Türkiye, gündemi sürekli değişen bir ülke.
Kürt sorunu, Suriye, Kayyım, kadına şiddet, dolar, ekonomi ve gittikçe alım gücü düşen insanlar ülkesi.
Bunun sebebi ne diye fikir yürütmek ayrı bir konu.
Yakıcı gündem kayyım ve kadın.
Hadi ekonomiyi geçtim diyelim ya kadına şiddet?
Geçilecek gibi mi?
Başlı başına toplumsal bir sorun.
Emine Bulut, görüntüsü olan şiddetin/ölümün üstelik kızının yanındaki son dakikalarıyla hafızalarımıza kazındığı için daha bir acıttı canımızı.
Günlerce konuşuldu haklı olarak.
Eşinin durumu, kendisinin kabullenmeyişi, daha birçok can acıtan detay.
O sırada Antep’ten bir haber.
Dr. Ersin Arslan Eğitim ve Araştırma Hastanesinde erkek bebek dünyaya getiren Güldane Yırtıcı, eşinin bıçaklı saldırısına uğradı ve ablasının orada olması sayesinde yaralanarak kurtuldu ve tedavi altına alındı. Hastane görevlileri tarafından yakalanarak polise teslim edilen Ahmet Yırtıcı, çıkarıldığı nöbetçi mahkemece “kasten yaralama” suçlamasıyla tutuklandı.
O anne/kadın konuşmuş hem de devletin ajansına:
“Doğumdan sonra babası olduğu için çağıralım, görsün, en azından o duyguyu tekrar yaşasın istedik. Kayınvalidemle geldiler, bebeği gördüler. Hiçbir şey olmamış gibi geri çıkıp gittiler. Eşim gece tekrar hastaneye geldi. O sırada odada ablam, annem ve ben, bir de bebeğim vardı. Biz yine bebeği görmeye geldiğini, özlediğini düşündük. Konuşmaya başladı, sonra evime dönmeyeceğimi söylediğim anda sinirlenip, ‘Sen dönmelisin, gelinlikle geldin, kefenle çıkacaksın, seni ben öldüreceğim, eğer dönmezsen ölümün benim elimden olacak.’ deyip bıçağı çekti. O sırada ablam araya girmeseydi şu an hayatta olmayacaktım. Bebeğimi de kucağıma alamayacaktım.”
Ablasının yanında olması hayata bağlayan kritik bir şans.
Herkes o kadar şanslı mı?
…
Ve bunlardan daha acı olan, yaşanan vahşeti neredeyse ustaca doğallaştırmaya çalışan anlayış!
Nedir bu anlayış ve nasıl oluştu anlamak lazım aslında.
‘Ata’yla başlayan ‘erkil’le biten anlayış.
Maalesef bu anlayışı (erkekler kadar olmazsa bile) kadınlar da “eleştireyim” derken normalleştiriyor.
‘Ya benimsin, ya toprağın’ diyen arabesk anlayışa sahip kadınlar erkeklerin bu vahşeti kadar acı veriyor!
Bir vazodan, bir eşyadan bahsedilir gibi bahsedilen kadınların erkeklerin (namus, şeref, onbur, adam/lık!) kaderine esir edilmediği günler uzak değildir umarım.
İnciten detaylar çok, anlayan az…
Zor iş be böyle bir toplumda kadın olmak.