Diyarbakır Marksizm Günleri: Uyanık bir nesil yetiştiremedik.
Diyarbakır’da Marksist Okul’un düzenlediği “Marksizm Günleri” etkinlikleri Mordem Sanat’ta başladı. Dün başlayan ve 2 gün da sürecek etkinliğe tarihçi, yazar ve dilbilimciler katıldı. Etkinliğin ilk gününde “Kuzey Kurdistan’da asimilasyon ve entegrasyon diğer parçalara oranla neden daha ağır yaşanıyor?”, “Tarihte Kurdistan ve Sosyolojisi” ve “21’inci Yüzyılda Kürtler için fırsatlar, riskler ve ulusal birlik” konuları kapsamında 3 oturum yapıldı.
Moderatörlüğünü Şerefxan Ciziri’nin yaptığı “Kuzey Kurdistan’da asimilasyon ve entegrasyon diğer parçalara oranla neden daha ağır yaşanıyor?” başlıklı oturuma akademisyen Dilawer Zeraq ve Dilbilimci Yazar Samî Hezil konuşmacı olarak katıldı.
ASİMİLASYON SESİZ BİR ÖLÜMDÜR
Hezil, “Asimilayson çok can yakıcı bir konu. Asimilasyon sesiz bir ölümdür ve uzun bir sürede kendini gerçekleştirir. Biz Kürtler içinde bu böyle, asimilasyon bizim bir gerçekliğimiz. Birinci Dünya Savaşından sonra sınırları çizen ülkeler kendi bünyelerinde toplum yaratmak için asimilasyon politikalarını yürüttüler. Bundan sonra toplumun gündemine girdi. 21’inci yüz yıldan önce Kürtler için asimilasyon politikası yoktu. Devletler kurulduktan sonra tek dil, tekçilik politikası inşa edildi. Şark Islahat’la Kürtler için asimilasyon politikaları uygulanmış oldu” diye konuştu. Hezil, tüm yok etme politikalarına rağmen Kürt dilinin ayakta kaldığının altını çizdi.
Sonrasında söz alan akademisyen Zeraq “Post kolonyalizm söylemi kandırmacadır diyebiliriz. Asimilasyonun birinci amacı kendi gibi yapmak, kendine dönüştürmektir. Asimilasyona uğrayan kişi kendi cevherinden uzaklaşıyor. O süreçte de kendinden uzaklaşıp kimliksizleşiyor” dedi.
‘KÜRTLER BİR OLMALI’
Moderatörlüğünü Barış Işık’ın yaptığı “Tarihte Kurdistan ve Sosyolojisi” başlıklı oturuma ise Tarihçi-Yazar İhsan Colemergî, Araştırmacı Özcan Kırbıyık ve Tarihçi-Yazar Mehmet Baran Aydın konuşmacı olarak katıldı. Bu oturumda konuşan Colemergî, Kürtlerin yaşadıkları coğrafyalarda devlet yetkilileri tarafından yaşadıkları baskıları anlattı. Colemergî, “Tüm baskılara rağmen Kürtlerin direnişi de sürüyor. Umudum odur ki Kürtler ulusal birliğini sağlarsa bu baskılar da bitecektir. Tüm ezilen halklar birleşmeli ve başarıya gitmeliler” dedi.
‘KÜRTLER SÜREKLİ BİR MAĞDURİYETE MARUZ KALIYOR’
MA’da yer alan habere göre, Araştırmacı Özcan Kırbıyık da “Ezen ve ezilen ulusların arasında sosyalist materyalist tarih açısından arızalı bir durum olduğunu düşünüyorum. Hep bir şeyler oluyor ve Kürtler sürekli bir mağduriyete maruz kalıyor. Kürtler arasındaki iç dinamikleri ıskalıyoruz. Sürekli dışsal nedenlerle açıklamaya çalışıldığını gördüm. Tarihte var olmamış bir ulusun sosyalist bir perspektiften tarihi yazılmasını arızalı buluyorum. KDP, YNK ortaya çıktıklarında sosyalist nasyonalist olarak çıktılar. Sonrasında ise dünyanın değişimiyle beraber bu bambaşka bir yere geldi. Halkların kendi kaderini tayin etme hakkının Kürtler için geçersiz olduğunu gördük. Türkiye'deki komünist hareketler müesses nizam ile karşı karşıya gelmemiştir. Bugünde Kemalizm ile komünizmi bir araya getirmek istiyorlar” ifadelerini kullandı.
Tarihçi-Yazar Mehmet Baran Aydın, Kürt ve Kürdistan sözcüklerinin tarihçesini anlattı.
‘KÜRDİSTAN’IN STATÜSÜNE İZİN VERİLMİYOR’
Son olarak yapılan “21’inci Yüzyılda Kürtler için fırsatlar, riskler ve ulusal birlik” başlıklı oturumun moderatörlüğü ise Edip Polat yaptı.
İlk olarak söz alan KKP Sözcüsü Nurettin Maçin, “Bu bölgede tarihten bu yana her zaman savaş ve işgal bir arada olmuş. Bu coğrafya emperyalistler ve işgalciler için önemli olmuştur. Kürdistan uluslararası güçler ve egemen Ortadoğu ülkeleri arasında paylaşıldığı için statü sahibi olunması istenmiyor” dedi.
‘UYANIK VE DİKKATLİ BİR NESİL YETİŞTİREMEDİK’
Devamında söz alan Partiya Zehmetkeşan Merkez Komite Üyesi Segvan Ertisi, “Avrupai devletler egemen olarak burada savaşıp Kürtlerin direnişleri ile karşılaşınca savurgan bir şekilde dört egemen ulus devlet arasında Kürtleri paylaştı. Araplar ve Farslar bu toprakların sahibi değildir. Araplar esasen Yemen ve etrafıdır. Kürdistan'da hiçbir devlet doğal ve meşru değildir. Bu güce dayanan dört ulus devlet eğer arkalarındaki güçten sadece bir saat mahrum kalsa bir saniye bile yaşayamaz. Zira tarihsel olarak Irak Kürdistanı aklınıza gelebilecek her türlü katliamı ve işkenceyi yaşamıştır. Iraktaki Şii-Arap zihniyeti ile ortak yaşam kurmak çok zor bir ütopyadır. Kadınlarımızı çocuklarımızı alıp pazarda satan IŞİD zihniyeti de bu Arap zihniyetinin ürünüdür. Fakat bizde uyanık ve dikkatli bir nesil yetiştiremedik. Marks’ı anlatamadık” ifadelerini kullandı.
Son olarak konuşan KKP Başur Konsey üyesi Hiwa Muhammed, “Savaşta mücadelede amaç olmalı, amaç olmazsa başarı olmaz. Devlet olabilmek için birçok alanda çalışmalar yapılmalı” dedi.
Etkinlik oturumlar üzerine yapılan soru cevap ile son buldu. (Haber Merkezi)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.