Kulp tecavüz davasında beraat kararının gerekçesi açıklandı

Kulp tecavüz davasında beraat kararının gerekçesi açıklandı
Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde 12 yaşındaki çocuğa sistematik tecavüzde bulunan 21 fail hakkında verilen beraat kararının gerekçesi açıklandı. Karara şerh düşen üyelerden biri, 2022 tarihli Adli Tıp 6’ncı İhtisas Dairesi Raporu’na dikkat çekerek, faillerin çocuğa karşı eylemlerinin sabit olduğunu kaydetti.

Kulp ilçesinde 2014 ve 2015 yılları arasında 21 erkek tarafından tecavüze uğrayan 12 yaşındaki çocuğun şikâyeti üzerine açılan davanın karar duruşması, 28 Eylül’de Diyarbakır 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. JINNEWS’te yer alan habere göre; tutuksuz yargılanan failler Bayram Baran, Raydin Eren, Bünyamin Can, Emrah Zengin, Erhan Oruç, Ersin Şahin, Mehmet Şahin, Mustafa Şahin, Fuat Gülsün, Hüseyin Çelik, Mehmet Kara, Mehmet Taş, Melik Seyitvan, Akif Kahraman, Mustafa Yıldız, Yakup Alu, Selahattin Avcı, Serhat Eren, Uğur Kahraman, Yücel Akdeniz ve Mustafa Altın hakkında “delil yetersizliği” iddiasıyla beraat kararı verildi.

Yaklaşık 8 yıla süren davada ilk kez 11 Nisan 2019’da mütalaa verilerek, faillere ceza istendi. Fakat birçok celsede heyet değişikliği gerekçesiyle dosya yeniden incelenip, duruşmalar ertelendi. Davada 7 celse boyunca sürekli mevcut raporların tekrarı istenirken, 28 Eylül’de görülen karar duruşmasında faillerin lehine karar verildi. Mahkeme verdiği kararın gerekçesini açıklarken “çocuğun beyanlarının esas alınmadığını” belirtti.

ÇOCUĞUN DEĞİL SANIKLARIN BEYANI ESAS ALINDI
Mahkeme heyeti gerekçeli kararda, faillerin hem soruşturma hem de kovuşturma aşamasında verdiği beyanlarda iddiaları reddetmesini esas alarak, şu tespitlere yer verdi: “…mahkememizde dinlenen tanıkların ise görgüye dayalı bilgilerinin olmadığı, ayrıca olayların intikal şekli ve zamanı yönünden mağdur tarafından verilen beyan içeriklerine bakıldığında iddia edilen olayların anlatımlarında mekân ve tarih bilgilerinin açık ve net olmayıp çelişki içerdiği,…13 Haziran 2014 ile 31 Mart 2015 tarihleri arasında gerçekleştiği iddia olunmakla, kesin tarihlerinin belirsiz olduğu, mağdur beyanlarında tarih ve yere ilişkin ayrıntı yer almadığı, suç tarihi ile şikâyet tarihi arasında uzunca bir sürenin bulunduğu, bu haliyle mağdur ifadelerinin somut delillerle desteklenmediği, sanıkların üzerlerine atılı ‘kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve on iki yaşını tamamlamış çocuğun nitelikli cinsel istismarı’ suçlarını işlediklerine dair dosya kapsamında, mağdurun soruşturma ve kovuşturma aşamasında verdiği çelişik ve soyut beyanları dışında somut, ikna edici, cezalandırılmalarına yeterli bir delile rastlanılmadığı anlaşılmıştır.”

RAPORLAR DİKKATE ALINMADI
2015 tarihli Kulp Devlet Hastanesi raporu, muayene evrakları ve Diyarbakır Adli Tıp Şube Müdürlüğü’nün 2015 tarihli raporlarının eylemin sanıklar tarafından işlendiğini kanıtlamaya yeterli olmadığının belirtildiği kararda, “… tek başına bu tespitlerin sanıklarla ilişkilendirilemediği; zira sanıklara ait herhangi bir biyolojik materyal, vücut izi veya emareye rastlanılmadığı, bu yönde bir belirlemenin de yer almadığı, ayrıca mağdurun sanıkları tümüyle teşhis de edemediği, öte yandan dosya içerisinde mağdurun ruh sağlığının bozulduğuna ilişkin rapor mevcut ise de ruh sağlığı bozukluğunun, başka şekil ve kişilere ilişkin olarak meydana gelmesinin mümkün ve muhtemel görüldüğü, mağdur hakkında benzer konu ve olaylar ile ilgili olarak başka dosyaların da bulunduğu, bu davalar nedeniyle ruh sağlığının bozulma ihtimalinin varlığı…” gerekçe yapıldı.

KESİN VE AÇIK ISPAT ARANDI
Mahkeme oy çokluğuyla aldığı kararda, “Sonuç olarak sanıkların aşamalarda istikrarlı olarak üzerlerine atılı suçu işlemediklerini savundukları, bu haliyle sanıkların üzerlerine atılı suçu işlediğini gösterir her türlü şüpheden uzak kesin bir delilin bulunmadığı kanısına varılmıştır. Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılmamış olan olaylar ve iddiaların; sanığın aleyhine yorumlanamayacağı, zira ceza mahkûmiyetinin yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanarak ve diğer bir kısmı göz ardı edilerek ulaşılan ihtimali kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanması gerektiği…” ifadelerine yer verdi.

ÜYELERDEN BİRİ ŞERH DÜŞTÜ
Verilen karara ilişkin mahkeme üyelerinden biri şerh düştü. Yazılan şerhte, Diyarbakır Adli Tıp Kurumu’ndan alınan rapor, 1 Haziran 2022 tarihli Adli Tıp 6’ncı İhtisas Dairesi Raporu, Diyarbakır Çocuk İzlem Merkezi’nde alınan raporlar ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında faillerin çocuğa karşı eylemlerinin sabit olduğu ve faillerin sübut bulan eylemlerine uyan “nitelikli cinsel istismar” ve “kişi hürriyetinden yoksun kılma” suçlarından cezalandırılmalarına karar verilmesi kanaatinde olduğu belirtildi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.