Munzur ve Pülümür nehirlerindeki kirlilik neden arttı? Uzmanlara göre kentteki altyapının eksikliği ve insanların bilinçsiz kullanımı kirletici etkenlerin başında geliyor. Pülümür Belediye Başkanı Müslüm Tosun, özellikle kış aylarında ahırlar suya yakın olduğu için nehirlere gübre sızıntısı olduğunu ve bunun da sularda kirlenme yarattığını ifade etti. Tosun, nehirlerin kirlenmesine karşı alınan tedbirlerin ve uygulanan yöntemlerin yetersiz olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “Pülümür ilçemizin dört mahallesi var. Her mahallede de kanalizasyon atıkları için birer tane foseptik mevcut. Tam önlem alınıyor diyebilir miyiz? Hayır. Ama direkt olarak suya verilmemesinden çok daha değerli. Belli aralıklarla atığı çekiyoruz ve bir dinlendirmeden sonra suya veriyoruz. Kısmi olarak çözümümüz böyle. Ayrıca daha iyi bir yöntem olarak paket arıtmayla ilgili de bir proje yaptık. Fakat projenin yer tahsisini uzun dönemdir bekliyoruz. Yer tahsis süreci bitmediği için bu ciddi projeyi hayata geçiremiyoruz. O geçerse önemli bir sorunu çözmüş olacağız. İlçemiz için özellikle Hasangazi, Kırklar, Hacılı bölgesinin olduğu yerlerde hayvan gübrelerinin suya katıldığıyla ilgili sürekli şikayetler var. Mümkün olduğunca hassas davranmaya çalışıyoruz ama yeterli değil elbette.”
‘KİRLİLİĞİ ÖNLEYECEK ARITMA TESİSİNİ TAMAMLADIK’
Gazete Duvar’ın aktardığı haberde, Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, ilçedeki atık su problemini çözmek için uzun zamandır çalıştıklarını ve atık su arıtma tesisini büyük oranda tamamladıklarını belirterek ilçenin durumuna ilişkin şu bilgileri verdi: “İlçemizde önceki süreçlerde kanalizasyon bile yoktu, foseptik çukurlar vardı ve birçok yerde de suya karışım vardı. 2019 yılından itibaren atık su arıtma tesisleri çalışması başlattık. Nihayet bu yıl bitti. Geçici bir süre için yüzde 70 kapasiteyle çalışmaya başladı. İlçe merkezindeki bütün kanalizasyonlar önce atık su arıtma tesisine, sonra temizlenip Munzur’a aktarılıyor. Fakat belediyemizle ilişkili olmayan belediye sınırları dışında başta Gözeler'den başlamak üzere Ziyaret, Koyungölü, Ada ve Yeşilyazı köylerinde maalesef foseptik çukurları devam ediyor. Arıtma tesisimiz tam olarak faaliyete geçince gerekli yazışmaları yapacak, belediyeyle alakalı olmayan bölgelerin günlük düzenli arıtma tesisimize taşınmasını ya da buralarda da benzeri çalışmaların başlatılmasını isteyeceğiz.”
‘MUNZUR’UN DEBİSİ YAVAŞ OLSAYDI SUDA SÜREKLİ KİRLİLİK OLACAKTI’
Munzur Üniversitesi Su Ürünleri Bölümü’nden Prof. Dr. Banu Kutlu ise Munzur ve Pülümür nehirlerinin sistematik olarak kirletildiğine sadece debinin (akım) yükseldiği dönemlerde suyun kendini temizlediğine dikkat çekti.
“Özellikle Munzur Nehri'nin debisi yavaş olsaydı su kirli akacaktı, zira debi düşüklüğü sebebiyle Pülümür suyu daha kirli” diyen Kutlu, her iki nehirde de yaptığı su kalitesi çalışmalarına ilişkin şunları belirtti: “Munzur ve Pülümür nehirleri çok kirli değil çünkü debisi yüksek. Su çok hızlı aktığı için tüm kirlilik Uzunçayır Barajı’na geliyor. Fakat eğer debi yavaş olsaydı su kirli akacaktı. Fakat suyun durağan olduğu zamanlarda alanda yaptığımız çalışmalarda siyoma bakterilerine rastladık ama hızlı akıntıda siyano bakterisi de akıntıda gidiyor. Sonuç olarak her iki nehirde de kirlilik var. Örneğin Pülümür Vadisi’nde krom ocağı var. Türkiye'de herhangi bir tesis, özellikle maden arıtma sistemini tam anlamıyla çalıştırmaz. En kolay yöntem kiri, çöpü suya atmaktır. Bugün ise Munzur ve Pülümür sularına hem insan hem hayvan dışkısının karışmasına izin verilmesi ciddi risktir.”
KANALİZASYON ATIKLARI MUNZUR EKOSİSTEMİNİ TEHDİT EDİYOR’
Munzur ve Pülümür vadileri geçtiğimiz yıl ‘Korunacak Nitelikli Alan’ ilan edildi. Birçok yaban hayvanına, bitki çeşitliliğine ve endemik türe de hayat vereb bu nehirlerin kirletilmesi ekolojik tehdidi de hızlandırıyor. Türkiye Barolar Birliği (TBB) Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Üyesi Barış Yıldırım ise her iki nehre kanalizasyon karıştırıldığını, vadilerin korunması gereken habitatına geri dönüşü olmayan zararlar verildiğine dikkat çekti.
Yıldırım her iki suda beslenen ve suda yaşayan birçok canlının kirlilik sebebiyle yok olabileceğini ifade ederek şunları söyledi: “Munzur Nehri, Munzur Vadisi Milli Parkı'nın temel kaynak değeri. Maalesef Ovacık Belediyesi'nin kanalizasyon atıkları direkt Munzur’a karışıyor. Milli Parklar kanunu uyarınca pek çok canlının habitatı durumundaki Munzur Vadisi Milli Parkı'nın temel kaynak değeri Munzur nehrine hiçbir suretle atık özellikle kanalizasyon atıklarının akıtılmaması gerekiyor. Çünkü bölgede yüksek miktarda koruma altında bulunan canlı türü var. Nehrin kanalizasyon atıklarıyla kirletilmeye devam edilmesi halinde Munzur ekosistemi için yok oluş söz konusu olacak. Munzur havzasına arıtılmış olsa bile atıkların karıştırılmaması gerekiyor. Fakat maalesef hem Munzur'a hem Pülümür'e ilçe merkezlerinin kanalizasyonları akıtılıyor. Bu hukuka aykırı. Ayrıca akarsular inancımız bakımından kutsaldır. Bu inanç özgürlüğünün de ihlali anlamına geliyor. Yetkililerin derhal üzerine düşen görevleri yerine getirmesi gerekiyor.”
Yıldırım, her iki nehrin de Tuncelilerin inançlarında önemli bir yere sahip olduğunu, bu nedenle kirliliğin sadece çevresel değil kültürel tahribat yarattığını da sözlerine ekledi.