Türkiye'de kitap okuma oranlarında çok ciddi düşüşler yaşanırken, kitap okumanın yerini televizyon ile sosyal medya alıyor. Kitap okuma oranlarındaki düşüşün başlıca sebebinin sosyal medya olduğuna dikkat çeken edebiyatçı ve editör Ulaş Güldiken, Diyarbakır’da ise kitap okumanın, Türkiye ortalamasının üzerinde olduğunu söyledi. Kitap okuma oranlarının azaldığını söyleyen kitapevi işletmecisi Mehmet Nur Kan ise, okuma oranının son dönemlerde yaşanan ekonomik sıkıntılar ile ilgili olduğuna da dikkat çekti
Remziye Çelik/Yenigün Özel
DİYARBAKIR YENİGÜN - Dünyada gelişen teknoloji ve yaygınlaşan sosyal medya platformları kitaba olan ilgiyi azaltıyor. Anlık bilgi siteleri, çevrimiçi mecralar özellikle gençler arasında popüler hale gelirken, geleneksel okuyuculuk ise zamana karşı büyük çaba sarf ediyor. Kitap okuma kültürü teknolojiye karşı büyük bir mücadele verirken, Türkiye’de okuma oranlarının her geçen gün azaldığını gösteren çalışmalar yapılıyor. Çalışmalar okuma oranlarının vahim durumda olduğunu gözler önüne sererken, bunun ana nedeni de sosyal medyanın yaygın olarak kullanılması olarak gösteriliyor. Yapılan araştırmalara göre Türkiye'de televizyon ve internete saatlerce vakit ayrılırken, kitap okumaya kişi başı ayrılan süre ise günde yalnızca bir dakika. Türkiye, dünyada yüzde 0,1'lik kitap okuma oranıyla 86'ncı sırada yer alırken, Japonya’da kişi başına 25, Fransa’da 7 kitap düşüyor. Türkiye’de de 12 bin kişiye bir kitap düşüyor. Gazetemize konuşan Kitapevi işletmecileri, kitap okuma oranlarının bölgesel olarak ele alındığında Diyarbakır’daki oranın birçok ilin üstünde olduğuna dikkat çekiyor.
“Diyarbakır’da kitap okuma oranı, ortalamanın üzerinde”
6 yıldır hem editörlük hem de kitapevi çalışanı olarak kitap sektörünün içinde olan Ulaş Güldiken, Diyarbakır’da kitap okumanın, Türkiye ortalamasının üzerinde olduğunu söyledi. Güldiken; “Hem kendi gözlemimiz hem de diğer şehirlerde düzenlenen fuarlardaki gözlemimiz, kitapçılardaki hareketlilik ve aynı zamanda yayıncıların bizi burada ziyaret ettiklerinde belirttiği görüşlerden yola çıkarak Diyarbakır’ı okuma oranı olarak Türkiye ortalamasının biraz üzerinde olduğunu gösteriyor. Karşılaştırmalardan bir tanesi de şu; ülkenin herhangi bir şehrinde 3-4 katlı bir kitapevi görünür. ‘ah ne güzel’ denilir ama içeriye girildiğinde kültür kitaplarının çok az olduğu söylenilir. İlk oranda sınav kitapları, kırtasiye, vs. o bakımdan Diyarbakır’da kitapçıları, buradaki hareketliliği, bizim stoklarımızın hareketliliklerini gördüklerinde Diyarbakır’daki kitap okuma oranının varsa o ortalamanın üzerinde olduğu kanaatindeyim. Ağırlıkta genç okurlar; üniversiteli 35- 40 yaşına kadar olan bir kategori. İstikrarlı okur ise onun yaşı yoktur. 40’ında da 50’sinde de olsa geliyor. Ama ağırlıkta bir yaş skalısı oluşturursak genel olarak bu yaş Aralığı 17- 40’tır” dedi.
“Gerçek okur kitabı hissetmek ister”
Düzenli kitap okuyucusunun gelişen teknoloji ve ‘sanal kitap’lara rağmen gelenek okuyuculuktan vazgeçmediğini belirten Güldiken; “ Henüz büyük okur kitlesi ‘eski alışanlıklarla’ kitap okumaya devam ediyor. Yani kitabı, basılı kitap olarak okuyor. Ona dokunmak istiyor; hatta onu koklamak, hissetmek istiyor. Sosyal medyada çok şey okunuyor. Bir sosyal medya okuru, haber olabilir, karikatür olabilir bir fotoğraf altına yapılmış bir yorum dahi olabilir bu okuduğu şeyleri toplasa çok şahane bir kitap okuru çıkar ortaya. Ama gün içinde okuduğu satırların, cümlelerin toplamının karşılığında kitap okusa çok daha iyi bir kitap okuru olur. O yüzden ben sosyal medyada ne okunduğunu sormak istiyorum? Sanal ortamda ek kitap vs deseniz okur kitlesinin çok az bir kısmı işin akademik makaleler okuyanlar hariç büyük ve geniş okuyucu kitleleri halan geleneksel olan okuyucudur. Sosyal medya iyi kitap okurun önünde bir engel olarak görmüyorum” diye ifade etti.
“Sosyal medya okuma alışkanlığının üstünde”
Sosyal medya alışkanlığının gençlerin kitap okuma alışkanlığını değiştirdiğini ifade eden Ulaş Güldiken, herhangi birinin yokluğunun diğerinin yerini dolduracağının da altını çizdi; “12 yaşındaki yeğenim iyi bir okuyucudur. Ama maalesef sadece bu yetmez. Çünkü gençlerin alışkanlıklarını değiştiren birçok çok etken mevcut. Televizyon, sosyal medya, oyun platformları gibi gibi örnekler çoğaltılabilir. Televizyon, oyun siteleri, internet ve soysal medya platformları elbette ki kitap okuma alışkanlığının üzerinde etkileyici. İnternet ortamı, gençlerin alışkanlıklarını değiştiriyor. Bizler de onların alışkanlıklarını değiştirmeye çalışıyoruz. Televizyonun olması varlık yokluk meselesi değil; çoğu evde televizyon olmamasına rağmen çocuklar her şeyden haberdarlar zaten. Televizyon dediğimiz şeyde dönüp dolaşan dünya olmasa ne olacak? Çocuğu ondan alıkoyduğumuzda bir şey kaybetmiyoruz. Onu fark etmemiz lazım. Keza telefon da aynı şekilde.”
“KDV gelmeden birçok yayınevi kitaplara zam yapmıştı!”
KDV mevzusunun kitap fiyatları için bir şey değiştirmediğini söyleyen Güldiken birçok yayınevinin öncesinden etiket fiyatlarında yüzde 30 oranında bir zam yaptığını belirtti. Güldiken; “KDV konusu muğlâk bir konu. Buradaki amaç genel olarak fiyatlarda bir indirim yapıp okuru daha çok kitaba mı yönlendirmek? Yoksa doların yükselmesi, kâğıt fiyatlarının yükselmesinden sonra yayıncı üzerinde bir rahatlama yaratmak mıydı? O biraz muğlâk. Neden? Yayıncı isterse bu işi yine speküle edebilir. Mesela kitap fiyatı 12 lira mı, KDV yüzde 8 oranında azalacak. Ama öncesinde bu mevzunun hal olunacağını bilenler kitaplarına zam yaptılar. Onlarca yayınevi çok öncesinden kitaplarını yüzde 30 oranında arttırdı. Siz kitap fiyatlarını yükseltiyorsunuz devlet yüzde 8’lik KDV’den muaf tutarak yayıncı üzerinde biraz rahatlama yaratmak istiyor. Ama öncesinde yüzde 20 oranında yine nemalanan bir yayıncı anlayışı var. Bazı kitaplar vardı ki 40 lira dan 70 liraya çıktı. Kitap zaten piyasada var. Yeni kâğıtla basılmadı. Yeni dolar kuruna vs. bağlı değildi. Yüzde 30 oranında artıyor sonra yüzde 8 devlet KDV almadığı için indirim yapıyor. Okuru için bir şey değişmedi. Okur kasaya gelip fiyat soruyor. Fiyatı çok diyelim ‘Aa çok değil mi? KDV indi’ KDV indi ama yayıncı bunun etiket fiyatını KDV inmeden arttırdı zaten. Öyle bir şey yapalım ki KDV alınmasın ama yayıncı da yüzde 8 KDV’nin indiğini bilerek yeni bir etiket fiyatın uygulamasına gitsin. Kitap 12 lira ise 11 lira yapsın. Ama kâğıt şu bu fiyatlarını arttırmadan olabilir. Bu iş böyle çözülmeli. Yoksa kurnazlık yapan öncesinden zam yapar zaten. Genel olarak doğru politika uygulanırsa, yayıncılar da okuru düşünerek bir fiyat belirlerse tabi ki yüzde 8 yayıncı için önemli bir rakam. Ama bundan okurun da faydalanması gerekiyor” dedi.
Son olarak Diyarbakır’da kitapçılık işi ile uğraşmanın zevkli bir iş olduğunu belirten Güldiken sözlerini şöyle tamamladı;
“Diyarbakır’da kitapçılık yapmanın da kitap okumanın da zevkli bir iş olduğunu düşünüyorum. Kitap okuma oranının da ortalamanın üzerinde olduğunu düşünüyorum.”
“4-5 aydır kitaptaki düşüşler arttı”
Kitap okuma oranlarının azaldığını söyleyen Mehmet Nur Kan adlı Kitapevi işletmecisi okuma oranının son dönemlerde yaşanan ekonomik sıkıntılar ile ilgili olduğunu söylüyor. Mehmet Nur; “Kitap oranı gitgide düşüyor. Bu genelde ceple alakalı bir şey. İnsanlar okumak istiyor ama parasal sıkıntılar buna izin vermiyor. Normalde kitap okuma oranının artması gerekirken bu oran maalesef düşüyor. Özellikle son 4-5 aydır kitaptaki düşüşler arttı. Diyarbakır’da öğrencinin aldığı harçlık günlük 5-10 lira zaten. Bir kitap ortalama 30 lira. Nasıl kitap alsın? Sosyal medya çok az etkiliyor okuma oranlarını. Bir insanın temeli olduğu zaman kitap okuma alışkanlığını hiçbir şey etkileyemez. Çocukluğundan itibaren ailede kitap okuma alışkanlığı edinirse yani kitap okunan bir çevrede bulunursa, ileriki zamanlarda da hiçbir şey onu engelleyemez. Temel olmadığı zaman zaten sosyal medya da başka faktörler de onun kitap okumasını etkiler. Bize gelen okuma yaş grupları 17 ile 40 arasında. KDV sıfırlanması kitap satışlarını çok fazla etkilemedi. Yüzde 25 indirim yapıyorsak yüzde 20 yapmaya başladık. Kitaplar zaten çok pahalı. Yüzde 8’lik gibi bir oran da fazla değildir. Keşke biraz daha uyguna gelse de insanlar daha fazla kitap okusa. Kitap okumak öyle bir şey ki; zengin kesim zaten kitap okunmak için zaman bulamıyor. Orta kesim çalışmaktan vakit bulamıyor. Biraz daha düşük gelirli parası olmayan kesim de okumak istiyor ancak parası olmadığı için okuyamıyor. Öyle bir döngü ki denge sağlanamıyor.”
“Kitap seçerken yayınevine dikkat edilmeli”
Kitap seçimlerinde öncelikli olarak yayınevine dikkat ettiğini vurgulayan lise öğrencisi Şevval isimli genç, yayınevinin okuma üzerinde etkin olduğunu söyledi; “”Uzun süredir düzenli olarak kitap okuyorum. Kitap seçimimde yayınevine çok dikkat ediyorum. Daha önceleri bir yayınevinden kitap almıştım. Ancak noktalama işaretlerinde çok hata vardı. Buna dikkat etmeden aldığım için bir sonraki kitapları alırken daha dikkatli davranıyorum. Herkese de bunu tavsiye ederim. Gerçekten iyi bir yayınevi kitap okumayı da etkiler. Kitap fiyatlarındaki artış nedeniyle sürekli kitap alamıyorum. Öğrenci olduğumuz için de bu konuda zorlanıyoruz.”
“Okuma alışkanlığı edindiren arkadaşlıklar edinin”
Daha önce kitap okuma alışkanlığının olmadığını söyleyen lise öğrencisi Gül, bu alışkanlığını arkadaşı sayesinde kazandığını söyledi; “Kitap okuma alışkanlığım yoktu. Arkadaşım sürekli kitap okurdu ve bana da tavsiye ederdi. Onun etkisinde kaldım. Arkadaşım vasıtası ile kitap okuma alışkanlığı edindim. Onun etkisi daha çok oldu. Ve genellikle onun tavsiye ettiği kitapları okuyorum. Sizlere kitap okuma alışkanlığı edindiren arkadaşlıklar edinin” dedi.