruz. Günde 20 ila 30 TL arasında kazanıyorum. Haftada sadece iki gün pazara gitmiyorum” dedi. F.Y. ise, ailesinde kimsenin çalışmadığını, bu yüzden 5 yıldır pazarda çalıştığını ifade etti.
‘Sadece kağıt üzerinde önleniyor’
Konuya ilişkin konuşan Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi üyesi Ömer Sansarkan, çocuk işçiliğinin artışındaki en büyük nedenlerini, “nüfus artışı, göç, işsizlik ve ekonomi” olarak ortaya koydu. Türkiye’nin, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından çocuk işçiliğine dikkati çekmek ve önüne geçmek için taraf olduğu sözleşmelere imza attığını, fakat yasal düzenlemeler ve denetimde yetersiz olduğunu aktaran Sansarkan, “Türkiye bu sözleşmelerdeki maddelere sadece imza atmış ama çocuk işçiliğinin önüne geçmek için hiçbir şekilde denetim yok. Hatırlarsanız 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü kabul edildikten sonra Türkiye’de bütün valiliklerde toplantılar düzenlendi. Toplantılarda ise bu durumun önüne geçmek için sokaklara inip bir çalışma yapılmıyordu, sadece kağıt üzerinde değerlendirmeler yapılıyordu. Çocuk işçiliğine ilişkin Adalet Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından fotoğrafları sosyal medyada normal bir şeymiş gibi paylaşmaları çocuk işçiliğini normalleştiriyor. Bu durumda birçok işveren tarafından ucuz işgücüne sevk ediyor. Dolayısıyla çalışan çocuk sayısı artıyor” ifadelerini kullandı.
İhbar hattı
Yerinde denetimler yapılması takdirde çocuk işçiliğinin önüne geçilebileceğinin altını çizen Sansarka, bir dönem çalışan çocukları caydırmak için telefon ihbar hattı kurulduğunu, bu hattın Diyarbakır’da da hayata geçirildiğini söyledi. Sansarka, “Bu çalışma sadece telefon hattı üzerinde kaldı. Herhangi bir çalışma yapılmadı. Zaten o dönemler valilik bu çalışmayı sanki yapıp sonuç almışlar gibi açıklıyordu. Bizler o çocukları her zaman sokaklarda görüyorduk. O görüntü her zaman vardı” dedi. (Mezopotamya Ajans)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.