Cenaze burada mıdır?' diye sordum. 'Evet' dedi. Gitti, bir torbayı aldı; getirip önüme koydu.
Torbada bir CD olduğunu söyledi. 'Torbanın ağzını açabilir miyim?' diye sordu. Ben de 'Torba senin elindedir, aç' dedim. İstanbul'dan gelen evrakları aldı yanına. Torbanın ağzını açarken, o kemikleri kutunun içinde görünce kendimi kötü hissettim… Oğlum 22 yaşındaydı. Ben o kemikleri görünce bittim. Çok kötü oldum…
Bu sözler Sur İlçesi'nde 2015-2016'da uygulanan sokağa çıkma yasakları ve operasyonlardan 5 yıl sonra çıkarılan Hakan Arslan’ın cenazesini Diyarbakır Adliyesi’nde almaya gelen baba Ali Rıza Arslan’a ait.
…
Hakan Arslan’ın cenazesinin 7 yıl aradan sonra veriliş şekli vicdan sahibi herkesi yaraladı. Arslan’ın kemikleri sadece bir babanın kucağına verilmedi; doğusundan batısına toplumun tüm bireylerinin omzuna bir vicdan muhasebesinin utancıyla yükledi.
7 yıl geriden gelen baba-evlat buluşmasında düşman hukukunu aşan ağır insani ihlale şahit olduk hep beraber.
Gözlerimiz kanadı, yüreğimiz sızladı, sözcükler boğazlarda düğümlendi.
Ailenin avukatı Ferhat Kılınç, mevzuata göre kemiklerin tabut içinde teslim edilmesi gerektiğini, ancak kemiklere "adli emanet" işlemi yapılarak torba içinde aileye teslim edildiğini belirtiyor.
Burada hukuk bir işleyiş sorunu mu, yoksa bilerek yapılan tercih mi anlamış değilim.
Diyarbakır Barosu, cenazeyi 7 yıl sonra torba içinde ailesine veren savcı hakkında HSK’ya suç duyurusunda bulundu.
İhlal edilen sadece hukuk mu?
Her toplumun kanunla, hukukla izah edilemeyen yazılı olmayan kanunları var. Ahlakla, vicdanla, tarihle yoğrulmuş birçok şeyin üstünde dokunulamaz bir feraset alanı bu.
Ölüye, ölü sahibinin haklarına saygıyı içeren yazısız hukuk da çiğnendi o gün.
7 yıl önce yaşanan akılla izah edilemeyen girişime ne derseniz deyin; çatışma, operasyon, devletin bütünlüğüne saldırı…
Tüm toplum üzerinde ağır acılar, izler bırakarak geçti, bitti.
Unutulur mu?
Unutulmaz, ancak sonrasında yaşananlar haklıyı haksız pozisyonuna düşürmez mi?
O gün sadece adalet ya da hukuk tartışılmadı; insan ahlakının, vicdanın ağır ihlali de eklendi ve adalet terazisinin vicdan ve ahlaki yönü de ağır darbe aldı.
…
Yazının sonunda aynı uygulamaya 2 yıl önce maruz kalan Halise Aksoy’un kucağına konun oğlu Agit İpek hatırlatmasını ekleyip, AK Parti Diyarbakır İl Başkanı Muhammet Şerif Aydın’ın olabildiğince tedbirle söylediklerini ekleyip herkesi vicdanıyla baş başa bırakalım:
Yapılan yanlış bir uygulamayla karşı karşıyayız. Cenaze teslim edilirken hem usule aykırı, hem de insan olarak herkesi rahatsız edebilecek bir görüntü ortaya koyulmuş, bunun arkasında bir art niyet aramaya gerek yok. Bir insan olarak herkes üzülür. Üzülmeyenin insanlığından şüphe etmesi gerekir.