Bir devlet bankasından içeri giriyorum. Banka ana baba günü. Bankodan numara almaya gittiğimde müşteri temsilcisinin izinde olduğu uyarısını veriyor. Güvenlik görevlisine danışıyorum; Falanca hanım bakıyor yerine. Soluğu yanında alıp durumu izah ediyorum. Beklemem gerektiğini yardımcı olacağını söylüyor, bende biraz ilerinde sırada olanlara yakın bir yer de beklemeye başlıyorum işi başından aşkın memurun karşısına geçenlerin derdi günü kurtarma telaşındaki kredi başvurucuları.
Yarım saatten fazla bir zaman sonra oğluyla gelen ve maaşı üzerinden kredi çekecek olan kadından sonra sıra benim.
Müşteri temsilcisi kadın, “Çektiğiniz krediler var ve size kredi veremeyiz” diyor.
Kadın oğluna bakıyor ondan cevap bekliyor belli.
Oğlu, “Ama ödüyoruz, ödememizde sıkıntı yok, neden vermiyorsunuz?” diyor çare olur telaşıyla.
Müşteri temsilcisi, “Maaşınız şu kadar kullandığınız kredi şu kadar. Fazlası risk, kurallar böyle maalesef” diyor.
O sırada kapısında “müdür yardımcısı” ibaresi yazılı kişi bir hışımla geliyor yanına, “Gereksiz boş işlerle uğraşma, bir sürü müşteri bekliyor” diyor bir hışımla.
Dönüp, “Gereksizden kastınız ne?” diye soruyorum.
“Gereksiz işte” diyor bir hışımla.
“Gereksiz olduğuna nasıl karar veriyorsunuz oturduğunuz yerden?”
“Beni oyalamayın, siz de kredi için mi bekliyorsunuz?” diye soruyor.
“Evet, ama müşteri temsilcim izinde olduğu için hanımefendi bakacak” diyorum.
“Evraklarınızı bırakıp gidin, size döneriz” diyor.
İçinde bulunduğu ruh hali ve davranışları öyle üstten, öyle kibir dolu ki ben de karşılık zorunda vermek hissediyorum” kendimi.
Dönüp bana şunu söylemesi ipleri kopartıyor: Gidip başka bankadan çekin!
Maaşımı bu devlet bankasından alıyor olmanın, daha önce ev kredisi, ihtiyaç kredisi kullanmışlığım ve kredi kartında milim şaşmayan ödemelerimle kendimi ayrıcalıklı hissettiğimden midir nedir onunla aynı seviyeye inmeden biraz kızgın şekilde şunlar çıkıyor ağzımdan:
“Yahu ben bu bankanın müşterisiyim, nasıl başka bir bankaya yollarsınız beni! Sizin göreviniz iş yükü artan birinin başındaki müşterileri kovmak değil, kendisine yardımcı olacak pozisyonu yaratmaktır. Hem konuşmanız, bilcümle tavrınız ile makamınıza yakışmayacak şeyler yapıyorsunuz.”
O sırada sıramı da başkasına kaptırdım, biri koluma girip çıkarmaya çalışırken, “Hayır oturacağım ve evraklarımı teslim edeceğim. Hem ben gerekli başvurumu internet bankacılığından yaptım. Bu benim en doğal hakkım. Yeterli personel yoksa bu benim değil, bankanın sorunu” deyip, evraklarımı teslim ederken, söz konusu kişi de odasına geçip oturdu.
Neyse bankadan çıktıktan sonra ilk işim özel bir bankaya gidip maaşımı devlet bankasından aldırmak oldu.
Haziran ayki maaşımın ardından maaşım diğer bankaya aktarılacakmış, bir de kredi kartı talebi oluşturdum.
Bir kamu bankasının geldiği duruma göresiniz diye yazdım bunları. Yazık!