Ayşe öğretmen kararı AYM için yol gösterici
Türk Ceza Hukuku Derneği, 'Bu suça ortak olmayacağız' bildirisine ele alan bilimsel bir rapor hazırladı. Raporda bildirinin ifade özgürlüğü kapsamında olduğu vurgulandı. AYM'nin yarın 10 akademisyen dosyasını ele alması beklenirken raporda bu konuya ilişkin görüşler yer aldı: "Ayşe Çelik kararı AYM için yol gösterici bir nitelik taşımaktadır."
DİYARBAKIR YENİGÜN -‘Bu suça ortak olmayacağız’ bildirisi için Türk Ceza Hukuku Derneği bilimsel bir rapor hazırladı. Prof. Duygun Yarsuvat ve Dr. Buket Soygüt’ün hazırladığı raporda ‘barış bildiri’ metni için hukuki değerlendirmeler yapılırken mahkemelerde bildiriye imza atan akademisyenlere verilen cezaların hukuka aykırılığı da ele alındı.
Gazeteduvar’dan Hacı Bişkin’in haberine göre, Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu’nun Prof. Dr. Füsun Üstel’in de aralarında bulunduğu 10 akademisyenin bireysel başvuru dosyasını bugün ele alması beklenirken raporda ‘Bu Suça Ortak Olmayacağız’ başlıklı bildirinin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinin altı çizildi. Ayrıca raporda AYM’nin Ayşe Çelik kararının yol gösterici bir nitelik taşıdığı belirtildi.
'Bağlamından kopartıldı'
Raporda ‘Barış bildirisiyle’ ilgili değerlendirme yapılarak, bildirinin bağlamından kopartıldığı belirtildi. Bildiriyle ilgili hazırlanan iddianameye karşı olarak, “Terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek ya da övecek şekilde ya da bu yöntemlerle başvurmayı teşvik edecek içerikte değildir” ifadeleri yer aldı.
Akademisyenlerin imza attığı bildirinin içeriğine ilişkin değerlendirmeler de yapıldı. Raporda bu değerlendirmeler şöyle yer aldı: “Bildiride ülkenin Güney Doğusunda yaşanan toplumsal olaylar karşısındaki devletin sorumluluğu ve ödevleri dile getirilmekte ve özellikle hem Türkiye hem de uluslararası hukuk standartlarına uyulması gerekliliği vurgulanmaktadır. Bu kapsamda metinde hukuksal sınırlar içerisinde alınması gereken birtakım tedbirler talepler halinde sıralanmaktadır. Kaldı ki söz konusu bildiride herhangi bir örgütün eylem veya yöntemlerine dair bir aşılama, telkin veya tavsiye niteliğinde sözler de bulunmamaktadır. Bildiri metni bütün olarak okuduğunda, ülkenin Güney Doğusunda yaşanan olaylar nedeniyle devletin ödev ve yükümlülükleri ifade edilmektedir.”
‘Yazıda herhangi bir terör örgütünden bahsedilmedi’
Raporda, bildiriyle ilgili ‘suçun unsurlarıyla ilgili’ değerlendirme yapıldı. Bildiriyi imzalayan akademisyenlerin eleştiri haklarını kullandığı ve bunun da ifade özgürlüğü kapsamında olduğu vurgulandı. Raporda bu eylemin hukuka aykırılık teşkil edilemeyeceği şu sözlerle anlatıldı: “Akademisyenlerin eylemleri hukuka aykırı olarak nitelendirilemeyecektir. Bildiri metni savunmalarla birlikte değerlendirildiğinde akademisyen-araştırmacı olan bireylerin aydın kimliği ile ayrıca bir kısmının uzmanlık alanı olan konularda yapmış oldukları akademik çalışmalar dolayısıyla da elde ettikleri bilgi ve birikim sayesinde, toplumda duyarlılık ve farkındalık yaratma amacı ortaya çıkmakta.”
Raporda akademisyenlere verilen gerekçeli kararların aksine ifadeler de yer aldı. Raporda bu durum şöyle açıklandı: “Yazıdaki çağrının muhatabının sadece devlet olması da suçun oluşması için yeterli değildir. İddianame ve mahkumiyet kararlarına bakıldığında esas eleştirilerinin devlete yönelik-tek yanlı olmasına dayanarak hüküm kurulduğu görülmektedir. Başka bir deyişle akademisyenler söylemedikleri sözler nedeniyle yargılanmakta ve mahkum olmaktadırlar. Bu durum da açıktır ki ceza hukukunun ‘eylemsiz ceza olmaz’ ilkesine ve eylemin tipikliğine aykırıdır. Yazıda herhangi bir terör örgütünden doğrudan ya da dolaylı olarak bahsedilmediği gibi aksine ‘Kürt siyasi iradesinin’ muhatap alınması gerektiği vurgulanmakta. Ceza mahkemesi kararlarında buradaki ifadelerin terör örgütünün jargonu olduğu olduğu yönündeki ifadenin de hukuksal bir gerekçe oluşturmadığı açıktır.”
AİHM kararları hatırlatıldı
Raporda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ifade özgürlüğü kapsamında verdiği kararlar da örnek gösterildi. Raporda örnek gösterilen kararlardan bir tanesi şöyle: “Silahlı çatışmalar devam ederken Rusya hükümetinin Çeçen Cumhuriyeti’ne ilişkin eylemlerinin eleştirildiği makalenin bütününe bakıldığında mahkeme şiddete teşvik olarak değerlendirilemeyeceğini açıklamıştır. Özellikle de ‘Çeçen direnişi’ ya da ‘Çeçen halkının son zaferi’ ‘Çeçen toprakları Rus işgalcilerin sayısız sürüleri ve işbirlikçilerinden tamamen temizlenecek… Neye mal olursa olsun!’ şeklinde kullanılan ifadelerin üzerinde üzerinde tek başına durmamış. Genel olarak makalenin bütününe baktığında şiddete teşvik, şiddet eylemleriyle sonuçlanacak herhangi bir sebeple hoşgörüsüzlük ya da nefrete teşvik etmediğini belirtmiştir. Mahkeme, ilk derece mahkemelerinin gerekçelerinin yeterli ve uygun olmadığına karar vererek ihlal kararı vermiştir.”
AYM’nin yaklaşımı…
Raporda Anayasa Mahkemesi’nin öğretmen Ayşe Çelik kararına da geniş yer verildi. Çelik, sokağa çıkma yasakları döneminde bir televizyon kanalına katılarak ‘çocuklar ölmesin’ dediği için cezaevine girmiş daha sonra AYM’nin ‘ifade özgürlüğü ihlal edildi’ kararının ardından beraat etmişti. Raporda Çelik Kararı örnek gösterilerek AYM için bu kararın yol gösterici olduğu vurgulandı: “Bu karar da Barış İçin Akademisyenler bildirisi içeriğiyle benzerlik taşıyor. AYM’nin Ayşe Çelik başvurusu özelindeki değerlendirmesi, ilgili akademisyenlerin ifade özgürlüğüne yönelik müdahalenin değerlendirmesinde izlenecek yol açısından da yol gösterici bir nitelik taşımaktadır.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.