Çocuk haczi ve istismarı gölgesinde bir “Çocuk Bayramı”
Türkiye genelinde "23 Nisan Çocuk Bayramı" kutlamalara sahne olurken katledilen, kanun yoluyla hacze uğrayan, istismara uğrayan ve küçük yaşta çalışmak zorunda kalan çocuklar bir kez daha akıllara geldi
DİYARBAKIR YENİGÜN - "23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" Türkiye genelinde birçok etkinliğe sahne oldu. Şenliklerin düzenlendiği bu güne binlerce çocuk, istismara uğrayarak, haczedilerek, eğitim ve sağlıktan yoksun kalarak giriyor. 2014 yılında 9 yaşındaki Mert, Kars'ta kaçırılmış ardından tecavüze uğramış, boğularak öldürülmüştü. Yine 2014'te 6 yaşındaki Gizem, Adana'da oyun oynadığı sokakta birden kayboldu ve cesedi 4 gün sonra ormanlık arazide bıçaklanmış, yakılmış halde bulundu. Katili, Gizem'in ablasıyla evlenmek isteyip reddedilen akrabası çıktı.
İstismara uğrayan binlerce çocuktan yalnızca birkaçı
2016 yılında ise Manisa'da kaçırılan 4 yaşındaki Irmak; cinsel istismar ve tecavüz sonrası öldürüldü. Katili, suçunu bir televizyon programında itiraf etti. Yine aynı yıl Kocaeli'nde 3 yaşındaki Arda "Merdivenden düştü" denilerek hastaneye kaldırılmış, bağırsaklarında yırtık tespit edilmesiyle cinsel istismara uğradığı ortaya çıkmıştı. Arda'yı, annesi ve nikâhsız eşi öldürmüştü. Geçtiğimiz yıl da Ağrı'da 4 yaşındaki Leyla, Ankara'da da 8 yaşındaki Eylül öldürüldü. Bu isimler, Türkiye'de öldürülen, istismara uğrayan binlerce çocuktan yalnızca birkaçı.
“Çocukların devlet eliyle yetim bırakılması insanlık suçu”
Kanun ve yasalar yoluyla birçok çocuk da bir mal gibi hacze uğradı ve anne-babasından ayrıldı. Erken yaşta evlendikleri gerekçesiyle de binlerce çocuğun babası hapse atıldı. Dünya Çocuk Hakları Derneği ve Türkiye Âile Meclisi Başkanı Âdem Çevik de kaleme aldığı bir yazıyla çocuk istismarı ve çocuk haczine dikkat çekti. 23 Nisan Çocuk Bayramında en az 53 bin çocuğun haciz yoluyla görülmesi ilkelliğinin çocuk bayramına gölge düşürdüğünü belirten Çevik, çocukların devlet eliyle, yasalarla yetim bırakılmasının insanlık suçu olduğunu belirtti. Çevik, "Devletin bu kurumları oluşturmasına engel olan her kurum ve kuruluş esasen uluslararası anlamda suç işlemektedir. Velayet Aile ve Çalışma Bakanlığının kontrolünde bir yapıdır. Boşanma ve süreci girdiğinde aile danışmanları vasıtasıyla tüm boşanma sürecini mümkün olan en az çatışma ve çocuğun yüksek çıkarı yönünde uzlaştırıcı yönde kontrol altında tutmalıdır. Kişisel teslim noktaları sayesinde ilkel icra marifetiyle sağlanan insan hakları ihlalleri içeren teslimden vazgeçilip modern hale getirilecek merkezler kurulmalıdır. Ortak velayet ve bu velayeti kontrol edecek Aile ve Çalışma Bakanlığı Bölge Müdürlükleri tüm bu yaşanan sorunların ortadan kaldırılmasını sağlayacak tek çözümdür” dedi. Şu anda ortak velayet kararları verilmekte olduğunu hatırlatan Çevik, "Fakat anlaşmalı durumlarda herhangi bir sorun yaşanmaz iken çatışmalı durumlarda hâlâ çözüm noktası aile mahkemesi hakimleri olmaktadır ki bu pratikte uygulanabilirliği bitirmektedir. Aile ve Çalışma Bakanlığı konuya dahil olmadan çözüm sağlanamaz çünkü ana velayet hakkı ve kontrol kurumu devlet adına Aile ve Çalışma Bakanlığıdır” ifadelerini kullandı.
Neler yapılmalı?
Hukukçular, STK temsilcileri ve kanaat önderleri çocuklara yönelik istismarın önüne geçebilmek için yapılabilecekleri şöyle sıralıyor:
- Aileler, evliliklerini İslami bir temel üzerine bina etmeli
- Aileler, çocuklarına İslami ahlak ve öğretileri aşılamalı
- Çocuklara yönelik şiddet, çocuk sağlığı, eğitimi ve durumlarına ilişkin düzenli veri toplanmalı
- Çocuk hakları için bütüncül bir politika oluşturulmalı, öncelik verilmeli
- Cezaların artırılmasından ziyade koruyucu ve önleyici tedbirlere yoğunlaşılmalı
- Çocuğu koruma görevini üstlenen kurumlar yasa çerçevesinde görevini layıkıyla yerine getirmeli
- Aile içi eğitim sağlanmalı
- İstismara maruz kalan çocuğun beyanı yeterli bulunmalı, bunun için adalet sistemindeki heyetler donanımlı, eğitimli olmalı.
- Çocukların doğrudan destek alabilecekleri sistemler oluşturulmalı
- Çocuklarda taciz konusunda farkındalık yaratılmalı, vücut güvenliği ve "hayır" demek öğretilmeli
- Başta öğretmenler ve sağlık çalışanları olmak üzere meslek grupları farkındalık yaratılmasında rol oynamalı
- Kadınlar ve çocuklar için iki ayrı bakanlık kurulmalı (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.