Eğitimde tuhaf şeyler yaşanıyor Diyarbakır’da…
Deprem dayanıklı olmadığı gerekçesiyle yıkılan okullar derslik ihtiyacı olmasına rağmen yapılmıyor, tadilatlar eğitim yılı başlamasına rağmen yetiştirilemiyor.
Şimdilik öne çıkan bu iki konuya eğileceğiz.
Diyarbakır birçok yeriyle şantiye sahasına dönmüş durumda; surlar onarılıyor, kaldırımlar gerekli gereksiz yenileniyor, sanat sokağı baştan aşağı yenileniyor, bunun için cafcaflı bir açılış bile düzenleniyor, Sur’da, Bağlar’da Yenişehir’de kentsel dönüşüm ağır aksak ve yanlışlarla dolu olsa da devam ediyor.
Ancak geleceğimiz olan çocuklarımız için acil ihtiyaç olmasına rağmen; bırakın yeni derslikler yapılması, yıkılan okullar bile yapılmıyor.
Ne tuhaf bir durum değil mi?
Her şeye para varken, eğitime yok, üvey evlat sanki!
Eğitimciler, öğrenciler, veliler kendi kaderlerine terk edilmiş gibi.
Üstelik tam anlamıyla kapsayıcı tedbirler alınmadan ve pandemi de yeni bir pik dönemi yaşanırken böylesine bir tablonun Diyarbakır özelinde yaşanması gerçekten üzerinde düşünülmesi gereken bir konu.
…
Gelelim eğitim ile ilgili çözüm olabilecekken her nedense göz ardı edilen bir çözüm önerisine.
Resmi büyütüp soruna farklı bir pencereden bakmaya ne dersiniz?
Kentte düz lise diye tabir edilen daha çok adrese dayalı Anadolu liselerindeki okullarda 40’lı, 50’li rakamlardaki sınıf mevcutları İmam-Hatip Liselerinde (İHL) neredeyse yok. 15-20 kişilik sınıflardan söz ediliyor.
İHL’lerde mevcudun az, diğer liselerde yüksek olmasının nedeni veli ve öğrenci tercihinden kaynaklı bir durum olsa gerek.
İHL’leri, diğer liselerdeki yoğunluğu azaltacak şekilde kullanmak mümkün değil mi?
Fiziki olarak ciddi bir dönüştürmeye de ihtiyaç yokken; bu ya birilerinin aklına gelmiyor; gelse bile ya da dile mi getirilemiyor.
Bu konuyu inanç üzerinden bir istismara ya da ön yargıya mahal vermeden başta Milli Eğitim Müdürlüğü ve eğitim odaklı sivil toplum örgütleri ciddi ciddi düşünmeli.
Bilemiyorum; belki bu konu dile getirildi de kabul mü görmedi ve üstü kapatıldı.
Kısa vadeli bir çözüm önerisi olarak bunun değerlendirilmesi ya da düşünülmesi gerektiğine inanıyorum.
***
Pandemiden kaynaklı tüm bu olumsuzluklar ile beraber böylesine akıl almaz bir tablo en az pandemi kadar zarar verdi eğitime.
Son olarak Eğitim-Sen’in geçtiğimiz günlerde yaptığı basın açıklamasında paylaştığı bir bilgiye yer vererek bitirelim yazımızı: Kapatılan okullarla birlikte, uzaktan eğitime erişemeyen, internet tablet bilgisayar vesair olanaklarından yoksun 6 milyon öğrenci eğitim öğretim kaybı yaşamış. Bu süre içinde okul terki oranları ciddi anlamda artmış, çocuk işçiliği ve çocuk yaşta evlenme oranlarının da yükseldiği görülmüş.