Ahmet BARAN
Güneş şöyle devam ediyor: “Biz bunu 'LD50’ diye ifade ediyoruz. Öldürücü dozun yarısı, bu da kullanılan ilaçların gramajını, yani insan ve hayvan sağlığına, canlılara olan etkisini gösteriyor. Bu doz, böcekler için öldürücü olduğu halde insanlar için öldürücü bir etkisi yoktur. Bu dozlar uygulandığında cüsselerinin ufak olmasından dolayı böcekler ölüyor. İnsanlarla temas ettiğinde insanlar ölmüyor.
Peki, ne oluyor?
İnsanların bünyesinde özellikle karaciğerde, yağ dokusunda, bunlar depo ediliyor. Depo edilmek suretiyle ileriki dönemlerde kanser hastalıklarına kadar uzanan bir zarar durumu söz konusudur. Aynı zamanda insanlara bu bitki koruma ürünü ile temas ettiklerinde alerjiler, gözlerde yaşarmalar, nefes darlıkları meydana geliyor.
“Ekonomik zarar eşiğine ulaşmadan zirai ilaçları kullanmamak gerekiyor” diye uyaran Ziraat Yüksek Mühendisi Ahmet Güneş, “Bitki koruma ürünleri zehirdir. Elbette ki gerek insanlar için, gerekse de diğer canlılar için zararlıdır. Önemli olan tarımsal uygulamalar da 'ekonomik zarar eşiği’ gibi bir ifade var. Ekonomik zarar eşiğine ulaşmadan bu ürünleri kullanmamak lazımdır. Bu ürünleri uygun dozlarda kullanmak, uygun zamanlarda kullanmak lazımdır. Bitkilerde uygularken ise son ilaçlama ile hasat arasındaki döneme dikkat etmek gerekir. Yani bir bitki koruma ürünü kullanıldığında bitkinin üzerinde bir kalıcı süresi vardır. Bu kalıcı süresi ile tüketiciye ulaşmadan önceki sürenin ayarlanması lazımdır. Buna ürünlerin 'prospektüslerinde’ yazar. İlaçlama ile hasat arasındaki süre denir. Bu süreye dikkat etmek lazımdır." dedi.
Peki, kim dikkat ediyor ya da bunu düzenli bir şekilde denetleyen bir mekanizma var mıdır?
Maalesef bu kadar hızla üretilen ve piyasaya sürülen ürünleri çok düzenli şekilde denetleyebilecek bir mekanizma olduğundan söz edemiyoruz. Sadece uzmanının uyarısıyla anladığım kadarıyla yaşadığımız durum şu:
Bir ürünün ilaçlama ile hasat arasındaki süre 15 gün ise hasadı 10 gün önce uygulama yapılırsa adına “bitki koruma ürünleri” denilen maddeler; bitkiler üzerinde kalıntı bırakıyor ve bunu insanlar tükettiklerinde veya dokuma fabrikalarına gittiklerinde, pamuklar tüketildiğinde, onlar ipliğinin yapısına geçer. İnsanların bedeniyle temas eder. Özellikle yaş sebze ve meyvelerde direkt olarak tüketilen ürünler de bunları kullandığımız zaman direk olarak mideye almış oluruz. Midede bunlar birikir. Neticede bunlar zehir öldürücü maddedir. Belki bize öldürmüyor ama biz vücudumuzda birikerek ileriki dönemde değişik hastalıklara değişik rahatsızlıklara neden olabiliyor.
Devam Edecek