Eğitim sendikaları, pandemi sürecinde okulların açılması ile ilgili ne düşünüyor?

Eğitim sendikaları, pandemi sürecinde okulların açılması ile ilgili ne düşünüyor?
  DİYARBAKIR YENİGÜN - Milli Eğitim Bakanlığı okulların açılma tarihini 31 Ağustos olarak belirledi. Okulların belirlenen tarihte açılmama...

DİYARBAKIR YENİGÜN - Milli Eğitim Bakanlığı okulların açılma tarihini 31 Ağustos olarak belirledi. Okulların belirlenen tarihte açılmama ihtimaline karşı uzaktan eğitim yarı zamanlı eğitim ve illere göre okulların açılması senaryoları üzerinde çalışılıyor.

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından açıklanan okullarda uygulanması planlanan eğitim modelleri ile ilgili yazılı bir açıklama yapan Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Gaziantep Şube Başkanı Ahmet Gök, önemli açıklamalarda bulundu.

Okulların açılıp açılmayacağı, örgün öğretime geçilip geçilmeyeceği hususunda verilecek kararın, tek merkezden alınmaması gerektiğini belirten Gök, “Bu karar illerin inisiyatifine bırakılmalı, iller bu inisiyatifi ilçelere, ilçeler mahalle veya köylere bırakmalı. İl, ilçe, köy, mahalle ve eğitim kurumlarındaki servisçiler, kantinciler, okul aile birlikleri, veliler, muhtarlar, sendikalar, eğitim ile ilgilenen dernek ve vakıflar kısacası tüm paydaşlar işin içine katılıp, istişare edilerek karar verilmeli ve süreç yönetilmelidir. Yani hem karar mekanizmasında hem de süreç yönetiminde ortak akılla hareket edilmelidir.” dedi.

Okulların açılması ile ilgili 3 seçeneğin olduğunu belirten Gök, “Birincisi okullar örgün eğitime geçecek. İkincisi uzaktan eğitim yapılacak. Üçüncüsü hibrit eğitim modeli uygulanacak.  Bunları tek tek ele alıp incelemek ve tavsiyelerde bulunmak gerekiyor. Birinci seçenek kararlaştırılırsa yani okulların tamamı örgün eğitime geçer ve yüz yüze eğitim başlarsa ne ile karşı karşıya kalırız? Bu sistemde neler yapmalı ne gibi tedbirler almalıyız? Örgün eğitime geçersek ne ile karşı karşıya kalırız? 18 milyon öğrenci ve yaklaşık 2 milyon eğitim çalışanı bir anda yüz yüze etkileşime geçerse bulaş riski kat be kat artacak, pandemi süreci sağlık açısından işin içinden çıkılmaz bir hal alacaktır. Aslında bu sistem ile tüm okulları açmak demek, ifade edilmese de sürü bağışıklık sistemine geçmek anlamına gelir. Sağlık sistemimiz ne kadar güçlü olursa olsun bu durumun altından kalkamaz ve sadece sağlık alanında değil toplum genelinde sosyolojik olarak ciddi krizlere yol açabilir.” ifadelerini kullandı.

Örgün eğitimin uygulanması halinde alınması gereken tedbirler maddeler halinde sıralayan Gök, şunları söyledi.

“Okulların kapasiteleri Sosyal Mesafeye uygun hale getirilmelidir. Örneğin; sıralar arasında en az 1 metre olacak şekilde her sıraya 1 öğrenci oturmalıdır. Okulların temizlik ve hijyen malzemesi ihtiyaçları derhal temin edilmeli, okullara bunun sürekliliğini sağlayabilmeleri için bütçe temin edilmeli, okullar bunları istedikleri zaman kullanabilmeli ve okullarda ödenek sıkıntısı yaşanmamalıdır. Okul ve kurumlarda sürekli hijyen sağlanması için gerekli olan temizlik personelinde eksiklik söz konusudur. Bu sıkıntı hemen çözülmeli ayrıca İşkur bünyesinden gelen TYP çalışanları her sene olduğu gibi Ekim veya Kasım ayında değil, Ağustos sonu gelmeden göreve başlatılmalıdır. Okullardaki mevcut öğretmen açığı derhal giderilmeli bir tek ders dahi boş geçmemelidir. Okula geliş gidişlerde Öğretmen ve öğrencilerin sosyal mesafeye uygun bir şekilde ulaşımı sağlanmalıdır. Kantinlerde, yemekhanelerde, okul pansiyonlarında ve spor salonu, konferans salonu gibi okulun tüm eklentilerinde sosyal mesafe, hijyen ve diğer tüm tedbirler en üst düzeyde alınmalıdır. Öğrencilerin her an ihtiyaç duyabilecekleri maske, kolonya ve dezenfektan gibi ihtiyaçları çantalarında veya her sınıfta bulundurulmalıdır. Öğrencilerin tamamında maske, mesafe ve hijyen kuralının uygulanması hususunda bilinç oluşturulmalıdır. Okula devam zorunluluğu olmamalıdır. Okullardaki tüm işleyişe yukarıda ifade etmiş olduğum tüm paydaşlar dahil edilmelidir.”

Gök, “Bir çırpıda aklımıza gelen bu 10 maddenin gerçekleşmesinin ne kadar zor olduğu ortadadır. ‘Bir öğrencimizde Covid-19 tespit edildiğinde sınıf mı karantinaya alınacak, okul mu?’ gibi aklımıza gelmeyen sorular ve olasılıkları da dikkate alırsak okulların örgün eğitime geçmesi her anlamda ciddi sıkıntılara yol açacaktır.” dedi.

Okulların tamamında uzaktan eğitimin uygulanması durumunda oluşacak tablo ile ilgili bilgi veren Gök, “Pandemi süreci açısından ve sağlık sistemi açısından olumlu sonuçlar ortaya çıkar. Sağlık yönünden güven sağlanmış olur ancak eğitim açısından yüz yüze yapılan eğitim kadar faydalı ve başarılı olmaz. Son dönem uygulandı ve görüldü ki alt yapısındaki eksiklikler, teknolojik eksiklikleri ve benzeri bir yana, uzaktan eğitim, bizim kültürel ve sosyolojik yapımıza uygun bir yöntem değil. Eğitimde fırsat eşitliği sağlamada sıkıntılar ile karşılaşılır. Çünkü ülkemizde bırakın interneti veya bilgisayarı, hayatında akıllı telefon dahi görmemiş öğrencilerimiz mevcut. Öğrenciler yeterince ciddiye almadığı için uzaktan eğitim sisteminde online derslere katılım oranı çok düşük oluyor.” şeklinde konuştu.

Gök, uzaktan eğitimin uygulanması halinde alınması gereken tedbirleri maddeler halinde şu şekilde sıraladı:

“-Uzaktan Eğitim pandemi sürecinde sağlık açısından en uygun yöntemdir. Ancak Eğitim açısından aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Uzaktan Eğitime karar verilirse öncelikle fırsat eşitliği sağlanabilmesi için dezavantajlı öğrencilere, bilgisayar, tablet, internet temini gibi maddi, manevi destek sağlanmalıdır.

-Uzaktan eğitim mutlaka interaktif hale getirilmeli bunun sağlanması için gerekli alt yapı çalışmaları bir an önce tamamlanmalıdır.

-Bakanlığın okullara ayırdığı online ders saatleri yeterli olmadığı düşünülmekte olup EBA üzerinden online yapılacak bu derslerin saatleri arttırılmalıdır. Bunun için gerekli alt yapı çalışmaları bir an önce tamamlanmalıdır.

-Öğretmenler sınıflarını gerekirse küçük gruplara ayırarak interaktif, online dersler vermelidir. Okul idareleri bunu organize etmeli ve öğretmenlere, Bakanlığın sağlayacağı destekle, gerekli imkanları sunmalıdır.

-Online derslere katılımın, yüz yüze eğitimdeki derslere katılmak kadar önemli olduğu öğrencilere iyice anlatılmalıdır. Okulların Rehber öğretmen ve psikolojik danışmanları ile sınıf rehber öğretmenleri öğrencilerinin online derslerin önemini kavrama hususundaki kültürel ve sosyolojik hazır bulunuşluk düzeylerini yükseltmek için, özel çalışmalar ve sunumlar hazırlayıp öğrencileri online derslere hazır hale getirmelidir.”

Gerekli alt yapı ve teknolojik çalışmalar yapılarak, uzaktan eğitim ile devam edilmesinin daha uygun olacağı fikrinin ağır bastığını belirten Gök, “Uzaktan eğitim sistemi tercih edildiği takdirde sınava girecek olan 8’nci sınıf ve 12’nci sınıf öğrencilerine, gerekirse sadece bu öğrencilerimizin katılabileceği, kısa süreli yüz yüze dersler de dahil olmak üzere her türlü desteğin sağlanacağı, sınava yönelik ayrı bir çalışma yapılmalıdır.” diye konuştu.

Hibrit eğitim yöntemi ile ilgili bilgi veren Gök, “Hibrit eğitim yönteminde yüz yüze eğitim ile uzaktan eğitim birlikte yürütülecek, öğrencilerin bir kısmı okula gelirken bir kısmı evde online derslere katılacak, bir kısım derslerin sayıları azaltılacak, bazı derslerin süreleri kısalacak, bazı okullar iki veya üç devre şeklinde eğitim verecek şekilde ayarlanabilecek. Bakanlığın düşüncesine göre, haftalık 40 saat olan okul ders saati 20 saate düşecek, bazı temel dersler okulda yüz yüze verilecek, bazı dersler ise online yapılacak. Yine bakanlığın düşüncesine göre, sınıflar ikiye bölünecek, bir grup pazartesi, çarşamba, cuma, diğer grup ise salı, perşembe, cumartesi günleri okula gidecek.” şeklinde konuştu.

Hibrit eğitim yöntemi ile ilgili önerilerde bulunan Gök, “Örneğin; A okulunda 30 kişilik bir sınıf var diyelim. Hibrit yönteminde bu 30 öğrenci 10’ar kişilik 3 gruba ayrılabilir Birinci grup sabah 08.30’da derse başlar birer saat sürecek, 2 blok ders yapar ve 10.40’da okuldan ayrılır. 11.30’da ikinci devre başlar ve ikinci grup okula gelir aynı şekilde birer saatlik 2 blok ders yaparak 13.40’ta okuldan ayrılır. 14.30’da üçüncü devre olan üçüncü öğrenci grubumuz okula gelir ve onlar da birer saatlik 2 blok dersten sonra 16.30’da okuldan ayrılabilirler. Her devreden sonra tüm sınıflar dezenfekte edilir. Devreler arasındaki bir saatlik boşluk dezenfekte etme süresi için yeterli olmazsa bu süre uzatılabilir. Hibrit yöntemi uygulandığında mevcut öğretmen açığımızın yanında ekstra öğretmen açığı oluşmaması için öğretmenlerin ders yükünün haftalık 30 saatten 40 saate çıkarılması gerekebilir. Yani fedakar eğitim çalışanlarımıza yeni bir yük gelmesi de muhtemeldir.” dedi.

Gök, hibrit eğitim yönteminde duruma, koşullara, okulun alt yapısı, fiziki ve sosyal imkanlarına göre birçok seçeneğin ortaya çıkabileceğini belirterek, şunları söyledi:

“Bu bağlamda hibrit sisteminde oluşabilecek seçeneklerde bir sınır yoktur. Dolayısıyla karar verilecek olan seçeneğe göre, karşılaşılması muhtemel sonuçlar da alınması gereken tedbirler de değişiklik gösterir. Hibrit sistemde tercih edilecek model ve yöntem ne olursa olsun. Birinci seçenekte yani yüz yüze eğitim seçeneğinde karşılaşacağımız sonucun aynısı ile karşılaşacağız. Alınacak tedbirler ve yapılması gerekenler de birinci seçenekte ifade etmiş olduğum tedbirler ve yapılması gerekenlerin aynısı olacaktır. Yukarıda ifade etmiş olduğum tüm konuları göz önünde bulundurarak Gaziantep özelinde tercih edilmesi gereken yöntemin uzaktan eğitim yöntemi olduğu kanaatindeyim.” (İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.