Sınırlarını zorlayan bir tahammülsüzlük; hor görme ve ötekileştirmeyi de arkasına alarak üstten bakan kibirle fırsat buldukça saldırıyor.
Bu kez üstelik eğitici olan insanlardan geldi. Sözde dört öğretmen içlerinde gizlemeye ihtiyaç duymadığı ırkçı yönü hiç sıkılmadan dışa vurdu.
Bazen sonu ölümlerle sonlanan fiili saldırıyla, son örnekte olduğu gibi batı tandansı orta parmak işaretiyle yapıyorlar bu gibi saldırıları.
Toplumu kin ve nefrete sevk eden bu türden ırkçı yaklaşımlara şahit olmak bir yandan öfkelendirirken; aklı başında insanları da ciddi biçimde endişelendiriyor.
Kimileri bir çocuk saflığıyla ve en hafif tabirle çok çirkin, utanç verici diye tanımlıyor ve soruyorlar; “Bunlar gerçekten öğretmen mi? Eğer öyleyse bugün bir dakika bile beklenmeden hemen azledilmeli, bu insanlara çocuk emanet edilemez”
…
Ne diyor ilgili kanun maddesi?
"657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin E fıkrasının (g) bendinde; “memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak” fiili, disiplin hukuku açısından devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektirmektedir."
Eğer samimiyet varsa yapılacak şey çok basit; Görevden alma.
İhtimaldir onlar da biliyorlar bu maddeyi ama “Cezasızlık mükâfatına mazhar kalacağını” da biliyor kanuna muhatap sözde eğiticiler!
Karayazı Kaymakamlığı, sosyal medya hesabında ‘zülfi yare dokunmadan’ açıklama yapıyor tepkilerin ardından: “Karayazı ilçemizle ilgili sosyal medya hesaplarında yer alan paylaşım ile ilgili adli ve idari işlem başlatılmıştır.”
Benzer türde suçlara alt sınırdan cezalar verilerek, bir diğerine yol açan uygulamaların çetelesini tutan var mı?
Şimdi çıkıp çok da abartmayın diyenler olacaktır ama işler böyle yürüyor memleket sınırlarında.
Kasti aşan cürümde gazı almak adına açılan idari soruşturma; beri yandan cinayet kastinin göz ardı edildiği benzeri onlarca saldırıda hukuki süreçlerin sonucu neyi işaret ediyor acaba?
Resmi söylemlerle cesaretlendirmekten geri kalmayan anormal refleksin resmi ağızdan klişe cümlesi devreye giriyor: ‘Irkçı saikle yapılmamıştır!’
…
Bu ve benzeri saldırılar, toplumda Kürtçe’ye dair devlet eliyle yapılan yatırımlarında neşeyle havaya kalkan elleri de havada bırakıyor ve astarı yüzünden pahalı bir maliyet bırakıyor geriye.
Günün sonunda “Yüzyıllık Cumhuriyetin genel ulus kavramı içinde biz neyiz, nerede duruyoruz, nasıl tanımlanıyoruz?” sorular asılı kalıyor akıllarda!