Halepçe zihnimize kazılan acıların en çekilmezlerinden.
Tarih 16 Mart 1988; Zalim Saddam’ın attığı kimyasal bombalar resmi rakamlara göre çoğu çocuk ve kadın 6 bin 357 Kürdün ölüm fermanıydı. Bugün size tam 34 yıl önce yapılan katliamı konu alan Necmettin Salaz ve Fatin Kanat'ın çektiği "Halepçe: Sonsuz Umut" (Hıway Nemir)" belgeselinden bahsetmek istiyorum. Fatin Kanat belgeselle ilgili şunları söylüyor: Halepçe'de yaşananlar benim insanca yaşam tahayyülüme ağır bir darbe indirmişti. İnsanlık tarihindeki bu tür katliamlar, yıkımlar, felaketler, insanlığın genel sorunlarıyla, sevda denilecek ölçüde ilgili bizim gibi insanlar için bakılması sorgulanması yüzleşilmesi, irdelenmesi gereken olaylar. Tıpkı Hiroşima ve Nagazaki gibi Halepçe de katliama sebep olanları, 1988'den bu yana her yıldönümünde lanetleyip nedenlerini sorguladığımız bir olay. İnsanın insanca yaşadığı bir dünya benim için, bizim için büyük bir sevda. Bu yolda verilen mücadelenin sinema yoluyla biçimlendirilerek anlatılması ve sinemaya yansıtılması da aynı sevdanın bir parçası benim için. Katliamdan kurtulan insanlardan bazılarıyla görüşme olanağımız oldu. Belediye başkanından, kaymakamlıktan, Halepçe Müzesi'nden ve müze yetkililerinden, Halepçe Kurbanları Derneği'nden bilgiler, veriler, görsel malzemeler elde ettik.
Belgeselden notlar
Belgeselde yaşlı kesimden kimse yok. Katliamdan sağ kurtulanların çoğu ölmüş, konuşanların hepsi halktan; politik duruşu olmayan insanlar. İçlerinden sadece ikisinin duruşu politikti. Katliam sırasında ailesi dahil birçok yakınını hem de yanı başlarındayken kaybeden kadınlardan biri hem doğadan hem diğer canlılardan gözlemlerini aktarıyor. Bağıra bağıra ölen, insanlar gibi feryat ederek ölen kuşları anlatıyor nemli gözleriyle. Kimyasalın yeşilliğin üzerini bembeyaz çimento tozu gibi örttüğünü, bu otları yiyemediği ya da yediği için ölen inekleri anlatıyor titreyen sesiyle.
…
'Eylemi yönlendiren 40 kadar ateşli genç militandık, dağa çıkacaktık' diyor, Aras Abit. Dağa çıkamadan katliama maruz kalıyorlar. Aras Abit bu işin soykırım olduğunu kabul ettirmek için uğraşan bir kurumda çalışıyor. Ama yaşadığı yer tüm ailesinin katledildiği ev. Her gün yaşıyor bu acıyı. Ama başka yerde de yaşamak istemiyor. Sağlıklı iyi görünüyor. Kanımca onu ayakta tutan mücadeleci kişiliği. Önüne koyduğu hedefler, onu saplantılı kalmaktan kurtarmış. Abit'te açlığa dayanamayıp bulduğu ve besin değeri ve dolayısıyla doyuruculuğu da olmayan otları yemiş bolca. Evet, Halepçe unutulmamalı, unutrulmamalı; tıpkı Hiroşima gibi, Nazagaki gibi.