Toplu taşımada, misafirlikte, havada, karada; bugünlerde en çok konuşulan şeyler hayat pahalılığı, geçim derdi…
Konu ekonomik hassasiyetler olunca insanlar bir çatı altında toplanıyor. Keşke ülkenin diğer tüm konularında da toplumsal hassasiyetlerde tek ses olabilsek ama maalesef konu ekonomik olunca tepkiler bir çatı altında toplanabiliyor. Doların yukarı doğru seyri zam anlamına geliyor.
Esnaf bir arkadaşım bir hafta önce alamadığı malın siparişini geçtiğinde ara da 7 bin 200 lira gibi bir fark oluşunca isyan ediyor: Bankalar kredide çok ağır davranıyorlar vermemek için kırk dereden su getiriyorlar. Kaç kez borç altın bozdurdum, artık kimseden isteyecek yüzüm yok. Zaten getirip verseler de böylesine hızlı bir yükselişte ben almam zaten. Yetmiyor gibi tüketici kredilerine getirilen taksit sınırlaması da cabası…
Sendika temsilcilerinin asgari ücrete enflasyon farkı konusundaki çağrıları ses vermeyince; suya sabuna dokunmayan din adamları da söz konusu kendi cepleri olunca devreye giriyor artık. Türk Diyanet Vakıf-Sen’den bir yetkili hükümete enflasyon farkının maaşlara aylık yansıtılması gerektiği çağrısı yapabiliyor.
…
Şu tabloya bir bakın: Dolar 18 lira, akaryakıt ise 30 lira sınırını zorluyor. Bu iğneden ipliğe zam furyası demek. Bir aldığınızı ikinci kez aynı fiyata alamıyorsunuz. Yemeklik yağdan, sebze meyveye kadar her şey almış başını gidiyor. Kiloyla kiraz, kaysı alanlara artık insanlar “vay be” diyor. Ev almak artık zengin işi; kiralara devlet kendi aklınca sınırlama getiriyor, tutar mı?
Memlekette bir orta sınıf tabiri vardı o da kalmadı artık.
Yoksullar açlık sınırında, orta sınıf ise yoksulluk sınırında yaşıyor.
Önceki gün Türkiye’nin beş yıl vadeli borcunu iflasa karşı korumanın maliyetini gösteren CDS’lerin 14 yıl sonra ilk kez 800 puanın üzerine çıktığı haberi düştü önüme. CDS, en son 2008’deki küresel finans krizi sırasında 800 puanı aşmıştı, 2001 ekonomik krizinde ise 1300 puan seviyelerini görmüştü.
Tablo bu ilen Maliye ve Hazine Bakanının açıklamasına artık vatandaş tepki bile veremiyor. Felç halinde yaşıyoruz; aman bir yerde dursun telaşı insanlarda ama durmuyor.
Ekonomist İbrahim Kahveci’nin değerlendirmesi genel tabloyu özetliyor sanırım: Yaklaşık 84 milyon insan çalışıp bir güzel 545 bin zengine bu KKM paralarını ödeyeceğiz. Hepimize hayırlı uğurlu olsun. Robin Hood zenginden alıp fakire verdiği için kahraman ilan edilmiş. Kahramanlık o değil ki; Fakirden alıp zengine vereceksin ama fakir de seni çok sevecek, esas kahramanlık bu. AK Parti, fakirden alıp zengine veriyor ama fakirlere de kendini sevdiriyor. Helal olsun, bu çok büyük bir başarı…