Ufuk TEKER
Cami ile minare bitişik konumda olmayıp arada hazîre kapısı vardır. Caminin doğu kısmındaki hazîrede (Hazîre, külliye, cami, mescit, tekke gibi dini yapıların avlularında yer alan etrafı duvar veya parmaklıkla çevrili mezarlıklara verilen isim. Hazîreler birkaç mezardan oluşabildiği gibi birkaç yüz mezarı barındıranları da vardır.) yer alan, sekizgen gövdeli ve piramidal külâhlıAbdülcelilKümbeti’nin bu yapıyla doğrudan bir ilgisi yoktur. Avludaki şadırvan estetikten yoksun olup caminin mimarisiyle uyumsuzdur.
Caminin kıble duvarında farklı desenler ihtiva eden ve döşeme seviyesinden 1,20 m. yüksekliğe kadar çıkan sır altı tekniğinde yapılmış çiniler bulunmaktadır. Verev çizgilerin kesişmesiyle oluşan sekizgenler, aralarda küçük üçgenler, sekizgenlerin arasında stilize bitkisel desenler yer alır. Döşemeye yakın seviyede iç içe geçmiş dairelerden zengin bir kompozisyon oluşturulmuştur. Lâcivert, siyah ve fîrûzenin egemen olduğu çinilerin yerli bir atölyede imal edildiği düşünülür (Sözen, Diyarbakır’da Türk Mimarisi, s. 50). Klasik İznik çinilerine göre desenleri farklı olup altıgen biçimleriyle de Osmanlı süsleme sanatında değişik bir örnek kabul edilir (Öney, s. 78-79).
Yapının dış görünümüne âhenk katan küfeki ve bazalt taşından almaşık duvar işçiliği Diyarbakır camilerinde görülen bir özelliktir. Çift renkli taşlarla oluşturulan bu hareketliliğin yanında yapının değişik yerlerinde taş kabartma dekorasyona rastlanmaktadır. Meselâ son cemaat yerinin avluya bakan yüzünde, kemer ara boşluklarında daireye yakın çokgen ve damla şekilli madalyonlar vardır. Aynı mekânın yan duvarlarının dış yüzündeki madalyonlar ise baklava biçimlidir. Son cemaat yeri pencerelerinin dışarıdaki alınlıklarında, sekizgenlerin kesişmesiyle oluşan dörtlü düğümlerin ortasında çiçek dekorlu kompozisyon yer alır. Son cemaat yerindeki kubbelerin içi ve pandantifler kalem işi süslemelidir.
Minaredeki taş işçiliği dikkat çekicidir
Caminin en dikkat çekici yanlarından biri de minaresindeki taş işçiliğidir.
Minare kaidesinde satrançlı kûfî yazılı bir pano bulunmakta, küp kısmının üst seviyesinde bir sıra halinde çini levhalardan oluşan kuşak dolanmaktadır. Pabuç kısmında kübik kaideden sekizgen gövde başlangıcına geçişi sağlayan üçgenler yer almakta, sekizgen kısımda ve gövdedeki panolarda lotus, palmet, rûmî ve hatâyî desenli bezemeler, zencerek çerçeveler görülmektedir. Bunun yanı sıra nesih hattıyla bazı âyetlerin bulunduğu kabartma yazı şeritleri mevcuttur. Yapının özellikle örtü sistemi ve kalem işleri 1955 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yenilenmiştir.
Kaynaklar: Evliya Çelebi, Seyahatname, IV, 33; Basri Konyar, Diyarbekir Yıllığı, Ankara 1936, III, 198; Bedri Günkut, Diyarbekir Tarihi, Diyarbakır 1937, s. 130; Gabriel, Voyages, s. 200; Kazım Baykal - Süleyman Savcı, Diyarbakır, Diyarbakır 1942, s. 74; Şevket Beysanoğlu, Kısaltılmış Diyarbakır Tarihi ve Âbideleri, İstanbul 1963, s. 128; a.mlf., Anıtları ve Kitabeleri ile Diyarbakır Tarihi, Ankara 2003, II, 467-471; Adil Tekin, Diyarbakır, İstanbul 1971, s. 46; Metin Sözen, Diyarbakır’da Türk Mimarisi, İstanbul 1971, s. 48- 51; a.mlf., Anadolu’da Akkoyunlu Mimarisi, İstanbul 1981, s. 50- 56, şekil 4-5, rs. 22-28; Gönül Öney, Türk Çini Sanatı, İstanbul 1976, s. 78- 79; Oktay Aslanapa, Türk Sanatı, İstanbul 1984, s. 200; Orhan Cezmi Tuncer, Diyarbakır Camileri: Mukarnas, Geometri, Orantı, Diyarbakır 1996, s. 85-90, 211-213, 306-307, 332; Hüsrev Tayla, Geleneksel Türk Mimarisinde Yapı Sistem ve Elemanları, İstanbul 2007, II, 602, rs. 340; Hüdavendigar Akmaydalı, “Diyarbakır Merkez Safa (Parlı) Camii”, VD, sy. 28 (2004), s. 141-156.
Derleyen: Enis Karakaya