2021 Kasım ayında “Dolar da akaryakıt da tarihi zirvelerini gördü göreceği kadar” diye yazmış bir arkadaş; öngörülemeyenlerin yaşandığı bir süreçte, ‘gördü göreceği kadar’ biraz iddialı olmuş sanırım.
Dolar 14’lere, akaryakıt da 11’lere dayanmışken yazılmış yazı ve iğneden ipliğe geçim derdine vurgu yapılmış. Aradan geçen dört aylık zamanda alınan tüm kararlara rağmen durmamış yerinde zamlar.
TÜİK'in yıllık enflasyonun 20 yıl sonra yüzde 50'nin üzerine çıkarak yüzde 54,44'e, üretici enflasyonunun da yüzde 105’e yükseldiğini bildirmesinin ardından Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, sosyal medya hesabından, "Enflasyon karşısında yaşadığımız zorluklarda takılı kalıp hadiseyi sonsuza dek sürecek gibi görmek, bizim bakış açımızda yer almamaktadır" demiş.
Ardından bir dizi açıklamalarda bulunmuş ve “2023 Haziran seçimlerine de tek haneli rakam ile gireceğiz, döviz gibi enflasyon da düşecek” deyip devam etmiş: "Unutmayalım ki gerçekten her zorlukla beraber bir kolaylık vardır. Enflasyon karşısında yaşadığımız zorluklarda takılı kalıp hadiseyi sonsuza dek sürecek gibi görmek, bizim bakış açımızda yer almamaktadır. Döviz kurunu kapsamlı ve yenilikçi metotlar ile düşürdüğümüz gibi enflasyonu da önümüzdeki dönemde düşüreceğiz. Ayrıca, diğer bakanlıklarımız ile işbirliği içerisinde fahiş fiyat uygulayan işletmelerin denetlenmesine ve gerekli yaptırımların uygulanmasına yönelik faaliyetlerimizi sürdürmekteyiz. Önümüzdeki dönemde mali disiplin içerisinde enflasyon ile mücadeleyi sürdürmekte kararlıyız.
Enflasyonla kararlı bir şekilde mücadele ettiğimizi yakın zamanda gıda ürünlerinde ve elektrikte yaptığımız KDV indirimleri ile gösterdik. Bu süreçte ülkemizde de özellikle enerji ve diğer emtia fiyatları kaynaklı baskıların etkili olduğunu ve şubat ayında yıllık TÜFE’nin yüzde 54,44’e, ÜFE’nin ise yüzde 105,01’e ulaştığını görüyoruz. Salgın sonrası dönemde küresel ekonomik aktivitedeki toparlanma neticesinde enflasyonun gelişmiş ve gelişmekte olan tüm ülkelerde etkili olduğuna birlikte şahit oluyoruz.”
Türkiye’de fiyatı yükselen bir şey kolay kolay inmiyor. İnse ne olacak sanki yüksekten uçmaya alışığız.
Şaka bir yana bu sıralar tek muhabbet ay sonunu getirememe telaşı.
Asgari ücreti daha cebe girmeden eriten zamların ardı arkası kesilmiyor.
Geçen yıl biri çıkıp toplu taşıma ücretlerinin 4 TL’nin üstüne çıkacağını söylese inanmazdık belki de.
Ancak Türkiye’de bu konuda her şey olası bir tabloda ilerliyor.
Bakanın çizdiği tablonun gerçekleşmesini ummaktan başka çaremiz yok.
Dolar’ın 14 TL’de gidip gelmesi iyi gibi gözüküyor da Rusya’nın Ukrayna saldırısı sonrası akaryakıtta sürekli gelen artışı gördükçe umut kırılıyor. Böyle olunca da geçim ağırlığının daha da artmasını tetikleyecek, yeni zamların kaçınılmaz olduğu algısı gelişiyor kafalarda.
Yurtiçi üretici fiyat endeksinin (ÜFE) yıllık yüzde 105,01, aylık yüzde 7,22 artması da tüketici fiyatlarına yansımaya devam edeceğinin göstergesi değil mi sizce?