Davutoğlu, AK Parti ve HDP siyasetine yüklendi

Davutoğlu, AK Parti ve HDP siyasetine yüklendi
DİTAM tarafından hazırlanan “Tigris Dialogları” toplantısına katılan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, AK Parti ve HDP'yi "kimlik siyaseti"...

DİTAM tarafından hazırlanan “Tigris Dialogları” toplantısına katılan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, AK Parti ve HDP'yi "kimlik siyaseti" yapmakla eleştirdi. Partilerinin "kapsayıcı" olduğunu savunan Davutoğlu,  “AKP ile aramızda radikal bir ayrım var” dedi

DİYARBAKIR  YENİGÜN - Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM), tarafından düzenlenen “Tigris Dialogları” toplantısı Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun katılımıyla Zoom üzerinden gerçekleşti. “Yeni Dönemde Türkiye Siyasetinde Muhalefet ve Gelecek Partisi’nin Tutumu” başlıklı online toplantıya, başta Diyarbakır olmak üzere bölge illerinden bir çok sivil toplum kuruluşunun temsilcileri katıldı.

Açılış konuşmasını yapan Davutoğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:

“Türkiye’de sistemik bir deprem yaşanıyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle sarsılan devlet yapısı iyice çözülüyor. Ve Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, siyaseti de çözüyor, siyasetin doğasını bozuyor. Ya bu sistemik depremin için var olan enkazın altında kalacağız yâda hep beraber bu enkazdan çıkmanın yolunu bulacağız.

*2013 yılında Türkiye’de bir kırılma noktası yaşandı. 2013 yılı Türkiye’de sorunların çözülmesi noktasında özgüvenimizin de yüksek olduğu yıldı. Çözüm süreci öyle bir dönemde yaşandı. Ve Türkiye Kürt sorunu da dâhil olmak üzere belirli bir çizgiyi arkasında bırakmış, çözüm süreciyle kendi içinde problemleri aşabilecek bir ülke haline gelmişti. Ancak aynı yıl ülkenin otoriterleşme tohumları da ekildi. Nasıl oldu? Bir taraftan çözüm sürecinden iki ay sonra Gezi olayları ve yeni kırılmalar yaşandı. Arkasında Mısır’da darbe oldu. Arap baharının rüzgârının otoriterleşmeye doğru meyil etmesi, İŞİD’in Irak ve Suriye sahasına girerek Arap Baharı’ndaki demokratik dalgayı terörize etmesi ve bu atmosferin, Suriye ve Irak Kürtlerinin de içinde olmak üzere bizim doğuyu da içine alacak şekilde algıyı tümüyle dönüştürmesi, Suriye’de kimyasal silah kullanımı, bölgede otoriter rejimlerin geri dönme ihtimalini arttırdı ve demokratik dalgayı çökertti.

Çöküşte olan bir parti

*Aynı zamanda 17-23 Aralıkla birlikte Türkiye’de FETÖ denilen 15 Temmuz darbesine bizi götürecek hareketlilikler yaşandı. Bu bir kırılma anıydı. Şimdi de bir kırılma anının içindeyiz. 2015 Temmuz’uyla birlikte Türkiye artık dünyaya açık, kimlik siyasetini aşmış, toparlayıcı ve demokratik dalgayla büyüyen bir ülke olmaktan çıktı ve tam tersi anti demokratik bir trendin içine yuvarlandı. Ülke şuanda hem kendi içinde hem de dünyayla olan ilişkiler bağlamında birçok problemi var. Bütün siyasi damarlar bunalım içinde. Bazıları bunu sadece AKP ve muhafazakârlık üzerinden bir bunalım olarak görüyor. Evet o da var. Hem de derin bir bunalım. Gördüğünüz gibi Şehir Üniversitesi üzerinden aslında herkesin mutabık kaldığı nitelikli bir kurumu, siyasi otorite isteyerek ve kasıtla neredeyse işkence ederek kapattı. Şimdi de bu sistemik deprem içinde güç yozlaşması yaşayan ve çöküşteki bir partinin ülkeyi yönetiyor olması büyük şansızlıktır. Her türlü ulaşıma kapalı çağdışı yaklaşımlar söz konusu. Bazen Bahçeli üzerinden, bazen Perinçek üzerinden bazen görünmeyen aktörler üzerinden işbirliği içerisinde olan bir iktidar formasyonu var şuanda.

“AKP ile aramızda radikal bir ayrım var”

*Türkiye’de siyasetin öznesi bugün Tayyip Erdoğan olarak görülüyorsa demokrasinin gelişme şansı yoktur. Kendini devletin bekası olarak gören bir grup tarafından ülke yönetiliyorsa bunun anlaşılabilir bir tarafı yoktur. O zaman siyasetin öznesinde iki şey ortaya çıkıyor. Bir, kapsayıcılık. İki, dışlayıcılık. Biz Gelecek Partisi olarak iddialı bir şey söyleyeceğim Cumhuriyetin en kapsayıcı partisiyiz. Kurucu kadromuza baktığınızda bunu görebilirsiniz. Şöyle söyleniyor, Davutoğlu’nun kurduğu parti AKP’nin devamı mahiyetinde. Hayır, AKP ile aramızda radikal bir ayrım var ve Tayyip Erdoğan ile aramızda bu ayrım olduğu için Erdoğan üstümüze üstümüze geliyor çünkü kendi tabanındaki radikal dönüşümün öncüsüyüz biz.

HDP siyaseti hakkında  

*7 Haziran’da HDP’nin yaşadığı tecrübeyi ben çok önemsemiştim. O sürece giderken başbakandım, açık söyleyeyim HDP’nin siyasi bir yapı olarak güç kazanması için çözüm sürecinde hatırlarsanız son ivmeyi de o zaman attım. Ama HDP eğer gerçekten kimlik siyasetini aşıp, bütün kesimlere açık özgürlükçü hareket niteliğini koruyabilseydi, Türk siyaseti çok şey kazanacaktı. Ve Kürt sorunu çok daha kolay konuşulacaktı. Bunu Selahattin Demirtaş’la yüz yüze çok konuştuk. Ama başka bir yol tercih ettiler. Bunu AKP için de söylüyorum. Yani içinde geldiğim İslami camia için de söylüyorum. Dar kimlik siyasetine sıkışmış olmasalardı Türkiye’nin önünü açabilirlerdi. Ama gittikçe bırakın İslami kesimi, Karadeniz’de de bir iki ilin İslamcılık tecrübesine dayanıldı. Darala darala bir aileye kadar dayanan ve sembolik bir kimlik siyasetine dönüşen bir parti oldu AKP. Ve benim o partide bir şey yapabilmem mümkün değildi. 3-4 sene sabrettim baktım ki AKP’nin dönüşmesi mümkün değil. Bütün o muhafazakâr, özgürlükçü hareket tek tek otoriter bir klan İslamcılığına teslim oldu. Ve tercihleri de düşük profilli bir başbakan ile bunun devamı sağlamaktı. Şimdi Gelecek Partisi olarak biz değer siyasetini öne çıkartacağız.”

Davutoğlu’nun açılış konuşmasının ardından toplantı, basına kapalı devam etti. (MA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.