Deva Partisi Diyarbakır İl Başkanı Cihan Ülsen, Şeyh Said ve arkadaşlarının idam edilişlerinin seneyi devriyesine dair sosyal medya hesabından şu paylaşımı yaptı: “Şeyh Said ve arkadaşlarının İstikal mahkemelerince idam edilişinin 96 yıldönümü. İstiklal mahkemelerinin tüm kurbanlarını rahmetle anıyorum. Şeyh Said ve arkadaşlarının mezar yerlerinin açıklanması için iktidarı harekete geçmeye davet ediyorum.”
Ardından gelen onlarca seviyesiz sinkaflı küfürlü tepkiler kadar, DEVA Partisi’ne ana akım siyaset adına içerden yüklenen anlamlar da tartışıldı.
Bir kere bunu şöyle bir kenara yazın; bölgeyi baştanbaşa bir gezin ve Seyh Sait’e laf edecek bir insan bulabilir misiniz?
Kürtlerin gerçekliğidir Şeyh Sait. Farklı kulvarlarda her düşünce kendine göre bir anlam yüklemiştir.
…
Hz. Ali demiş sanırım; cahille tartışmak cahillik emaresidir.
Uzatmadan, partinin İstanbul milletvekili, Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu’na kulak verelim: Farklı sesleri, anlatıları ve anmaları reddetmek, toplumsal huzurun ve çoğulcu demokrasinin önündeki en büyük engeldir. Bir yandan nasıl yaşayıp nasıl davranacağımıza karar veren otoriter zihniyetle mücadele ederken, farklı düşünce açıklamalarını kategorize etmenin, doğru-yanlış diye sınırlar çizmenin kimseye bir faydası olmadığı gibi özgürlükçü demokrasi anlayışımıza da ters düşeceğini biliyoruz.
Hayalimiz hepimizin eşit vatandaş olduğu, farklı seslerin özgürce konuştuğu ve kimseye resmi bir öğretinin dayatılmadığı bir Türkiye’dir.
Geçmişe bakarken anlamaya ve ibret almaya çalışmalı, acılarımızı paylaşabilmeli, toplumsal yaralarımızı bazen de ağlaşarak sarabilmeliyiz.
DEVA Partisi, çoğulcu bir demokrasinin gereği olarak toplumda tek bir doğrunun olamayacağı düşüncesiyle yola çıktı. Düşüncelerin özgürce ifade edilmeye korkulduğu bir dönemde vatandaşlarımıza cesaret olmak için kuruldu.
Farklılıklar ezilmesin, huzurla geleceğe baksın istiyoruz.
DEVA Partisi olarak sadece egemen olan öğretilerin ve hoşa giden düşüncelerin değil, irrite edebilecek düşüncelerin de özgürce ifade edilebilmesini savunuyoruz.
…
Gelen tepkilerin ardından Ülsen’in mecburi cevabını da buraya bırakıp bitirelim: “İktidar karşıtı cephede konumlanarak otoriterlikten rahatsız olanların önemli bir kısmının yakın tarih anlayışı, resmi ideolojinin ilkokul müfredatından çıkamamış görünüyor. Bugün kendilerine yönelen otoriterliğe başka bir otoriterliği olumlayarak karşı çıkmak büyük bir hezeyandır.”