CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu katıldığı şehit cenaze töreninde hedef alan linç girişimi, her ne kadar ana aktörü Kılıçdaroğlu olsa da daha geniş resimde ele alınması gereken bir tabloyu içeriyor.
Yaşanan girişim, “Seçimler süresince CHP-İYİ Parti ittifakı ve özellikle büyükşehirlerdeki HDP desteği üzerinden geliştirilen “şer/zillet ittifakı”, “teröristlerle işbirliği” gibi sert dil ve seçim sonuçlarının yarattığı atmosferin ortaya çıkardığı bir sonuç” olarak okundu…
Önceki gün açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, güvenlik zafiyeti ve organize girişime vurgu yaparken temkinli bir dil kullandı vedaha çok MHP Lideri Devlet Bahçeli ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yüklendi.
…
Girişimin öncesi ve sonrasına bakmak lazım.
MHP lideri Bahçeli’nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “kızgın demirlerin soğutulması ve Türkiye ittifakı”na vurgu yapan konuşmasına atıfta bulunduğu konuşmasına bakalım önce: “Kızgın demiri soğutalım ama ısınan tehditleri ağırdan almayalım… Aklı kiralık, vicdanı karanlık, değerleri bulanık olanlarla sırf arıza çıkarmasınlar diye Türkiye ortak paydasında nasıl buluşacağız?
…Türkiye ittifakından bahsetmek kafamızdaki soru işaretlerini çoğaltmıştır. Ülke bazlı siyasi bir ittifak olamaz. Bizim ittifakımız cumhurladır, bizim ittifakımız AKP'li kardeşlerimledir. Siyasi görüş ayrılıklarını elbette kenara itmeyiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın Türkiye ittifakıyla neyi kast ettiğini bilemeyiz. Zillet ittifakı tarafından istismar edildiğini görüyoruz. Bizim bildiğimiz Cumhur İttifakı'dır.”
…
Cumhurbaşkanı’nın “Türkiye ittifakı”ndan bahsetmesi Bahçeli’yi niye böylesine öfkelendirdi? diye düşünürken; Bahçeli’nin, linç girişimi sonrasında, “O adama yumruk attıracak kadar ne yaptın sen Kemal Kılıçdaroğlu. Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir tatile çıkması lazım” demesi Bahçeli’nin durduğu yerden geriye gitmediğini göstermesi açısından önemli…
…
Saldırı sonrası İçişleri Bakanının, "Bu şehit cenazesinin seçimden sonraya gelmiş olması önemlidir. Seçimde pozisyonları açık ve nettir. CHP HDP'yle yakınlaşmıştır. Böyle bir hassas dönemde bir genel başkan bir cenazeye gelecekse bunu genel başkanın güvenlik birimleri güvenlik güçleriyle paylaşmalıydı. PKK'nın terörist saldırısı ile evladımızı şehit ettiği cenazede bu hesap edilmeliydi. Güvenlik birimlerine herhangi bir bildirimde bulunmamıştır… Sayın İmamoğlu, Pervin Buldan, Demirtaş arasındaki güzellemeler halkın nezdinde gündeme gelmiştir. Biz tedbirleri alırken CHP-HDP yakınlaşmasını, bu psikolojik ortamı da göz önüne alırız. " ifadelerini kullanması da önemli.
…
Gelelim Ak Parti kanadından yapılan açıklamalara.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik saldırıya ilişkin twitterdan yaptığı açıklamasında, “Şiddeti asla tasvip edemeyiz. Şiddetin ve terörün her türüne karşıyız” dedi.
Parti Sözcüsü Ömer Çelik de twitter hesabından açıklama yaptı ve yumruk atan Osman Sarıgün'ün parti üyesi olduğunun tespit edildiğini ve kesin ihraç talebiyle disipline sevk edildiğini ifade ederek, “Ak Parti şiddetin her türlüsüne karşıdır. İlkelerimiz, şiddeti kesinlikle reddetmektedir. Demokratik siyasette şiddete yer yoktur" dedi.
…
Bir yandan AK Parti’nin üst telden alttan alanyumuşak açıklamaları, diğer yandan hem Bahçeli hem de Soylu’nun açıklamalarındaki doza baktığımızda “kızgın demiri soğutalım” ve “Türkiye ittifakı” sözleriningörünürde (belki de danışıklıdır bilemem) cumhur ittifakı blokunda ve Ak Parti’nin içinde de karşılık bulmadığı sonucunu çıkarabilir miyiz?
Perde arkasını konuşmak ya da derin güçlerden söz etmek; kıt bilgimle benim haddim değil. Ancak basına yansıyan konuşmalar/açıklamalar; işin göründüğünden daha derin olduğunu göstermiyor mu, yoksa ben mi çok safım?
İş bizim düşündüğümüzden de derin mi?