Bu vakitler, aynı zamanda kentteki birçok ova ve düzlüğün rengarenk birer çiçek tarlasına evrildiği vakitlerden. Kadınlar, her yıl Nisan ayının sonunda başlayarak Haziran ayının ortalarına kadar yüksek dağlara ve sulak alanlardaki bu yemyeşil alanlara giderek endemik pancarları topluyor. Sabah saatlerinde başlayan bu mesai, gün batımına kadar sürüyor. Haftalar boyunca pancar toplama serüveninin sürdüren kadınlar, hem yoruluyor hem de akrabaları veya komşularıyla beraber gruplar halinde gelerek bu zorlu uğraşı, keyifli hale getirmeye çalışıyor.
KADINLAR, DAĞLARDA VE RENGARENK DÜZLÜKLERDE PANCAR TOPLUYOR
Tutacağı peynirde kullanılacak kadar pancar toplamaya gelenler kadar geçimlerini sağlamak için gelen kadınlar da var. Birçok pancar çeşidini toplayan kadınların verdiği emek, bununla da bitmiyor. Kadınlar, burada topladıkları pancarları ayırarak doğruyor sonra peynire ekliyor. Ardından süzdükleri peynir, küpler halinde bölünüyor, tuzlanıyor ve birkaç ay bekletilmek üzere toprak altına gömülüyor.
Dağlara ve ovaları ziyaret eden kadınlar sadece bunları değil Spîtang ve Kuresork gibi yöresel yemeklerden olan Keledoş ve Ayranaşı’nda kullanılan pancarları da topluyor. Yine Mantar ve Rêvas gibi bitkiler de bu dönemin arananları.
Kadınların pancar toplamak için sık sık tercih ettiği yerlerden biri de Keşiş Gölü, bir başka deyimiyle Turnagöl. Gürpınar İlçesi sınırlarında yer alan ve Urartular’dan kalan bu antik baraj gölü , rengarenk bitki örtüsü ve zengin çeşitliliğiyle sadece pancar toplamak isteyen kadınların değil, fotoğrafçıların, doğaseverlerin de sık sık uğradığı yerlerden. Hatta zaman zaman kamp veya piknik yapmaya gelenler de oluyor. Nitekim iklim krizinden dolayı kapasitesinin yarısı kadar su kaybı yaşayan gölde sayısız kuş türü de bulunuyor. Kuşlar ve ördekler, rengarenk çiçeklerin ortaya çıkardığı görsel şöleni, hiç dinmeyen sesleri ile tamamlıyor.
MALİYETLER ARTINCA PANCAR TOPLAMAYA GELEN KADINLARIN SAYISI DA ARTTI
Urartu Kralı II. Rusa tarafından yapılan doğa harikası olan Keşiş Gölü’nde kadınlar endemik pancarlar toplamaya başladı.
Maziye Cangüleç, peynirde kullanılan otların yanı sıra yöresel yemeklerde kullandıkları otları da topladıklarını söyledi. “Buraya geldik. Hem piknik yapıyoruz hem de kış için pancar toplayıp kurutuyoruz. Keledoş, Ayranaşı gibi yöresel yemeklere ekliyoruz. Spîtang, Gûhbizin, Mendê ve Rêvas (Uçkun) topluyoruz. Otlu peynir için de Sîrim (Sîrmo-Sîrik) topluyoruz. Yine mantar topluyoruz."
Cangüleç, peynir için yıllardan sonra yeniden gelmeye başladıklarını kaydediyor. Bunun nedeni ise maliyet artışların, bu pancarların fiyatına da yansıması. Peynirin kilo fiyatı 200 TL’ye dayanmışken, peynir yapımında kullanılan Sîrik destesi ise 30 TL’yi aşmış durumda.
BU ZORLU UĞRAŞ İKİ AY BOYUNCA SÜRÜYOR
Hal böyle olunca bu pancarları pazardan almakta zorlanan kadınlar kadar kendi ihtiyacı dışında satmak üzere toplamaya gelen kadınlar da oluyor. Bu kadınlardan biri de Nursel Boya. “Bazen satıp evin ihtiyaçlarını karşılıyoruz, iyidir yani. Götürüp kestikten sonra kurutuyoruz ve satıyoruz. Böylece eve bakıyor ve çocuklarımızı okutuyoruz. Böyle de olmazsa köylerde geçinmek zor olur. Bir destesini 25 TL’ye satıyoruz. Peynirin kilosunu da 150 TL’ye veriyoruz. Yani iyi yaparsan kârı oldukça fazla. Oldukça zahmetli ama. Pancar toplamak için evimizi bırakıp geliyoruz. Mecburuz. Böyle olmazsa geçim de zor olur. Bunu yapmak için çocuklarımızı, evimizi bırakıp iki ay boyunca doğaya çıkıyoruz” sözlerini kullanan Boya, Peynir için kullandıkları Sîrik’ın yanı sıra Kuresork, Spîpincar, Alû gibi pancarları da topladıklarını söylüyor.
Boya, “Pancarları toplayıp götürdükten sonra ayırıp doğruyoruz. Bir hafta dinlendirdikten sonra peynirin içine atıyoruz” ifadesine yer veriyor ve oldukça zorlandıkları bu uğraşı keyifli hale getirmek için bir dizi yönteme başvuruyor. Gruplar halinde gelerek piknik yapmak, ezgiler söyleyerek bunu eğlenceli hale getirmek bunlardan birkaçı.
PEYNİR DIŞINDA YÖRESEL YEMEKLERDE KULLANILAN PANCARLAR DA TOPLANIYOR
“Eski zamanlar aklıma geldiğinde içim acıyor. Kokusu şu an o kadar güzel geliyor ki…Hatta aç susuz kalayım diyorum ama sadece burada , bu havayı soluyayım yeter. “
Bu ifadeler ise pancar toplamaya gelen bir başka kadın olan İpek Cangüleç’e ait. Cangüleç, uzun yıllar önce göç ettiği İstanbul’dan doğup büyüdüğü memleketine döndükten sonra daha önce yaylak olarak kullandıkları Keşişgöl Yaylası’na gelmiş.
Pancar toplayan Cangüleç, bir taraftan da anılarının izini sürüyor.
Şöyle devam ediyor:
“Bugün yerimize yurdumuza gelerek pancar topluyoruz. Ama unutmuşuz, pancarları seçemiyoruz. Bu yaylalarda doğup büyüdük. Pancar topluyorduk. Koyun sağar, peynir tutardık. Yaylaya gelmek, atalarımızın yurdunu görmek istedik. Buraları görmek, pancar toplamak istedik ama pancarı da ayıramıyoruz yaşlılıktan. Topladığımız Spîtang’ı kurutup kışın Keledoş yapıyoruz. Sîrim ve Hêliz götürüyoruz. Bu pancarlardan hangisi denk geldiyse topluyoruz.”