Zaman kavramı üzerinde ne kadar düşündünüz; nedir, ne değildir, nasıl oluştu ya da zamanı anlamlandırabilmek mümkün mü?
Ya da zamanın insanla doğayla, evrenle, ilişkisi veya tümünün zamanla ilişkisi ne?
Ezelden beri başlamış ve sonsuza kadar sürecek bir şey mi ya da bir başlangıç ve sonu var mı zamanın?
Basit olarak söyleyebildiğimiz, eskiten, yaşlandıran, doğuran, büyüten, çürüten bildiğimiz kadar sürekli ileriye doğru devam eden; dönüşü olmayan bir döngü.
Zaman, fizik ve bilim tarihi açısından oldukça önemli bir yere sahip; Geleceğe veya geçmişe dair değerlendirmelerde bulunmak istediğimizde denklemlerimize dahil etmeniz gereken en önemli kavram. Bir sistemin dönüşümünden sorumlu en önemli parametrelerinden birisi, belki de en önemlisi.
Tarih boyunca birçok düşünür, bilim insanı ve dinler “Zaman nedir” sorusu etrafında dolaşıp anlamlandırmaya çalışmış.
Aslında düşünürken bile kendimizi bir paradoksun içinde bulduğumuz bir kavram; zaman ne zaman başladı, başka bir zamanın içinde mi var oldu?
Sadece bir illüzyon mu ya da madde olmadan anlamlandırılabilir mi?
Güneşin, dünyanın, ayın kendi ve birbirleri çevresindeki dönüşüm ve hareketleriyle standardize edilmiş saat, gün, ay ve yıl olarak adlandırılmış zamandan bahsetmiyorum.
Fizikçiler, zamanı geçmişten ileriye doğru geleceğin akışı olarak değerlendirir. Basitçe tanımlanması gerekirse bir sistem değişmiyorsa zamansızdır.
Doğuyoruz, büyüyüp, yaşlanma derken ölüyoruz; bu tüm canlılar için geçerlidir. Sürekliliği olan hissedemediğimiz, sadece gözlemlediğimiz bir tekrar.
Sadece dünya ve bağlı olduğu sistemle alakalı bir sistematik döngüden bahsediyoruz. Yerçekimi ve onun madde üzerindeki etkisi, güneş, ay, dünya ve uydular için geçerliliği olan bir kavram.
Geçmişten beri insanlar, imkanlar dahilinde; güneşe, aya, yıldızlara, bulutlara, yağışlara bakarak zamanı anlamaya çalıştı. Tarım, doğayla ilişkiler, insan hareketleri, barınma vesair tüm ihtiyaçlar bu anlamlandırma üzerinden disipline edildi.
Önce toprağı ekeceğimiz, hasat yapabileceğimiz, barınma, göç zamanları, mevsimsel değişimler, gece gündüz üzerinden oluşan mantık ve alışkanlıklar için geçerli anlamlandırmalar oluştu.
Saniye, dakika ve saat daha çağdaş zamanların ürünü bir kullanım şekli oldu. Güneş saati, su saati ve kum saati kullanımı gelişti önce.
Böylelikle günler küçük zaman dilimlerine bölünmeye başlandı.
Yıl ve günü ilk kez birimlere bölenler Sümerler, zamanı hesaplamaya başladılar. Bu süreç Mısırlılar, Yunanlılar ve Romalılarla iyice gelişti.
Antik uygarlıklar zamanı akılda tutmak ve organize etmek için yılı günlere, aylara bölme ihtiyacı duydular ve takvim geliştirildi.
Genellikle meydanlarda kullanılan ilk mekanik saatler 13’ncü yüzyılın sonlarında yapıldı. 16 yüzyılda ise küçük cep ve ev saatleri, 20. Yüzyılda ise küçük kol saatleri geliştirildi.
Buraya kadar ki bölümde zamanı ölçme ihtiyaç ve ortaya çıkan zaman ölçerlerden bahsettik. Devam Edecek: Zaman ve Hareket ilişkisi