Diyarbakır’da “Marksist Okul” kuruluşunu ilan etti

Diyarbakır’da “Marksist Okul” kuruluşunu ilan etti
Diyarbakır’da Marksist Okul (AMEP) / Dibistana Marksîst Li Amedê (D.M.A) Diyarbakır’da kuruluşunu ilan etti. AMEP, Kürt sosyalistleri Marksizmi anlamaya,...
Diyarbakır’da Marksist Okul (AMEP) / Dibistana Marksîst Li Amedê (D.M.A) Diyarbakır’da kuruluşunu ilan etti. AMEP, Kürt sosyalistleri Marksizmi anlamaya, yorumlamaya, tartışmaya ve güncellemeye çağırdı

Kürdistan Komünist Partisi Genel Başkanı Sinan Çiftyürek, Kürt Dil Platformu Sözcüsü Şerefhan Ciziri ve Sosyalist Feminist Gazeteci Armen Korkmaz, Eğitim Sen Diyarbakır Şubesi’nde açıklama yaparak Amed’te Marksist Okul’un kuruluşunu ilan etti. KKP Genel Başkanı Sinan Çiftyürek, açıklama öncesi Kürtçe bir konuşma yaparak Dibistana Marksîst Li Amedê (D.M.A) adımının Kürt sosyalistleri Marksizmi anlama, yorumlama, tartışma ve güncelleme çağrısı yaptı. Ardından Kürt Dil Platformu Sözcüsü Şerefhan Ciziri açıklamanın Kürtçesini okudu. Marksist Okul (AMEP) kuruluş ilanının Türkçesini ise Sosyalist Feminist Gazeteci Armen Korkmaz okudu. Korkmaz, bir süreden beri Amed’te Marksist Okul (AMEP) oluşturma çalışmalarını sürdürdüklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “AMEP’in, ancak uzun soluklu ve kalıcı bir çalışmayla adım adım oluşturulabileceği bilinciyle hareket ettik. Bundan sonra da bu doğrultuda hareket edeceğiz. Her alanda üretim hedefiyle Amed’ten evrensele, evrenselden de Amed’e bakan; yerel ile evrenselin etkileşimini esas alan ve praksisle de ilişki içerisinde yola çıkıyoruz. Zira değişim, düşünce sözle başlar giderek yaşama biçimine dönüşür. Bu bakışla dünyanın üretim havuzuna biz de Amed’ten katkıda bulunmak istiyoruz.” Korkmaz, AMEP’i oluşturma sürecinde belli başlı hareket noktalarını ise şöyle sıraladı:

‘Değişen koşullara aykırı yürümekle yol alamayız’

“1. Öncelikle fikirlerin yeniden üretimi üzerinde duruyoruz… Fikirler, doğru fikirler de gelişir, olgunlaşır, yaşlanır ve gün gelir yeni bir bakışla yeniden üretilir. Hiçbir olgu ve düşünce; gelişme, değişme, yeniden üretilme evrelerinin kaçınılmazlığını içeren diyalektik yasadan yakasını kurtaramaz. En tartışılmaz doğru olan, Marks’ın artı değer teorisinin de bir geçerlilik süresi vardır. Kapitalizm küresel olarak aşılırsa, artı değerin sömürülmesi ortadan kalkacağından bu teori de geçmişte kalan bir doğru hâline gelir. Sadece fikirler değil devlet, millet, sınıflar, çekirdek aile, temsili demokrasi, parti, sendika vb.  uzun tarihi süreçte değişime uğrayarak işlevini yitirirler. Çünkü bütün olgular, kavramlar ve fikirler tarihî süreçte değişirler. Bu nedenle durmaksızın eskiyen-değişen olgu ve fikirlerle at başı giden yeniden üretimle yüz yüzeyiz. Değişen koşullara aykırı yürümekle yol alamayız. Çünkü Dünya baş döndürücü hızla değişmektedir. Bu gerçekliği kabul etmeden tarih yapıcı olamayız. 2. Dünya giderek küçük bir köye dönüşüyor. Küremizde uzak, yakın, büyük, küçük, metropol-taşra ayrımı giderek önemini yitiriyor. Gelişen iletişim ve etkileşim ağı sayesinde artık yeryüzünün her noktası Dünyanın merkezi konumundadır. Dünyayı amaçları doğrultusunda değiştirmek isteyenler, nerede olurlarsa olsunlar orada yeni bir bütünlük kurabilme olanağına sahiptirler. Artık bulunduğumuz noktadan Dünyayı anlayabiliyor, tanımlayabiliyor ve yorumlayabiliyoruz. Her yer gibi Amed de bir merkezdir. Dünyanın felsefi, bilimsel, sanatsal, ideolojik, politik yeniden üretim eksenlerinden biri de Amed olabilir. Olmalıdır. Bunu, Dünya uygarlığının beşiği, kültürün, bilimin ilk filizlendiği yerlerden biri olan Mezopotamya coğrafyasında bulunan Kürdistan’dan söylüyoruz.

‘Yeni Dünyanın yapıcıları arasında yer almak istiyoruz’

  1. İki yüz yıllık çağdaş komünist hareketin pratiğinin ışığında diyoruz ki, Marks-Engels’in hazırladığı Komünist Manifesto, başta artı değer yasası olmak üzere temel tespit ve hedefleriyle geçerliliğini koruyor. Kapitalizme karşı sosyalizm mücadelesinde yol gösteriyor. Kapitalist sistem nihai olarak aşılmadığı sürece de Manifesto temel çizgileriyle geçerliliğini koruyacaktır. Bununla birlikte kapitalizm, 1850’lilerin kapitalizmi ve kapitalizmle birlikte doğan olgular da eski olgular değildir. Diyalektik yasa gereği değişime-dönüşüme uğradılar. Bu değişim süreci devam ediyor. Her alandaki değişim ve gelişmeleri kucaklayacak üretimin gerçekleştirilmesi de aynı diyalektik yasa gereğidir. 4. 20. yüzyılın devrimci-sosyalist dinamikleri; 19. yüzyılı tekrarlamadıkları için taş üstüne taş koyabildiler. 21. yüzyılın felsefi, teorik, ideolojik, politik, sanatsal dinamikleri de 20. yüzyılı tekrarlamadan kendisi olmak ve tarihe not düşmek sorumluluğuyla yüz yüzedir. Bu yaklaşımla komünist kökümüzle çatışma içinde olmadan, üretimde sürekliliği hedefliyoruz. İnsanlığın, ücretli emeğin uygarlık yürüyüşü; Amed’ten Cape Town’e, Kahire’den Moskova’ya, Paris’ten Washington’a yeniden yapılanmanın doğum sancısını çekiyor. Bizler de bu doğum sancısı sürecine Amed merkezli olarak katılmak istiyoruz. Kürdistan’dan kalkışla, Yeni Dünyanın yapıcıları arasında yer almak istiyoruz.

‘Sömürülen halkların ulusal bağımsızlık mücadeleleri…’

  1. Yaşayarak görüyoruz ki; bütün olguları, üretilmiş tıkaçları, ambargoları ve “dokunulmaz doğruları” Marksizm’in radarından mercek altına alan teorik üretim zorunluluğu, çoktandır herkesin kapısını adeta tokmakla çalıp duruyor. Felsefe, sanat, ekonomi, devlet, millet, aile, siyaset, örgüt vb. hepsinin varoluş sosyolojisi sürekli değişiyor. Buna karşın, komünist hareket içindeki bazı yaklaşımlar halen “……. yoldaş şöyle dedi” vb. ideolojik söylemlerin tekrarı ile sınırlı kalmaktadır. Benzer tıkanma sanat ve felsefe alanında da yaşanmaktadır. Sosyalistler, yenilenemedikleri için son yıllarda küresel olarak gelişen işçi-emekçi hareketleriyle buluşmada ve onlara öncülük etmede sorun yaşıyorlar. Kendini tekrarın aşılması amacıyla AMEP; Marksizm’in Asyayi, Afrikani, Amerikani, Avrupayi, Rusyayi, Hindistani vb. yorumlarıyla karşılıklı etkileşim içerisinde, Kürdistani yorumunu ortaya koymayı hedeflemektedir. Çünkü ele alacağımız sosyolojik olgulardaki değişmelerle paralel olarak düşünmenin eylemle ilişkisi de değişti ve değişim devam ediyor. Dünyayı ve Kürdistanı yeniden kurmak, yaratmak istiyorsak çağın bilincini kuşanmış insan gücüyle rutin olanı aşmamız gerekiyor. Evrensel teorik-ideolojik Marksist yapılanmalarla etkileşim içerisinde, Marksizm’in Kürdistan’da yeniden üretilmesini savunuyoruz. Bunu ileri sürerken tarih, bilim ve kültürün beşiği Mezopotamya’da sınıfsal-toplumsal kurtuluş hareketleriyle birlikte, Kürt halkının ve diğer ezilen, sömürülen halkların ulusal bağımsızlık mücadelelerini de bütün yönleriyle ideolojik-teorik üretim ve praksisin konusu olarak AMEP’in gündemine almaktayız.
  2. Kapitalizmin derin bunalımının temelinde, birbiriyle etkileşimli üç katmanlı kriz bulunmaktadır: Derinleşen varoluşsal kriz, Zenginlik içerisinde yoksulluğun derinleşmesi olarak uygarlığın krizi ve Ekolojik kriz. Kapitalizm 21. yüzyılda, varoluşsal olgularıyla iki arada bir derede sıkışmanın krizini yaşıyor. Öyle ki kapitalizm; devlet, millet, temsili demokrasi, çekirdek aile, işçi sınıfı vb. ile birlikte ne ilerleyebiliyor ne de yollarını ayırabiliyor. Kapitalizmin varoluşsal bunalımı buralardan beslenerek derinleşiyor. Ayrıca bugüne kadar kapitalizm, krizlerin altında yıkılmak yerine genellikle değişen koşullara uyum sağlıyordu ve mutasyon geçiriyordu ama artık krize uyum sağlamada da giderek sınırlarına dayanıyor. 7. Ekolojik kriz; kapitalistlerin aşırı kâr amacıyla doğal kaynakları sınırsızca tüketmesinin sonucudur. Her ekosistemin bir taşıma kapasitesi vardır. Madenler, toprak, su, hava ve biyoçeşitlilik sınırlı kaynaklardır. Aşırı avlanma, ormanların tahrip edilmesi ve atıklar, kapitalist üretimin sınır tanımaz boyutlara ulaşmasının ürünüdür. Bu kaynaklar üzerinde, kapitalistlerin “kullan at” hedefiyle doğanın kapasitesini aşan üretim-tüketimi gerçekleştirmesi, küresel düzeyde ekolojik sorunları ortaya çıkardı. Suyun, toprağın, havanın ve biyolojik varlıkların yaşam alanlarının kirlenmesi; uluslararası sözleşmeleri ve örgütleri ortaya çıkarmıştır. Çünkü kapitalistler de artık, doğanın tükenmekte olduğunu kabul etmek zorunda kalmışlardır.

‘Doğanın korunması hayati bir önem taşımaktadır’

Günümüzde “doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı” kavramı, doğanın hızla tükenmekte olduğunu ortaya koymaktadır. Kapitalist üretim-tüketim böyle devam ederse gelecek nesillere yaşanılacak bir Dünya kalmayacak. Kapitalistlerin “sürdürülebilirlik” kavramına bakışı “kullan at” aşırı üretim ve tüketim çerçevesiyle sınırlıdır. Ekolojik meselelerde yeni yaklaşımlar üreterek öncülük etmek Marksistlerin görevidir. Doğanın korunması ve yaşanılabilir bir dünya isteği, Kürdistan için de hayati bir önem taşımaktadır. 8. Üretimde canlı emek yerine robotun yer almaya başlamasıyla insan yaşamını kolaylaştıran koşullar güçleniyor. Bilgi ağlarına dayanan ekonomi, kapitalizm sonrası toplumsal koşulları zorluyor. Buhar gücünün ve kömürün enerji kaynağı olarak kullanıldığı Birinci Sanayi Devrimi’nin ardından enerji kaynağı olarak petrolün ve elektrik gücünün kullanıldığı İkinci Sanayi Devrimi gerçekleşti. Üretimin otomasyonlaşması, telekomünikasyonun devreye girmesi, fosil yakıtların yanı sıra rüzgâr ve Güneş enerjisi gibi tükenmeyen enerji kaynakları ile nükleer enerjinin kullanılması ile Üçüncü Sanayi Devrimi gerçekleşti. Yakın zamanımızda Endüstri 4.0 olarak tanımlanan Dördüncü Sanayi Devrimi başladı. Bu süreç, dijitalleşmeyi ifade etmektedir. Üretimin her aşamasında genel ağ kullanılmaktadır. Yani Değişim, dönüşüm süreci derin ve kapsamlı. Burjuvazi artık bunu engelleyemiyor. Tarihsel akış bütün engelleri aşıp ilerleyerek radikal devrimci değişimden yana dinamikleri yeni bir düzene geçmeye zorluyor. İşte kapsamlı yeniden felsefi, teorik, ideolojik, sanatsal üretim alanı! Kapitalist üretim alanında bunlar yaşanırken radikal değişimin öznesi Dünya komünist hareketi ise tarihi boyunca hiç bu kadar zayıf düşmemişti. Komünist hareketin yüzleştiği felsefi, teorik, ideolojik, politik üretim krizi budur. Bu sıkışma hâlinden çıkış: ya pratikle ilişki içerisinde yenileneceğiz ya da dörtnala koşan tarih akışının peşinde yaya kalacağız!

‘AMEP her kesime açık bir düşünce üretme zeminidir’

  1. AMEP; tüm olgu ve süreçlere ayna tutarak eleştirel irdeleme yapmayı hedeflemektedir. Buna göre; bilim, felsefe, sanat, iktidar, ideoloji, politika, kadın meselesi, devlet, millet, demokrasi, birey, özgürlükler; emperyalizm, savaş, sömürgecilik, yeni sömürgecilik, ulus devlet, ekoloji, tarım, kapitalizm, sosyalizm, küreselleşme, enternasyonalizm, parti, örgüt, disiplin, merkeziyetçilik; Semavi dinlerle birlikte animizm, deizm, ateizm…… Evet, her şey eleştirel irdeleme-tartışma ve yeniden üretimin konusudur. 10. Amed’ten başlayarak ülkeyi, bölgeyi, Dünyayı algılamak, yorumlamak, değiştirmek isteyen herkesi, AMEP ile doğrudan ya da dolaylı olarak iletişime geçmeye ve katkı sunmaya çağırıyoruz. AMEP, bu bağlayıcı belgesi çerçevesinde her kesime açık bir düşünce üretme zeminidir.” (Haber Merkezi)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.